Okurla sohbet zamanı

“Helal olsun hergün yazacak bir konu buluyorsun” diyorsunuz…

Bende diyorum ki  “bu hiç zor değil ki yaşanılan her anın yazılacak bir öyküsü vardır” İşte ben yaşanılan anların hazır öykülerini yazıyorum Ama yazarken  “Hadi oğlum bugün en güzel yazıyı sen yazmalısın” gibi bir telaşım olmadan yazıyorum.

Evet, sevgili okurlarım

İçimden geleni yazdım hep. Şimdi olduğu gibi. Derin yazılar peşinde koşmadım bunun için sözlüklere dalıp derin sözcükler, kendinden menkul vecizeler aramadım. Kelime dağarcığımda ne varsa onu kullandım. “Oğlum harcama böyle kendini sen daha iyisini yaparsın” sözlerine de kulak asmadım.

Yarış üzerine kurulmuş bir düzende hepimiz yarış atlarına dönmüşüz gibi koşuyoruz/ koşturuluyoruz.  Mutluluğumuzu başkalarının mutsuzluğu besliyor. Bu yüzden “bu  düzen bana göre değil” diyorum.

İnançlı insanların uyurken kendilerine sordukları o ünlü soru var ya;  “Bugün Allah için ne yaptın” Ne yalan söyleyeyim ben bu soruyu hiç sormadım kendime.  Ama benimde kendime sorduğumu bir soru var tabiki:  “Bugün varoluşumdan dolayı kimse mutsuz oldu mu kimse zarar gördü mü?” 

Herkes birbiriyle yarışıyor.  Keşke yarışmasaydık da birlik olsaydık, savaşmasaydık da kardeş olsaydık, ezmeseydik de, birlikte zengin olsaydık… Emir değil de rica etseydik keşke, bağırmasaydık da dinleseydik…

Bilindik bir “5 maymun deneyi hikayesi” vardır… Keşke ibret alsaydık…

“Kafesin tepesine bir miktar muz ve muzlara erişebilmek için de bir merdiven koyulmuştur. Araştırmacı kafese bir maymun koyar. Maymun muzlara tırmanmak istediğinde, muzlara ulaşacağı sırada kafese soğuk su fışkırtır ve bir süre sonra maymun muzlara ulaşmaya çalışmayı bırakır. Daha sonra kafese bir tane daha maymun koyar. Yine maymunlar her muzlara çıkmak istediğinde yine kafese soğuk su fışkırtır. (Çıkmak isteyen maymun da, çıkmak istemeyen de ıslanır.) İkinci maymun da kısa sürede muzlara ulaşmaya çalışmaktan vazgeçer. Araştırmacı kafese bir maymun daha koyduğunda ise işler biraz değişir. Çünkü üçüncü maymun kafese girdiği gibi muzlara gitmek ister ama diğer iki maymun o bunu her deneyişinde, onu fena şekilde döver. Üçüncü maymun niye dayak yediği konusunda bir fikri olmasa da yukarı tırmanmaya çalışmaktan vazgeçer. Sonra kafese dördüncü bir maymun daha konulur ve o da muza tırmanmaya çalıştığında ilk iki maymun onu dövmeye gider, üçüncü maymun da belki yediği dayaktan ötürü, belki de iç güdüsel olarak onlara katılır ve üçü birlikte dördüncü maymunu döverler ve onu çıkmaktan sonunda vazgeçirirler. Ancak en şiddetli döven maymun üçüncü maymundur.

Araştırmacı ilk koyduğu iki maymunu kafesten çıkartır ve kafese yeni bir maymun koyar. O maymun da klasik olarak muza çıkma isteği üzerine bir dayak yer. Üstelik o iki maymun, yeni gelen maymunu, kafese ilk koyulan iki maymundan çok daha şiddetli dövmektedirler. Son maymun da neden dayak yediğini anlayamaz. İlginç olan şudur ki aslında dayak atan maymunlar da neden dayak attıklarını bilmiyorlardır.

Deneyin son fotoğrafında; kafesin tepesinde bir miktar muz, muzların önünde bir merdiven ve kafeste de üç maymun vardır. Ama bu üç maymun da hiç muzların yanına çıkmaya çalışmaz…”

Bir yarış başlatmışız bir zaman… Bir kavga kopmuş ardından… Biz nedenleri unutmuşuz, ezmeyi, tek olup hepsinin önüne geçmeyi hatta kavgayı sevmişiz… Bir fotoğrafımızı çekmişler ki kavgaların içindeymişiz ama hepimiz nedenden gafilmişiz…

Ey sevgili okurlarım bana benzediğin için değil, “biz” e benzediğiniz için hepinizi seviyorum, selamlıyorum…

Şu sözle bitirmek istiyorum:

“Birey için en iyi sonuç, diğer bireylerin mutlak kaybına giden yolla değil, tüm grubun ortak kazancına giden yolla elde edilir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Bu rezalet daha ne kadar sürecek

22 Ağustos 2010 Pazar 16:26

Haber içinde haber

12 Ağustos 2010 Perşembe 12:54

Üç verdi beş aldı

30 Temmuz 2010 Cuma 22:43

“Geçmiş olsun, acil şifalar!”

30 Haziran 2010 Çarşamba 20:58

Bayrağa saygı

20 Haziran 2010 Pazar 20:17

Otelcilerin cevap vermediği soru

16 Haziran 2010 Çarşamba 20:07

Sarı basın kartlı gazeteci olmak

03 Haziran 2010 Perşembe 20:46

Rahat bırakın ağlasın analar!

30 Mayıs 2010 Pazar 13:39