Esnaf sessizliğini bozuyor
Ahilğin felsefi olarak, temelleri 12'nci yüzyılda Kırşehir'de atılmış, daha sonra tüm Anadolu'ya yayılmış, izleri bugüne kadar süregelmiş kültürel, sosyal ve ekonomik bir oluşum olduğunu biliriz. Bu kurumu mistik bir yol, bir tarikat gibi görenlerimiz de çoktur. Aslında 'Ahilik' sosyal ve ekonomik yönden işleyen ve siyasal, askeri ve kültürel yönleri de bulunan bir toplum düzenidir. Ahilik, aynı zamanda sosyal hayat kadar ekonomik hayatı da yönlendiren ve günümüz koşullarında bile birçok ülkede gerçekleştirilememiş, adaletli, verimli ve son derece güzel bir sistemi Türk toplumuna kazandırmış bir KÜLTÜR'dür Cumhuriyetin kurulması ile birlikte esnaf-sanatkârlar kesiminin günümüz modern örgütlenmesinin başlangıcı olan 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Birlikleri Kanunu çıkarılmış, 1964 yılında yürürlüğe konulan 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu ile de esnaf-sanatkârlar teşkilatı günümüze kadar gelmeyi başarmış, Anadolu kültürünün en güzel örneklerindendir.
1991 yılında 507 sayılı Kanunda değişiklik yapan 3741 sayılı Kanun ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) ve tüm alt teşkilatı, ülkemizde uygulanmakta olan ve kökeni Ahiliğe dayanan ve Almanya' dan örnek alınan ikili meslek eğitimi sisteminin, işyerlerinde uygulanan pratik kısmı ile ilgili birtakım hak ve sorumluluklar üstlenmiştir TESK ve alt teşkilatı, Ahilikten gelen ilkelerini kaybetmeden bugün de ülkenin orta direği, istikrar unsuru olma özelliğini muhafaza ederek faaliyetlerine devam etmektedir. Tamam, buraya kadar her şey normalmiş gibi görünüyor görünmesine de, bir de sokağa çıkıp esnaf ve sanatkara sorunca hal ve gidişi bakalım ne diyor ?
Ne mi düşünüyorlar ? ben söylemeyeyim. Siz zaten görüyorsunuz yaptığınız alışverişlerde esnafın halini.
Üstelik öyle ki, en aşağıdan başlayarak seslerini daha gür çıkarmayı hedefliyorlar. Bu güne kadar gelinen hal-i melallerine ağlamayıp değişim ve dönüşüm için bir yol haritası çıkarmayı göze almışlar.
Ne diyorlar ? 'iyi biliriz ki esnaf ve sanatkar kesiminin kanaat eden bir kesim olmasına karşın, artık ekonomik kriz nedeniyle herkes gibi mağdurlar arasına katıldık. Hiçbir şey kazanmadığımız gün bile 'ALLAH'A ŞÜKÜR' diyen bizler, birilerinin 60-70 milyarı götürüp sonra kendi şartlarıyla ödemeyi planlayan bir kesim değiliz. Bir adım geldiğiniz zaman üç adım gelen ticaret erbabıyız. Bize yakışanı istiyoruz. Diyorlar. Üstelik çok da uçuk kaçık değil istekleri bilir misiniz ? Almanya, İtalya Fransa, ne yapıyorsa, İngiltere Amerika ne yapıyorsa biz de onu yapalım diyen bir esnaf sesi duyuluyor ortalıkta bu sıralar. Hani yüzümüzü batıya döndük. AB'yi istiyoruz diyoruz ya. İşte böyle bir şey. Avrupa'daki uygulamaları istiyor Türk Esnaf ve Sanatkarı.
Üstelik teşvik paketlerine de tepki gösteriyor esnaf sanatkar. Elektiriğimize indirim yok. Yanımızda çalıştırdığmız işçinin ücretinde indirim yok, dükkan kirasında devletin katkısı yok, sosyal güvenlik priminde devletin katkısı yok ama maalesef sanayi sitelirindeki sermayenin yanında çalıştırdığı o tür büyük büyüklüğe sahip işletmelerde bunlardan hepsinde istifade etme imkanı var. Bu hak ve adaletle bağdaşıyor mu diye soruyor esnaf sanatkar haksız mı? Bence haksız da değiller. Haa ne mi yapmayı planlıyorlar ? söyleyeyim, birilerinin kulağına gider belki.
Meclise şöyle kalabalık bir grupla 'çay içmeye geliyorlar çay' !
ssizliğini bozuyor
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.