Türk’ün Türk’ten başka………!

 

Atasözü haline gelmiştir, hemen hemen hepiniz “dostu yoktur!” der gibisiniz okurken başlığı, duyuyorum fakat durum öyle değildir; tam tersine Türk'ün Türk'ten başka düşmanı neredeyse hiç olmamış, bir Türk Devletini en iyi yine bir başka Türk devirmiştir.

Bilinen tarihten beri Türkler en çok birbiri ile savaşmış ve en çok zayiatı kendi aralarındaki savaşlarda vermişlerdir. Uzun süreli savaşlarından bildiğimiz İran savaşı yine Türkmenlerin kurduğu Safevi Devleti ile olmuş ve ölen de öldüren de Türkler olmuştur, iki taraf da ne uzamış ne kısalmıştır. On üç sene süren Macaristan savaşı haricinde, İnebahtı'da ağır kayıp veren Osmanlı, denizcilikten anlamayan bir Kaptan-ı Derya acemiliğinden büyük bir mağlubiyetin müsebbibi olmuştur.  Anadolu'da Türk beylikleri birbirlerini yemiş durmuş galip gelen Osmanlı gibi görünse de diğer Türkler hep yenilen olmuştur. Celali isyanları diye okuduğumuz tarihimizde isyan edenler de Türk'tür, bu gün Ukrayna vatandaşının ataları olan Kazaklar da Türk. Birisi bitip tükenmek bilmeyen savaş hırsından kaçan askerler, diğeri de kötü yönetimi kabul etmeyen Karadeniz kaçakları, biri dağlarda biri denizlerde zarar vermiştir Türk olan Osmanlı'ya. Devşirmeler, yeni çeriler Türkleştirilen yabancı asilzadelerin oğulları, şehzadelerimiz, kısım kısım padişahlarımız da yine Türkleştirilen yabancı kökenli gelinlerimizin çocuklarıdır. Hepsi kesinlikle Türk'tür, ne samimiyetlerini, ne imanlarını, ne dürüstlüklerini sorgulayabiliriz. Ancak aramıza ekilen nifak tohumlarını sorgulayabiliriz. Cumhuriyet ilan edilirken de bir meclisimiz vardı. Birçok cumhuriyet karşıtı vatandaşımız, özgürlükten bahseden ve ayrı bir demokrasi ile cumhuriyet peşinde koşan vatandaşımız, dış mihrakların kalbimize saplamaya çalıştığı mızrağı acaba ne zaman fark edecekler? Yüreklerimizi ellerimize aldığımız, ağlayan analardan başka bir kimse kalmadığı zaman mı? Irak, Pakistan, Bosna ya özgürlük? Demokrasi? Getirenlerin oralardan neler götürdüğünü anlamak için illaki bizden de mi götürmeleri gerekir. Ben bir Türk olarak yaşadığım süre zarfında biz diyebiliyor iken niçin diğerleri aynı şeyi söylemekten imtina ederler?

                1960'lar, 70'ler, 80'ler ders değil midir? Faşist-komünist, solcu-sağcı diye bizi bize kırdıranların kim oldukları bilinmez mi? 60. Yılında Cumhuriyetin Türk-Kürt ayrımı mı vardı? 50. Yılına girilirken sol-sağ mı vardı? Laik-Anti laik, doğu-batının coğrafi özellik olmaktan başka ne önemi vardı? Hangimiz doğudan toprak satın alamadık, kim batıdan toprak satın alıp, işyeri sahibi olamadı? Taksimde canlı bomba hangi memleketin suyuyla, havası ile büyüdü, onları kim okuttu, hangimiz devlet dairesinde ayrım gördü? Kime hizmet verilmedi? Kim işe alınmadı kimliğinden ötürü? Hepimiz Müslüman değiliz, hepimiz ne ak'ız ne kara ancak biz bir elmanın iki, üç belki beş-on parçasıyız ve bir bütünüz. Tarihte böyleydi, ayırdılar, ayrıştırdılar hala mı uyanamıyoruz? Daha ne kadar sürecek kendimizle kavgamız? Ne zaman birbirimize saygı duyacağız. Madem ayrılmak istiyorduk neden Mevlana'nın “Gel ne olursan yine gel” sözünde birleştik?  Misak-ı Milli belirlenirken beraber değil miydik? İlk anayasa yapılırken ayrı bir memlekette mi yaşıyorduk? Milletin bu güne kadar seçtiği her vekil mi suçluydu? O zamanki devlet ile, millet ile bugünküler ayrı devlet ayrı millet mi?

                Fatih, İstanbul'un Fatihi Ayasofya'da namaz kılıp camiye çevirir iken Aya-İrini'yi Annesinin ibadetine açmadı mı? Hanginiz Sultan Mehmet'ten daha çok acı çektiniz? On iki yaşında tahta geçip üç defa tahtı babanıza bırakıp, on sekiz yaşında İstanbul'u fetheden birisinden daha mı iyisiniz? Bir kısmımızın hatası var da, acaba bazılarımızın yok mu?

                Edeb Ya hu!

Beyler-bayanlar, küçükler- büyükler, okumuşlar- cahiller, okumuşun cahilleri, köylüler- şehirliler, dağlılar- bayırlılar, analar- babalar herkes, hepiniz, bu memlekette bir tas su içmiş, bir nefes soluklanmış,  toprağa dokunmuş, gök maviye buğulanmış her göz, kuşların cıvıltısı ile uyanmış her kulağa sesleniyorum; darbe aramayın, devrim aramayın. Bu memleket ne darbeler, ne devrimler gördü. Hepimiz bu cumhuriyetin birer parçasıyız, hepimiz ayrı ayrı bireyken biriz. Eğer darbe arıyorsanız örümcek beyinlerinizde darbe yapın, devrim istiyorsanız kendi evriminize yapın. En iyi devrimci elini tuttuğuna el olan, gözüne baktığına göz olandır. Tek kendisi için değil herkesin refah içinde yaşamasına çalışandır. Koltuk değildi bizi bir araya toplayan, kelle koltukta yaşayan atalarımızdı her daim birlik beraberlik için Çanakkale'de, Anafartalar'da, Trablusgarp'ta, Kars, Sarıkamış, Hatay, İskenderun, samsun, Trabzon, Sivas, Antep, Maraş'ta, daha ismini sayamadığım onca yerde yaşamlarını çocuklarının özgürlüğüne, hürriyetine adayan. Hangi çılgın bize zincir vuracakmış şaşardım, kendi kendimize pranga vurmak niye?

 

Şimdi ben de soruyorum Türk'ün Türk'ten başka düşmanı nicedir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Arşivi

Canımız Öğretmenlerimiz...

23 Kasım 2010 Salı 13:16

Gitmek mi Kalmak mı?

12 Kasım 2010 Cuma 12:52

Bir ağlayabilsem

11 Kasım 2010 Perşembe 12:42

Devamsızlık bir sorun mudur?

03 Kasım 2010 Çarşamba 11:49

Düş kırıklıkları

27 Ekim 2010 Çarşamba 13:47

Yetişkinler Yasaklansın!

14 Ekim 2010 Perşembe 10:52

İstanbul'da ulaşım (1)

12 Ekim 2010 Salı 14:20

Keşke!..

11 Ekim 2010 Pazartesi 11:32

Ben bir aspirinim

08 Ekim 2010 Cuma 10:16

Bankacılık mı işgüzarlık mı?

30 Eylül 2010 Perşembe 12:48