Ütopyaya inanmak

Takvim yapraklarını kendi başına bir anlamı yoktur.  Biz bütün günümüzü uyuyarakta geçirsek, çalışarakta geçirsek takvim yaprağı değişecek. İşte bir kez daha takvim yaprağı değişti ve biz takvime göre yeni bir yıla girdik.  Bir yıla, “yeni” yıl demek için yaşam tarzımıza yeni birşeylerin eklenmesi gerekir yani her zamankinden farklı bir şeyin olması gerekir. Eğer hayat tarzımızda yeni bir şey yoksa takvim yaprağının yeni yılı göstermiş olmasının bir manası da yok zaten.

Herkes takvim yaprağının gösterdiği yeni yıla bakarak bazı temenniler dile getiriyor “Yeni yılın tüm insanlığa kavgasız savaşsız huzur ve esenlik getirmesi dileğiyle” başlayan bu temenni cümlesine kim itiraz edebilir. Ki hepimizin içini gıdıklayan bir cümle…  

Ama gelin görünkü hayatın gerçeği bu temennileri hiçbir şekilde takmıyor. Kendi bildiğini okuyor ki bu gerçeğin içinde bizim pratiğimizde var. 

Hemen şu soruyu sorarak başlayalım?

Kendi ulusunu bütün uluslardan üstün ve meziyetli gören bir bireyin pratiği tüm insanlığın barışına hizmet eder mi? Asla. 

Kendi dinini bütün dinlerden üstün gören “en doğru yol benim yolum” diğerleri için “yoldan çıkmış kâfirler” diye düşünen bir dindar, hangi dine mensup olursa olsun “tüm insanlığın barışına” katkı sağlayacak bir pratiğin içinde olabilir mi?  Olamaz.

Kendi fikirlerinin doğruluğundan hiçbir şekilde şüphe duymayan “tek doğru benim” diyen bir insanın hayat içindeki pratiği barışa, huzura katkı sağlar mı? Hayır… 

Gözünü kar hırsı bürürmüş hayattki tek gerçek şeyin “para” olduğunu buna ulaşmak içinde her yolun mübah olduğunun savunan “aç gözlü” bir kapitelistin pratiği barışa huzura esneliğe katkı sağlar mı? Hayır

“Bal tutan parmağını yalar” felsefesiyle yetişmiş siyasetçi ve bürakratın pratiği barışa huzura ve esenliğe katkı sağlarmı? Hayır

Peki, biz neye dayanarak insanlığa barış huzur ve esenlik temennisinde bulunuyoruz?

Görüldüğü gibi hiçbir dayanağımız yok. Öyle ise bu iç gıdıklayıcı sözler, temeniler,  başkasının sömürüsü ve kanı üzerinde beslediğimiz hayatımızın vahşi gerçeğini maskelemekten öte bir işe yaramıyor

O zaman bu sözü bir maske olamaktan çıkarıp bunu hedefi ve biricik amacı yapan insanın felsefesine bakmak gerekiyor. 

Özel mülkiyetin olmadığı insanlar arasında tam eşitliğin sağlandığı sınıfsız sömürsüz bir dünya yaratma projesi ne hizmet edecek bir felsefeye ihtiyacımız var.

Bu projenin şimdilik sadece bir ütopya olduğunu biliyorum Ama ben bu ütopyanın ilkeleri doğrultusunda gerçek hayatın bana izin verebildiği oranda yürümeye gayret ediyorum. Bu ütopyanın ilkeleri dünyanın bütün insanlarını doğa karşısında benden altta ne üstte olduğunun söylüyor.

Bu yüzden ben bir Yunanlıyı, bir Ermeniyi, bir Kürdü,  bir Türk'ü sevdiğim kadar seviyorum. Bir hıristiyanı, bir yahudiyi, bir budisti, bir müslümanı sevdiğim kadar seviyorum. Acı çeken  bir Somalilinin,  Perulunun Çinlinin Amerikalının acısını bir Türkün acısını paylaştığım kadar paylaşıyorum…  Dünyanın neresinde olursa olsun emeğinin hakkını alamayan, ürettiği ürüne yabancılaşan bir emekçi'nin hakkını ırkına diline dinine bakmadan elimden geldiğince savunuyorum.    

Çünkü inanıyorum ki ister ülkemde ister dünyada olsun barış denen o gizemli çiçeğin filiz verip büyümesi için uygun bir zemine ihtiyacı var.

İşte o zemin ütopya diye betimlediğim o felsefede gizli.

Gerisi lafu- güzaf

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Bu rezalet daha ne kadar sürecek

22 Ağustos 2010 Pazar 16:26

Haber içinde haber

12 Ağustos 2010 Perşembe 12:54

Üç verdi beş aldı

30 Temmuz 2010 Cuma 22:43

“Geçmiş olsun, acil şifalar!”

30 Haziran 2010 Çarşamba 20:58

Bayrağa saygı

20 Haziran 2010 Pazar 20:17

Otelcilerin cevap vermediği soru

16 Haziran 2010 Çarşamba 20:07

Sarı basın kartlı gazeteci olmak

03 Haziran 2010 Perşembe 20:46

Rahat bırakın ağlasın analar!

30 Mayıs 2010 Pazar 13:39

Okurla sohbet zamanı

26 Mayıs 2010 Çarşamba 16:39