KARANLIK SULARDA – 9

YAN HASAN DEDE.

            Ailem ve geçmişimizle ilgili bildiğim fazla hikaye yok. Keşke olsaydı.

            Az bile olsa rahmetli babamın zaman zaman anlattığı ailem ve geçmişimle ilgili hikâyeleri dinlemek hep hoşuma gitmiştir. Bunlardan bir tanesi;

Devir Eğe Bölgesinde de ağaların ve ağalığın hüküm sürdüğü devir.  

            Köyümüz Muğla iline atmış kilometre uzaklıkta bir dağ köyü. Köyün iki ağası var. Biri Büyük Ağa, diğeri Küçük Ağa olarak anılırmış. Büyük, küçük sıfatlarını yaş farklarından değil sahip oldukları zenginlik ve güçten alırmış bu iki ağa. Köyde en son sözü Büyük Ağa söylermiş. Ve elbette ki Büyük Ağa'nın sözünün üzerine söz söylenmezmiş.

            Bu ara yine anılan köyde benim de iki üç göbek öteden Hasan dedem yaşarmış yine aynı devirde.

            Köyün ekabirleri başta Büyük ve Küçük Ağalar, Hasan dedem ve av tüfeği olan birkaç köylü arada bir sürek avına çıkarlarmış. Avları bereketli olduğu zamanlarda onlarca tavşan, yüzlerce karatavuk ve keklik avlarlarmış. Günlerden bir gün yine aynı ekip sürek avına çıkmışlar. Sabah erkenden ortalık ağarmadan yola çıkan ekip saatlerce dolaşmasına rağmen bırakın karatavuğu, kekliği, tavşanı bir serçe bile avlayamamışlar. Akşam köye dönmelerine yakın Küçük Ağa namıyla anılan ağa nihayet bir tavşan vurabilmiş. Dedik ya devir ağalığın çok önemli olduğu hele “büyük”lük sıfatını hak etmiş bir ağanın köy ve köylüler üzerinde ayrı bir ağırlığının olduğu bir devir.

Dönüş yolunda Küçük Ağa ekiptekilere “tavşanı Büyük Ağam vurdu, bu böyle biline” demiş. Herkes “tamam” derken, Büyük Ağa kendisine yapılan jestten dolayı mutlu olurken ve memnuniyetini; söz söylemeden, uzun ve yukarıya doğru kıvrık bıyığını sağ eliyle daha bir yukarıya doğru burarak ifade ederken;

Hasan dedenin “olmaz” demesi ortalığa bir bomba gibi düşmüş. Ve herkesin şaşkın bakışları arasında devam etmiş “Ben yalan söyleyemem. Tavşanı Küçük Ağa öldürdü”. Küçük Ağa duruma Büyük Ağa'dan daha çok kızmış. Ve devamla “tamam Hasan tavşanı ben öldürdüm ama köye döndüğümüzde tavşanı Büyük Ağa'nın öldürdüğünü söylemeni istiyorum” demiş bağırarak ve kızarak. Hasan dedem yine “olmaz ben yalan söyleyemem tavşanı Küçük Ağa öldürdü” demiş. Küçük Ağa daha da kızmış ve tavşanı Hasan dedenin kafasına vurmaya başlamış. Küçük Ağa ölü tavşanı Hasan dedenin kafasına vurdukça Hasan dede daha bir bağırarak “tavşanı Küçük Ağa öldürdü” demeye devam etmiş.

Bu iş tavşan Hasan dedemin kafasında parçalanana ve Hasan dedenin kafası da özellikle ölü tavşanın kanıyla al kanlar içinde kalana kadar devam etmiş. Küçük Ağa yorulup tavşanı yere atarken “ne inatçı adammışsın sen yahu” demiş. Hasan dedem başı al kanlar içince hala “ben yalan söyleyemem tavşanı Küçük Ağa öldürdü” demeye devam etmiş.

Bu olaydan sonra Hasan dedeye inatçı, tutuğu “yan”ı bırakmayan anlamına gelen Yan Hasan demişler. Eski adıyla Belenye şimdilerde Göktepe olarak anılan Muğla'nın dağ köyünde bizim sülale lakabımız Yan Hasanlar olarak bilinir.

Her devirde oluğu gibi o devirde de ağlara, paşalara ve de güçlü olanlara yağcılık, yalakalık edip; ağlardan, paşalardan ve de güçlü olanlardan gelecek inayetlerle hayatını devam ettiren; hatta güçlünün karşısında el pençe divan durup güce biat eden insanlar mutlaka vardı. Ama benim namı değer Yan Hasan dedem o kategoriye girmeyenlerden. Kendisine “büyük”, “küçük” bilumum ağlardan gelebilecek kötülüklere aldırmadan doğru bildiğini söylemekten çekinmemiş. Tamam belki biraz hırpalanmış, biraz canı yanmış ama güce biat edip “eyvallah” dememiş.

Oldum olası yalakalardan, yağcılardan ve her devrin adamı olup; kendisinden güçlü olanların karşısında “el pençe divan” duranlardan nefret etmişimdir. Bu tür tiratları hep onursuzluk olarak kabul etmiş ve bu tipleri yazılarlımda da sürekli eleştirmişimdir.

Sorun yalnızca bu günün sorunu değildir. Her devrin sorunudur bu sorun. Yalakalık, bir yerlere yamanma ihtiyacı galiba zayıf insanların genlerinde var. Sanki bu devirde sayıları ve cinsleri çoğaldı bu tiplerin.  

Bazen Yan Hasan dedeye ne kadar çok benzediğimi düşünüyorum.  Her akılsızlığın ve her haksızlığın karşısında muhalif olabilmek her adamın harcı değildir. Bu iş biraz da soydan geliyor galiba. İyi ki Hasan dedeye benzemişim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

KARANLIK SULARDA – 8

08 Aralık 2010 Çarşamba 14:56

C.H.P.- 3

08 Aralık 2010 Çarşamba 14:53

C.H.P.- 2

08 Aralık 2010 Çarşamba 14:53

C.H.P.-1

08 Aralık 2010 Çarşamba 14:52

KARANLIK SULARDA – 8

05 Kasım 2010 Cuma 14:44

KARANLIK SULARDA – 7

01 Kasım 2010 Pazartesi 14:11

KARANLIK SULARDA – 6

01 Kasım 2010 Pazartesi 12:40

KARANLIK SULARDA – 5

25 Ekim 2010 Pazartesi 14:18

KARANLIK SULARDA – 4

22 Ekim 2010 Cuma 12:52

KARANLIK SULARDA - 3

15 Ekim 2010 Cuma 13:50