Temel IRMAK /Gönül Dostu
VAY EMEKLİM! TBMM KAHKAHALARLA ZAM ALDI
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sıralarından yükselen kahkahalar, ülkenin dört bir yanında açlık sınırının altında yaşamaya çalışan milyonlarca emeklinin yüreğinde acı bir yankı uyandırdı.
Geçtiğimiz günlerde Meclis’te yapılan görüşmeler sırasında, milletvekili maaşlarına yapılacak zam konuşulurken salonu kahkahalar doldurdu. O esnada ekran başında olan bir emekli, belki de çayına son şekerini atıyordu. Bir başkası, torunun defter isteğini “Bayramda alırız evladım” diye geçiştiriyordu.
---
Bir Yanda Bolluk, Diğer Yanda Yokluk
Emekli maaşıyla geçinmeye çalışanların gerçek hayatında “zam” kelimesi artık bir müjde değil; bir yük, bir kabus. Enflasyon oranları, resmi rakamların ötesinde hissediliyor. Market fiyatları neredeyse günlük değişiyor, kira bedelleri maaşı sollamış durumda. Bir zamanlar çoluğuna çocuğuna destek olan, torununa harçlık verebilen emekli; bugün doğalgaz faturasını mı ödesin, ilaç mı alsın, yoksa pazara mı çıksın derdinde.
TBMM’de ise bambaşka bir tablo var. Milletvekillerinin maaşları zaten yüksek. Üstelik birçok kalemden aldıkları ödenek ve haklarla maaş dışında da refah içindeler. Her gelen zammın ardından gülüşmeler, şakalaşmalar duyuluyor. Ama halkın kahkahası yok… Çünkü onların sofrasında ekmek bayat, umut yarım.
---
"Sabır", Artık Yaraya Merhem Olmuyor
Emekliye önerilen zamlar ise çoğu zaman açlık sınırının altında kalıyor. “Sabredin” diyen yöneticilerin sözleri artık karşılık bulmuyor. Çünkü sabırla yoğrulan yıllar, emeğin karşılığını vermiyor. Emekliler, bir ömrün sonunda devletten sadaka değil; onurlu bir yaşam istiyor.
---
Hakkı Olanı İstiyor
Emekliler artık sosyal yardımlarla değil, hakkıyla geçinmek istiyor. Günlük yaşamlarını sürdürebilecek, sağlık hizmetlerine rahatça erişebilecek, torununa harçlık verip pazardan fileyle dönebilecek bir maaş talep ediyorlar. Bu, lütuf değil; bir ömrün emeğine karşılık hakkaniyetli bir karşılıktır.
---
Vicdanların Test Günü
Bu ülkede 25-30 yıl boyunca prim ödeyen, çalıştığı kurumlara, devlete hizmet eden insanların bugün geçim derdiyle boğuşuyor olması, yalnızca ekonomik bir sorun değil; aynı zamanda vicdani bir sınavdır. Meclis sıralarından yükselen kahkahalar, eğer bu gerçeğe kulak tıkıyorsa, sadece siyaset değil; vicdanlar da sınıfta kalıyor demektir.
---
Bir Emekli Gazeteci Olarak Ben Susamam!
Ben bir gazeteciyim. 30 yılımı bu mesleğe verdim. Kalemimi hiçbir zaman eğip bükmedim. Halkın sesi oldum, haksızlığa karşı dimdik durdum. Bugün emekliyim ama vicdanım hâlâ dipdiri.
Meclis’te kahkahalar yükselirken, benim yüreğim yanıyor. Çünkü ben pazardaki yaşlı teyzeyi görüyorum. Ekmeği poşet yerine elinde taşıyan amcayı biliyorum. Eczane önünde “muadil ilaç olur mu” diye soran emekliyi tanıyorum.
Ben bu gerçeği gördükten sonra susamam!
Ben bu halkın içinden geldim. Hâlâ içindeyim.
Emekliliğim susmak için değil, daha özgür yazmak için.
Bugün sesi kısılmak istenen milyonlar adına konuşuyorum.
Bugün sustukça yoksulluğun arttığını, gülen yüzlerin azaldığını biliyorum.
Bu ülkenin vicdanı varsa, bu sesler duyulmalı.
Bir gazeteci olarak değil, bir insan olarak yazıyorum:
Vay emeklim… Vay halimize!
Allah'a Emanet Olunuz..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.