Eğitim ve televizyonlarımız
Okullar açılalı bir ayı geçti. Yeni döneme çocuklarımızın ilköğretim okullarına, liselere, üniversitelere bilgi öğrenmek için gittiğini biliyoruz. Buraya kadar tamam, Üstelik hayatın içinde öğrenmek de bizlerin farkında varmadan etkisi altında kaldığımız yaşam şeklimiz çoğu zaman. Eğitim için; insanda istenilen davranışları geliştirme sürecidir derler bilim adamları. Tanımları çoğaltmak elbette mümkün. Burada yalnız eğitimin önemini ortaya çıkarmak istiyorum. 'Eğitim' dediğimiz zaman da medya'nın bu önem içindeki payını düşünmeliyiz. Neden mi? Televizyonlar karşısında o kadar vakit harcıyoruz ki. Kanıtlanmış ispatlanmış durumda, Dünyada en çok televizyon izleyen milletlerin başlarında geliyoruz. Bir de trafik kazalarında galiba ! Seyirci eğitilmiyor. Sürekli eğlence ağırlıklı, insana katma değeri olmayan, temel zihinsel ihtiyaçlarını karşılayan, tüketime yönelik varsa yoksa saçma sapan programlarla, Örneğin, zihni çalıştıracak sorular bile sorulup bir emek karşılığı verilmesi gereken ödüllerle insanları para kazanma sevdalısı olarak sunulması, içimizi acıtıyor. Bu mudur ? İster istemez geçmişe dönüp tek kanallı siyah beyaz trt'nin iyi kötü programlarını arar olduk, aklımıza şimdilerde geliyor. ne garip değil mi?
Şimdi diyeceksiniz ki; kardeşim hiç mi faydası yok bu televizyonların ? var tabi olmaz olur mu? Çocukları eve bağlıyor mu? bağlıyor. aile bireylerini bir araya toplayıp yeni ortak ilgilerinin doğmasını sağlıyor mu? sağlıyor. Ailer için kültür kaynağı görevini yerine getiyor mu? getiriyor. Çocuklarını düşünmeye sevkediyor mu? e yani eder tabi. Hatta genel olarak düşündüğümüzde çocuklar için okul yoluyla düzenlenmiş sistemli amaçlı öğretim için kullanabileceğimiz bir araç haline dönüşebilir bile. örneğini, Okulların şu son domuz gribi salgını ile tatil edilip evlerden televizyonlardan derslere devam sağlamak gibi. iyi bir uygulamaydı elbette Pekii ! gelelim zararlarına, bence zararları daha fazla. Nasıl mı? Bir kere çocuklarımızı adeta uyuşturarak yararlı etkinliklerden, oyunlarından geri bıraktıran da televizyonlar değil mi? Çocukların kazandığı bilgilerinin azalmasına neden olmuyor mu? yine çocukların tek tip değer yargıları geliştirmelerine neden olmuyor mu? Özellikle ve önemle duygusal yönden güven içinde olmayan çocuklarda endişe ve korkular geliştirmiyor mu? örnek mi? Kendini tarzan sanan, Conan sanan cocukların evlerin bilmem kaçıncı katlardan izlediklerinden örnekle atlamalarına ne buyurursunuz ? Ya kocaman delikanlılarımızın, genç kızlarımızın bir televizyon hastalığına dönüştüğünü öğrenmemiz ne zamandır biliniyor hatırlar mısınız ? Hepsinin ağzından günün garip yabancı dizilerinde reklamlarında konuşulan yarı türkçe yarı ne olduğu bilinmeyen karman çorman bir yabancı dil hastalığı almış başını gitmekte. Çocuklarımızın televizyonlarda gördükleri her şeyi gerçek olarak algılamaları, gördüklerinidenemekten ve taklit etmekten hoşlandıkları ortaya çıkarmıyor mu bu durumu ? Doğruyu yanlışı ayırt edemedikleri gün gibi ortada iken. Okul öncesinde çok fazla televizyon izleyen çocuklarımızın okuldaki başarılarını ve sosyal ilişkilerini etkilediği de gün gibi ortada iken, bu düşkünlüğün çocukları pasifleştirmesini göre göre hiç mi önlem alınmayacak Allahınızı severseniz söyleyiniz. Haaa, hepsi mi kötü bunların da diyebilirsiniz. Var elbette. Allah rızası için doğruyu söylemek gerekiyor şimdi. Ama aslolan herhalde bu karman çormanlığın içinde iyi'leri yakalayıp olabildğince faydalanmak galiba. Üstelik televizyonlarımızda en kolay ve çabuk yapılan işler arasındadır 'dizi'ler. Seyir açısından önemlidir ve yüksek reytingler alıyor. Ama televizyon demek dizi değildir ki. İnsanların, çocuklarımızın başka yapımlara da ihtiyacı vardır. İzleyici ekranda çoğu zaman kendi örf ve adetlerini görmek istiyor. Sinemalar pahalı geldiği için televizyon insanların imdanına yetişiyor. Üstelik dünyanın neresinde olursanız olunuz her ülkenin insanı kendi dizilerini kendi yapımlarını kendi ekranlarında görmek istiyor.
Peki ne mi yapmalı. İşin kolayı yoktur aslında bilinir, Uzmanların söyleyişi ile, zaman, emek ve sabır ister. hHç düşündünüz mü? Hangi televizyon kanalında eğitim camiasından gelenler istihdam edilir. Binlerce öğretmen mesleğe başlamak için sokaklarda, kahve köşelerinde, girdikleri KPSS sınavından alacakları puanlara göre tayinlerinin çıkmasını bekleyedursun. Eğitim, eğitim diye çırpındığımız, memleketin geleceği olan çocuklarımızı istenilen davranışları geliştirme sürecinden nasıl yararlandıracağız. bunu düşünmemiz gerekiyor bunu.
Değilse, medya imparatorlarının para kazanma hırslarına yenilmemeli bu memleket, Sabahlara kadar insanların beynini sulandıran abuk sabuk programların kölesi de olmamalı insanımız. Seyirciye ne verirseniz alır mantğının yerine kanalların da sorumluluklarını hatırlatmak gerekiyor. Seyirci, izleyicinin tanıdığı mesuliyeti kanal yöneticileri de taşımalı. Kaliteli yapımlara şans tanınmalı. koca koca adamların, saatlerce fotbol topu'nun girdiği kale tartışmaları ile bizi nereye kadar götürüyor sorusunu da ciddi ciddi düşünmek gerekiyor. Kalın sağlıcakla..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.