Temel IRMAK /Gönül Dostu
Cuma Namazı: Kalpte Saf Tutmak
Zübük filmindeki o unutulmaz sahne, aslında hâlâ içimizde bir yerlerde yaşanıyor.
İnancın samimiyeti mi önemli, yoksa görüntüsü mü?
Cuma namazına giderken yanımıza sadece seccademizi değil, kalbimizi de götürebiliyor muyuz?
Merhum Kemal Sunal’ın “Zübük” filminde unutulmaz bir sahne vardır.
Camii yaptırma derneğinde bir grup oturmuş, ne yapılacağı konuşuluyor.
Birisi diyor ki:
“Camimiz var, artık bir lise yaptıralım.”
Hemen Zübük devreye giriyor, o tanıdık üslubuyla:
“Münafık camiye karşı çıkıyor!”
Ortalık karışıyor tabii…
Sözde dindarlık üzerinden yürüyen bir tartışma.
Diğer adam dayanamıyor, patlıyor:
“Lan Zübük, sen hayatında kaç kez camiye gittin?”
Zübük gayet rahat bir şekilde cevap veriyor:
“Biz namazımızı evimizde kılıyoruz. Buna Müslüman kardeşlerimiz de şahittir.”
Ve oradaki herkes bir ağızdan “aynen” diyor.
İşte tam da burada o meşhur toplumsal aynayı görüyoruz:
İnancın samimiyetinden çok, görüntüsünün makbul sayıldığı bir hâl.
Şimdi gelelim Cuma Namazı meselesine…
Ben de genelde Cuma’ya giderim.
Kimi zaman erken, kimi zaman son dakikada.
Kapıdan içeri adım atınca başka bir hava olur insanda; cemaatin içinde bir huzur, bir sessizlik, bir içe dönüş.
Ama her seferinde aynı şeyi düşünürüm:
“Keşke sadece Cuma günü değil, her gün bu maneviyatın bir parçası olabilsek.”
Cuma namazı sadece bir ibadet değil aslında;
bir toplumsal buluşma, bir hatırlatma, bir vicdan tazelemesi.
Bir haftanın muhasebesini orada yaparsın;
kimine selam verirsin, kimine dua edersin, kimine sadece tebessümle geçersin.
Ama bir de şu var:
Bazıları Cuma namazını bir gösteri alanı gibi görüyor.
Namazdan çok, kim geldi, kim gitmedi, kim ön safta, kim arka safta diye bakıyor.
Oysa Rabbimiz ne buyurmuş:
“Namazı gösteriş için kılmayın.”
İbadetin özü gizliliktir, samimiyettir, kalpten gelen bağlılıktır.
Zübük filmindeki o sahne, aslında tam da bunu anlatıyor.
Orada din bir araç, bir etiket hâline gelmişti.
Oysa din, insanın kendini düzeltmesi için vardır; başkasını suçlamak için değil.
Ben bazen Cuma sonrası oturup çayımı içerken düşünürüm:
Bu dünya da bir imtihan yeri ya...
Belki en büyük imtihanlardan biri de riya ile samimiyetin arasındaki ince çizgi.
Camide saf tutmak güzel, ama kalpte saf olmak ondan da güzeldir.
Rabbim bizleri sadece Cuma günlerinin değil, her günün müminleri eylesin.
Bize beş vakit namazı dosdoğru kılmayı, niyetimizi temiz tutmayı nasip etsin.
Çünkü en güzel “amin”, içten olandır.
Ve en güzel “namaz”, gösterişten uzak olandır.
Allah'a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.