Temel IRMAK /Gönül Dostu

Temel IRMAK /Gönül Dostu

Doğruluğun Kıymeti ve İnsan Olmanın Gerçeği

Hayatın karmaşası içinde sık sık duyduğumuz bir cümle vardır:

“Elhamdülillah Müslümanım.”

Bu söz sadece bir inanç değil, bir duruşun, bir vicdanın, bir yüreğin ifadesidir.

Doğruluğun, güvenin ve ahlakın omuzlarında yükselen bir kimliğin adıdır.

Ama ne yazık ki bazen bu cümlenin ağırlığı kalpte değil, sadece dilde kalabiliyor.

İnsanlar, inançlarını gururla söylerken aynı anda küçük hesapların gölgesine, küçük ya da büyük yalanların içine düşebiliyor.

Ve o an içimizde bir sızı beliriyor:

“Nasıl olur?”

Oysa hepimiz insanız…

Hata yaparız, yanılırız, düşeriz.

Müslüman olduğunu söylemek bizi kusursuz yapmaz; ama kusurumuzu fark ettiğimizde dönüp doğruya yürümek, işte bu gerçek bir olgunluğun işaretidir.

Bir insanın büyüklüğü hiç düşmemesinde değil, düştüğü yerden doğrulup vicdanına tutunabilmesindedir.

Bugün belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey büyük sözler değil;

küçük, sade, içten bir doğruluk.

Verilen bir sözün tutulması…

Bir kalbin incitilmemesi…

Göz göze gelindiğinde orada bir güvenin duruyor olması…

Ve sonra kendimize dönüp şu soruyu sormak:

"Ben gerçekten inandığım değerlere uygun yaşıyor muyum?”

Bu soru bir insanın iç dünyasında fırtına koparabilir; ama bazen durup silkelenmek için bir fırtınaya ihtiyaç vardır.

Doğruluk, sadece dinin değil, insanlığın da omurgasıdır.

Bir yalan, insanın yüreğinde açılan ince bir çiziktir; zamanla büyür, kalpleri soğutur, bağları koparır.

Ama bir doğruluk…

Bir doğruluk umut olur, güven olur, hayat olur.

Ve sonra acı bir gerçekle yüzleşiriz:

Gözümüzün içine baka baka yalan söyleyen insanların peşinden gitmeye neden devam ediyoruz?

Neden hâlâ inanıyoruz, neden hâlâ yanlarında duruyoruz?

Menfaat mi bu?

Korku mu?

Alışkanlık mı?

Yoksa yalnız kalmaktan duyduğumuz o derin, sessiz ürperti mi?

İnsan bazen, kendisine ait olmayan bir doğruluğun gölgesinde yaşamayı tercih eder.

Belki acıtır, belki can yakar ama tanıdıktır… alışılagelmiştir.

O yüzden çoğu zaman doğruyu seçmek değil, alışılmışı bırakmak zordur.

Ama bir yerde şu sorular yüreğimize saplanır:

İnsanlık mı yalancılık mı?

Doğruluk mu çıkar mı?

Hayat mı hayatsızlık mı?

Ve işte o an, karar verme zamanıdır.

Gerçeğin yanında durmak mı, yoksa yalanın sıcak ama aldatıcı kucağında kaybolmak mı?

Unutmayalım:

Yalanın rahatlığı kısa sürer; doğruluğun huzuru ise bir ömre bedeldir.

Önemli olan gözümüzün içine bakan bir yalan değil, kalbimize dokunan bir gerçektir.

---

Kalemi Peygamber Efendimizin bir hadis-i şerifiyle bitireyim:

Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Yalan, imanın zıddıdır. Kişi yalan söyledikçe imanı eksilir.” (Buhârî)

Allah'a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Temel IRMAK /Gönül Dostu Arşivi

KENDİMİZİ ÖDÜLLENDİRMEYİ UNUTUYORUZ

11 Aralık 2025 Perşembe 00:00

En Çok Sessizlik Acıtır

05 Aralık 2025 Cuma 00:27

Grevde Değilim Ama İşi Yavaşlattım

03 Aralık 2025 Çarşamba 11:10

SANDALYE ALTIMIZDAN KAYARKEN

27 Kasım 2025 Perşembe 10:07