Haber içinde haber
Biz gazeteciler bazen bir toplantı, panel ya da açılış haberi için haber konusu olan mekana gideriz. Gelin görün ki o mekandan elimizde bambaşka bir haber le çıkarız. Yani orada gazeteci öyle bir görüntü yakalar ki asıl haber bir bakmışsın gazetecinin gözünde ikinci plana düşer
Bunlardan birini son olarak Netsel Marina'da yaşadık Marmaris Deniz Ticaret Odası, kıyıların temizliği ile ilgilenen Türmepa Deniz Temiz Derneği'ne, bir Katı Atık Toplama Teknesi hediye etti.
İşte bağışlanan bu teknenin denize indirilmesi ve teslim edilmesi töreni için Netsel Marinaya gittik.
Buraya Muğla valisi Fatih Şahin başta olmak üzere Marmaris ilçe protokolü, sivil toplum örgütleri Ak parti Muğla milletvekili Mehmet Nil Hıdır, Ak Parti ilçe başkanı Kadem Mete ve daha birçok etkili yetkili kişi gelmişti.
Daha önce 18.30 da başlaması planlanan törenin oraya geldiğimizde yarım saat geç başlayacağını öğrendik. Biz gazeteciler tabiî ki buna Marmaris'te fazlasıyla alışkınız. Zaten hiçbir toplantı zamanında başlamaz. Ya Başbakan beklenir ya bakan beklenir ya bürokrat beklenir ya milletvekili beklenir ya vali ya kaymakam beklenir. Yine öyle oldu. Dün de öyle oldu. Bu kez bir işadamı beklendi
Yaklaşık bir saat Koç Şirketler Gurubu Yönetim Kurulu başkanı Rahmi Koç'u bekledik.
İşte bana göre özgür basının bu noktada manşete çıkarması gereken olay artık Türmepa'ya bağışlanan tekne değil Bu bekleme olayıdır.
Burada bekleyenler ve bekleten ilişkisini sorgulamak gerekiyor. Zira bekleyen devlet, bekleten İşadamı.
Öyle bir devletiz ki yönetenler ve devlet memurları bu ülkede sıradan vatandaşa ceket ilikletirken işadamları ve sermaye temsilcilerinin önünde ceket iliklemektedirler. Yönetenlerin hazır olda beklediği bu işadamı işini hangi devlet katında yürütmez ki?
İşte bu klasik bir Türkiye manzarasıdır.
Bu ülkenin sosyalistleri, bu devleti halk ve onların seçtiği siyasetçiler değil, Koçlar, Sabancılar Aydın Doğanlar Halit Narinler yönetiyor dedikleri zaman onlara hadi ardan olur mu öyle şey denirdi.
Dün Netsel Marinada gördüğüm o küçük örnek bile bu önermenin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.
Bu ülkeyi işadamları yönettiği için vatandaş gibi kazandıkları oranda vergi ödemiyorlar.
Bu ülkeyi işadamları yönettiği için vatandaşa işleyen yasalar onlara işlemiyor. Onlar istedikleri gibi at oynatıyorlar.
Bu ülkeyi işadamları yönettiği için bu ülkenin emekçileri asgari ücret zulmünden kurtulamıyor.
Bakın Halit Narin Orhaniye'de denizi doldururken devlet yöneticileri göz yumuyor hatta kraldan fazla kralcı tavır takınarak bu duruma karşı çıkan halkı suçluyorlar. Yapılan her iş yasal diyorlar, izin alınmış diyorlar.
İzin alındığından bizimde kuşkumuz yok. Narin gibi bir işadamına izin vermeyecek babayiğit bir devlet görevlisi var mı ki? Elbette izin alınmış zaten mesele bu iznin nasıl alındığıdır. Halit Narin milyoner bir işadamı olmasaydı öyle bir izin alabilir miydi?
Bu küçük bir örnek
Kim bilir ülkenin diğer bölgelerinde diğer işadamları devlet kendi mülkü haline getirmek için daha ne izinler koparıyorlar.
Yıllarca bu konuları yazıp çizenleri devlet yöneticileri hemen sermaye düşmanı ilan etti. Belki bu yazıdan dolayı kimileri benim içinde aynı şeyi söyleyecek
Ben on milyonlarca insanın yaşadığı sıkıntıyı görmeyip sermayenin daha da palazlanmasına bir aydın olarak sessiz kalıp halk düşmanı damgasını yemektense halkın ve hakkın yanında yer almayı yeğledim hep
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak,sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun diyor Cahit Sıtkı..
Kim bu buna hayır diyebilir ki?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.