Sosyal İnsanlar Topluluğu.

 

Adı henüz resmi olarak konmasa da yaşadığımız çağın teknoloji çağı olduğundan bahsediyor herkes. Avantajlarından konuşuluyor daha çok. Efendim, artık banka şubesine gitmeden bir çok işinizi internetten bitirebiliyor, verginizi bu kanalla sırada beklemeden beyan edip, ödeyebiliyorsunuz. Artık yalamak zorunda olduğunuz pulları da kullanmıyorsunuz arkadaşlarınıza mektup yazabilmek için. Yazınızın kötü olduğundan okunamayan mektup yok artık hayatınızda mesela.

Uzaktaki yakınlarınızla! dilediğiniz zaman görüşebiliyorsunuz hem sesli hem görüntülü. Gazeteye para vermek zorunda bile değilsiniz. Yeni baskıyı bekleyemeyenler için bile fırsat. Dünün haberlerini değil, anın haberlerini izleyebiliyorsunuz.

Bu kadar özet ve örnekleme yeter sanırım iyi yanları için. Milyonlarca sayılabilir bunlardan. Ben kötü yanlarını kendimce paylaşmak istiyorum. En zoruma giden yanlarını paylaşacağım.

Uzakları yakın ettiğini düşündüğümüz teknoloji, çoğu zaman da yakınları uzaklaştırıyor bizden. Uzaktaki yakınlarını görmek onlarla iletişim kurmak isteyen birçok gencimiz,  hemen yanı başındaki ailesini unutuyor önce kapanarak odasına. Sokaktaki arkadaşı ile sokakta buluşma zevki kalmadı artık. İki apartman arası muhabbetler kalmadı ev hanımlarında. Eskiden camdan cama yapılan muhabbetler, şimdi web-camdan web-cama yapılıyor. Konken partileri bile kalmadı artık netten oynuyorlar.  Mimikler iki nokta üst üsteden sonra gelen herhangi bir karakter ile temsil edilmeye başlandı. Gülmeyi unutarak, üzülmeyi, şaşırmayı unutarak karakterleri kullanmaya başladık.

Arkadaşlarınızın doğum günlerini size sosyal gruplardaki paylaşımlar hatırlatıyor. Nice mutlu yıllara deyip geçiyorsunuz. 364 gün 6 saat hali nicedir bilmediğiniz, arayıp sormadığınız, hatırlamadığınız arkadaşınızın gönlünü iyi ki doğdun mesajı yayınlayacak kadar yakınlaştırdı bize teknoloji. Klişe mesajlarla klişeleştirdik önce arkadaşlarımızı. Selam, ne var ne yoktan sonra düğümlendi çok muhabbetimiz kursağımızda da başka ne diyeceğimizi, nelerden konuşabileceğimizi bilemedik.

İnternetin olmadığı zamanlarda, Muğla'da canım kardeşim Ali ile dolaşırdık Muğla'nın Merkezini. On beş dakikada bitirirdik her yerini o zamanlar. Laf lafı açar, doya doya muhabbet ederdik. Sonra ben yorulur, hadi bir çay içelim şurada oturup ta, şu muhabbeti çayla süsleyelim derdim. Oturduk mu biterdi muhabbet en heyecanlı yerinde olsak bile. Çaylar bitince ikinci tavafa başladığımızda daha ayağa kalkar kalkmaz yine başlardık muhabbete. Belki bizde alışkanlık olmuştu o, ama şimdi herkesin alışkanlığı, internetin karşısında yüz yüze bakıp bir şey konuşamamak.

Kütüphanelere giderdik eskiden ödev araştırmaya. Elimizdeki imkânlar kısıtlı, herkesin bir ansiklopedi cildi yoktu. Kitap okur, okuduğumuz bilimsel eserleri dışarı çıkaramadığımız, şimdiki gibi fotokopinin olmadığı dönemlerde saatlerce yazardık defterimize istemeden de olsa. Ama işte o istemeden yazdıklarımızdan da istemeden bir şeyler öğrenirdik. Dünyanın en yüksek tepesini ezbere bilir, en uzun nehri hangisi şıp diye söylerdik. Oyunlarımız bile bilimseldi; isim-bitki-hayvan-şehir, haritada ilçe bulma, kelime yarışı, hızlı okuma yarışı. Online savaş oyunları yerine çelik çomak oynardık saatlerce o bayır senin, bu yayla benim.  Ama hep bir arada olurduk.

                Arkadaşlarımızın birisi taşınmak zorunda kalarak ayrılsa bizden, oturur ağlardık. Sahte Arkadaşların tamamının bir değeri yokken, o zamanki arkadaşların her birinin ayrı ayrı değerleri vardı.

Bizler teknoloji yokken sosyaldik. Asıl o zaman daha çok görüşüyorduk birbirimizle. Şimdi her gün görüştüğümüzle bile sosyal değiliz. Başlığına Sosyal insanlar topluluğu diye başladığım bu yazıda bile herkesten uzağım belki düşünce olarak. Yakınlaşmaya çalıştıkça sıkılıyoruz birbirimizden.

Son cümlelerimde birkaç sitemli örnekle bitireceğim yazıyı. Msn Listemdeki selamsız insanlar topluluğundan sıkıldım. Daha önce 600 kişi olan Facebook hesabımdaki selamsız insanlar, sosyal olduklarını düşünmelerine rağmen, A-sosyal oldukları için kapattım hesabımı. Şimdi yeniden açtım ve yine sıkılmaya, aslında tam sıkılmak değil de üzgünlüğün verdiği bir psikoloji ile sesleniyorum arkadaşım olduğunu düşünen insanlara. Benimle sosyal olmak istemeyenlere sesleniyorum. Hayatınızda kapladığım yeri boşaltmak isteyenlere sesleniyorum! Ben bir sosyal insanım. Ya benimle sosyalleşin, ya da sağ click+delete!..

Not: Daha önce “Sahte Arkadaşlarım” başlığıyla yayınlayacağımı duyurduğum yazım budur. Kimlerin sahte olduğunu bilmiyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Arşivi

Canımız Öğretmenlerimiz...

23 Kasım 2010 Salı 13:16

Gitmek mi Kalmak mı?

12 Kasım 2010 Cuma 12:52

Bir ağlayabilsem

11 Kasım 2010 Perşembe 12:42

Türk’ün Türk’ten başka………!

08 Kasım 2010 Pazartesi 13:24

Devamsızlık bir sorun mudur?

03 Kasım 2010 Çarşamba 11:49

Düş kırıklıkları

27 Ekim 2010 Çarşamba 13:47

Yetişkinler Yasaklansın!

14 Ekim 2010 Perşembe 10:52

İstanbul'da ulaşım (1)

12 Ekim 2010 Salı 14:20

Keşke!..

11 Ekim 2010 Pazartesi 11:32

Ben bir aspirinim

08 Ekim 2010 Cuma 10:16