Türk açılımı

Geçen yazımda "Demokratik Açılım"ın bütün yönleriyle ele alınıp bir yasa içinde gerçekleştirilmesi gerektiğinden söz etmiştim.
     "Ana dili Türkçeden başka olanların, inancı çoğunluğun inancından farklı olanların hak ve özgürlüklerinin tam olarak verilmesini" istediğimi belirtmiştim.
     Genel başkanlık despotluğunun kaldırılması, siyasi partilere Hazine yardımının kesilmesi, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması ve benzeri düzenlemelerle demokrasimizi daha demokratik hale getirmeliyiz.
     Evet... Bütün bunları yapmalıyız. Ama...
     Bu devletin kendisini TÜRK sayanlarca kurulduğunu ve ana dili Türkçeden başka olan milyonlarca insanın da kendisini TÜRK hisseden Türkler olduğu gerçeğini unutmamalıyız...
     Tarhan Erdem'in araştırmasını hatırlıyor musunuz? Nüfusumuzun yüzde 86.1'i kendisini TÜRK hissediyormuş... Kendisini TÜRK hissetmemekle birlikte TÜRK'lüğü seven ve Türkiye Cumhuriyeti\'ne yürekten bağlı yurttaşlarımızı da bu orana eklediğinizde TÜRK'lük karşıtı olanların azlığın da azlığı olduğunu görürsünüz.
     Şimdi... Temel soru da burada başlar. Azlığın azlığı ve insanlığa karşı suç işlemiş olanların çizgisine girerek yapacağınız düzenlemelere ne ad verirseniz verin, bu işin gerçeği "Uçuruma açılmak" olur.
     "Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak" atasözü yeterince açıklayıcıdır, ama bulgur falan da bulamazsınız.
     Yüzde 10'u rahatlatacağınızı sanarak bir şeyler söyler ve yaparken yüzde 10'u da, yüzde 90'ın da duygularını derinden incitebilirsiniz.
     Demokratik açılım mı? Elbette!..
     Ve Türk açılımıyla birlikte...
     Öncelikle Türkçeden başka dillerde eğitim sapmasını derhal durdurarak... Sonra Türkçeyi yozlaştıranlara karşı önlemler alarak ve şehirlerimizi Türk şehri görüntüsünden çıkaranları uyararak...
     Türk demek; Türkçenin taşıdığı kültür ikliminde yaşayan ve kendisini Türk hisseden insan demektir. Resmi dilin, ortak eğitim ve haberleşme dilinin Türkçe olması vazgeçilmez şart ve bütün yurttaşların yararına olan bir husustur.
     Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün imkânlarıyla Türkçeye ve Türk kültürüne sahip çıkmalı; milli kültürümüzü çağın bütün imkânlarını kullanarak insanımıza ve insanlığa yaymalıdır.
     Bilmem hatırlıyor musunuz? Devletimizin kurucusu "Cumhuriyetimizin temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürüdür" demişti...
     "Milli kültürümüzü çağdaş uygarlığın üzerine çıkaracağız" diye de eklemişti...
     Çoğunluk dikdatoryasına hayır!.. Ama azlığın azlığının azgınlıklarına boyun eğip de azlık diktatoryasına evet mi?
     Diyorum ki bütün bu işler akıl ve bilimle çözülmesi gereken hassas işlerdir. Hele onun bunun isteklerine uyup da bir şeyler yapılırsa, gelecek felaketlerin ayrımında ancak gelecek nesiller olabilir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Arşivi

Mehmet Akif Arnavut mu?

17 Şubat 2011 Perşembe 13:04

Nasıl Bir Türkiye

14 Ocak 2011 Cuma 22:46

Mansur Ne Dedi?

01 Ocak 2011 Cumartesi 13:51

AB Bizi Almayacak

22 Aralık 2010 Çarşamba 11:40

Bilim ve Yanılgı

17 Aralık 2010 Cuma 15:51

Hattı Değil Sathı Savunmak

30 Kasım 2010 Salı 12:58

Sadece Soru yorum

26 Kasım 2010 Cuma 14:30

3997 Kitap Okuyan Adam

23 Kasım 2010 Salı 13:24

ATA'ya Rahmet

16 Kasım 2010 Salı 10:52

İran'la Dost Olmayalım mı?

08 Kasım 2010 Pazartesi 19:49