Bu ülkede yurttaş var mı?

Herkes söyler durur “bu ülkede hukuk yoktur” Ama “bu ülkede yurttaş var mı?” sorusunu sormak kimsenin aklına gelmez. Çünkü yurttaş olamadığımız halde hepimiz kendimizi yurttaş zannederiz de ondan

Pazar günü Star Televizyon'unda Ruhat Mengi'nin programında Anayasa Profesörü Süheyl Batum  üzerine basarak yine aynı şeyi söyledi.

“Türkiye'de hukuk yoktur” ama bunun akabinde “Yurttaş yoktur” demedi 

Bir anayasa hukukçusu “hukuk yok” dediğine göre hukuk gerçekten uzaklarda bir yerde duruyor. Peki, yurttaş nerede duruyor?

Evet bu ülkede gerçekten “hukuk” çok uzakta duruyor.   

Bir ülkede hukuk gerçek manada o ülke içinde yaşayan insanlarda yurttaşlık bilncinin gelişmesiyel paralel olarak gelişen ve yerleşen bir kurumdur. Bir ülkede hukuk yoksa o ülkede yurttaşta yok demektir.    

Evet, bana göre bu ülkede yurttaş yok. Nasıl olur demeyin? Yurtaşlık aslında bir payedir.  Bu paye bir memleket toprağı üzerinde hasbelkader yaşayan her insana verilmez. Ancak o toprak parçası üzerinde hak ve sorumluluklarını bilerek yaşayan insan bu payeyeye sahip olur.

Atatürk, Cumhuriyeti kurarken öncelikle Osmanlı tebasını Cumhuriyetin yurttaşları haline getirmeye çalıştı. Bu yüzden O'nun devrimlerinin özünde bireyi yurttaş kılmak hedefi yatar. Ancak yurtaşlık bilincine ermiş bireyler topluluğunda hukuk varolabilir demokrasi gelişebilir. Zira cemaat kültüründe bireyler otoriteye kulluk ederler. Otoritenin verdikleri ile yetinirler Kim güçlü ise ondan yana tavır alırlar. Bizim ülke insanımızızn çok büyük bir bölümü bu kültürden kendini sıyırmamış ne yazıkki

 Evet, bu ülkede yurttaş olmadığı için Hukuk ve demokrasi de yok. Ancak yurtaş olan hukuka ihtiyaç duyar.  Kul''un hukuğa ihtiyacı yoktur. Ki onun nasıl hareket edeceğine otorite karar verir. Demekki hukuk öyle kendiliğineden gelen bir şey değil Öncelikle bireyin bunları istemesi gerekir.

Şimdi soralım halkımız hukuk istiyor mu? Bana göre istemiyor

Elinde elektrik faturasıyla ödeme yerine gelen yurttaşımız kuyruğa girmeden işi bitirmenin yollarını aramıyor mu?

Her şey için, özellikle de işe girme konusunda mutlaka “torpil” peşinde komuyor mu?.

Aradığı torpili  bulur da  çocuğunu memur yaparsa bu kez “rahat” bir yerde  çalıştırılması için yeni torpiller aramaya koyulmuyor mu?

Altı ay geçmeden çocuğunu şef yaptıracak torpili yakalamak üzere koşuştumuyor mu?

Eee yurttaşlık bilincine ermemiş, toplum yalakalığını  meslek haline getirenlerin çoğunluğu oluşturduğu bir toplumda hukuk kendisine nasıl yer bulsun ki?   

Çalışmadan, emek harcamadan, yorulmadan ve en kısa yoldan  sonuca ulaşma hayaliyle yaşayanlar hukuk istemezler.

Hukuk, eşitliği getirir..Hukuk, her türlü hakkın gerçek sahibini bulmasını sağlar. Hukuk, liyakat sahiplerinin önünü açar. Hukuk, başta siyasi ahlak olmak üzere tüm ahlak kurallarına geçerlilik kazandırır. Hukuk geldiğinde hırsızlık ve yolsuzluk da sona erer. Ama halkımız ne diyor yönetenler için:

“ Çalsın ama iş yapsın”

Hırsızlık ve yolsuzluğa  içtenlikle karşı çıkanların sayıları sınırlıdır. Geri kalanlar sıranın kendilerine gelmesini beklerler. Kendileri yapılan yolsuzluklardan paylarını alamadıkları sürece de kızmaya devam ederler.

Öncelikle kendimize sormalıyız.

Tüm diğer insanlarla eşit koşullarda yaşamak istiyor muyuz? Hukuk ve ayrıcalık aynı  ortamda yaşamazlar. Biri diğerini yok eder. Türkiye'de olan budur.

Ayrıcalık hukukun yerleşmesine ve yaşamasına izin vermiyor.

Bireylerimiz ise ayrıcalıklı  bir yaşam için her  türlü taklayı atıyorlar.

Siyasetin ülkemizde “geçerli mesleklerden” sayılmasının nedeni siyasetçiye tanınan ayrıcalıklardır.

Siyasetçiler ayrıcalıklarını yitirmemek için hukuk istemiyorlar.

Halk da ayrıcalık sırasının bir gün kendisine geleceğini  beklediği için hukuku istemiyor.

Hukuk da ne yazık ki kendiliğinden gelemiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Arşivi

Bu rezalet daha ne kadar sürecek

22 Ağustos 2010 Pazar 16:26

Haber içinde haber

12 Ağustos 2010 Perşembe 12:54

Üç verdi beş aldı

30 Temmuz 2010 Cuma 22:43

“Geçmiş olsun, acil şifalar!”

30 Haziran 2010 Çarşamba 20:58

Bayrağa saygı

20 Haziran 2010 Pazar 20:17

Otelcilerin cevap vermediği soru

16 Haziran 2010 Çarşamba 20:07

Sarı basın kartlı gazeteci olmak

03 Haziran 2010 Perşembe 20:46

Rahat bırakın ağlasın analar!

30 Mayıs 2010 Pazar 13:39

Okurla sohbet zamanı

26 Mayıs 2010 Çarşamba 16:39