KARANLIK SULARDA 6

İŞLER O KAADR DA YOLUNDA DEĞİL.

İnternet güzel şey. Bir arama motoruna giriyorsun, istediğin herhangi bir konuda; mesela Türkiye'deki evlenme ve boşanmalar yazıyorsun, yüzlerce site sana bilgi vermek için yarışıyor. Ben de bu ekonomik krizde; Neler olup bitiyor; evlenenler hayatlarından memnunlar mı? Herkes başbakanımızın işaret buyurduğu gibi mutlu, mesut, bahtiyar mı? merak ettim. Türkiye'de evlenme ve boşanma istatistikleri diye yazarak bilgisayarın sihirli düğmesine bastım. Bir tıkla yüzlerce site emrimde.

İstatistik verileri pek de başbakanımızın işaret buyurduğu müreffeh Türkiye tablosu ve mutlu aile fotoğrafını göstermiyor. Aileler mutsuz. Türk toplumunun temel dinamiği olan Türk Aile Kurumu adeta imdat çığlığı atıyor.

ü 2002 ile 2007 yılları arasında ortalama altı yüz elli bin çift evlenirken bu sayı 2008 ve 2009 da altı yüz binin altında düşmüştür. Nüfus artarken evlenenlerin sayısında kayda değer bir azalma görülmüştür.

ü Yine 2002 2007 yıllarında ortalama bir erkek 23 bir kadın ise 21 yaşlarında evlenirken; 2008 -2010 yıllarında bir erkek 27 bir kadınsa 24 yaşlarında evlenir hale gelmişlerdir. Yani Türkçe tercümesi; insanlar ekonomik yönden sıkıntıda olduğu için daha büyük yaşlarda evlenmek zorunda kalmaktadırlar.

ü Yine 2002 ile 2007 yılları arasında boşanmalar ritmik bir şekilde artmasına rağmen; evlenmelerin boşanmalara oranı yüzde yirmiler civarındadır. 2008 2010 arasında ise evlenmeler azalırken boşanmalar armış; evlenmelerin boşanmalara oranı yüzde otuzları geçmiştir.

Ayrıntılara girip istatistiki bilgileri çoğaltabiliriz. Ama beğensek de beğenmesek de durum bu. Başbakanımız her şeyin yolunda olduğunu Sakın ha zinhar en az üç çocuk yapın diyerek dosta düşmana memleketin güllük gülistanlık olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Memleketin güllük gülistanlık olduğuna büyük ihtimalle kendisi inanıyor. Zaten inanmasa bu kadar samimi ve candan Sakın ha zinhar en az üç çocuk yapın demezdi.

Türkiye nüfusu artarken her yıl daha az insan evleniyor daha çok insan boşanıyor; hem de ekonomik şartlar uygun hale getirilemediği için daha geç yaşlarda evlenerek. İşin kötüsü evlenenler de boşanma yarışında.

Tüm siyasileri dinlediğim gibi sayın başbakanımızı da dinlerim. Allah'ı var; bana pek hitap etmese bile cahil halk kitlelerinin anlayacağı cinsten konuşuyor. Konuşma aralarına din, iman, kitap, maneviyat ilave edince hitap ettiği kitleleri coşturdukça coşturuyor. Bazen O'nu dinlerken Yaa gerçekten bu adam çok samimi konuşuyor; galiba ya kötü niyetli ya da adamcağızı yanlış bilgilendiriyorlar diyorum kendi kendime. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başbakanına kötü niyet yaftasını asla konduramayacağıma göre geriye adamcağızın yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti başbakanının yanlış bilgilendirildiği kalıyor. Başbakan etrafındaki eyyamcı, yağcı, mevcut iktidardan nemalanan sülük takımından Türkiye gerçeklerini göremiyor. Göremediği için de yalan yanlış bilgileri doğruymuş gibi anlatıyor ha bire. Sihirbaz mıdır nedir? Allah diyor, kitap diyor, maneviyat diyor insanların gözlerini bağlayıp onları hipnotize ediyor ve onları söylediklerine inandırıyor. Bu iş ayrı bir yetenek ve karizma işi galiba.

Ama bence sanki bütün eşikler geçildi, bütün sınırlar aşıldı

Tamam esnaf krizler yüzünden işyerlerini kapattı aileleri perişan. Tamam köylü ve tarım kesimi yanlış tarım politikaları yüzünden ekmeğini aşını hatta hatta evini toprağını kaybetti. Tamam hayvancılık iyi yönetilemediği için Yunanlılar bir kilo eti altı liraya yerken hayvan yetiştiren ülke olarak bizler bir kilo eti otuz liraya yiyoruz. Bütün bunlara a mennah. Anladık da.

Evlenemeyen bir toplumun çocukları olmak zor. Ebeveynler olarak; ana-babaların çocuklarını evlendirememesi, onların mürivetlerini görememesi daha da zor. Bu durum Türkiye'de işlerin pek de yolunda olmadığını gösteriyor. Ve bu durumun gelecekte yaratacağı sorunların çözümünün; her geçen gün daha da zorlaşacağını gösteriyor.

Evlendikten sonra geçim sıkıntısı yüzünden evli olarak bir arada kalamayan bir toplum olmak galiba en zoru da bu olacak.