Sadece Soru yorum

Bu soruları değerli Bardakoğlu' na sormuştum.Size de soruyorum.

            İslam'ı iyi incelemiş bir yurttaşımız dese ki:

            “Ben bugünkü mescitleri aslından çok uzaklaşmış görüyorum. Aynen Peygamber zamanındaki gibi olsun istiyorum. Bulduğum imkanlarla bir mescit inşa ettim. Bana inananlarla birlikte ibadetimi orada yapacağım…” 
            Ona desek ki:

            “Mesela ne yapacaksın” 
             O da dese ki:

           “Yere halı, kilim, hasır sermek istemiyorum, Çakıllı kum veya taş döşeyelim. Ellerimin, ayaklarımın, alnımın Yaradan'a secde ettiğimde tabiat ile bütünleşmesini istiyorum. Duvarlara kimsenin adını yazmak istemiyorum.” 
            O yine dese ki:

            “Peygamber zamanında öyleydi… Ayrıca farzlar mescit de kılınırdı, sünnet dediğimiz nafileler evlerde… Söz gelimi Cuma namazı sadece iki rekat olarak kılınırdı. Ama, cumalar haftalık kurultay gibiydi, topluluğun meseleleri konuşulur, küsler barıştırılır, dertlere deva, sıkıntılara çözümler bulunurdu. Biz de öyle yapmak istiyoruz.” 
            Yine dese ki:

            “Peygamberimiz zamanında mescitler merkezlerdi. Davalar görülürdü. Dersler de verilirdi. Mescit aynı zamanda dershaneydi. Biz de öyle yapmak istiyoruz…” 
            Yine dese ki:

            “Peygamberimiz zamanında cumaya da başka namazlara da, derslere de, kurultaylara da, kadınlar gelirdi. Kadınlar dışlanmaz ve itilmezdi. Biz de öyle yapmak istiyoruz.” 
            Ne deriz bu yurttaşımıza:

            “Arkadaş görüşlerimiz farklı. Biz yüzlerce yıldan beri gelişmiş ve oluşmuş mescitlerimizden memnunuz. Buralar bizim erkeklerimizin Cuma günleri ve vakit namazlarında cemaatle namaz kıldıkları mekanlardır. Arada kadınlar da isterlerse gelip, kendilerine ayrılan yer varsa namazlarını kılarlar. Mescitler namazgahlarımızdır. Seninle görüşlerimiz farklı…” 
            Böyle demek elbette hakkımızdır. Ama bundan sonra ona şu iki cevaptan hangisini veririz dersiniz?

            Birinci cevabımız:

            “Yasalarımıza göre ki bizce de doğru… Diyanet İşleri Başkanlığı dışında, ondan bağımsız mescit kuramazsın. Yaptığın mescidi Diyanete teslim et ve onun tayin ettiği imam ne diyor ona uy… Böyle hevesleri de bırak!” 
            İkinci cevabımız:

            “Yurttaş, görüşlerimiz farklı. Ama demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Ayrıca 'dinde zorlama yoktur' hükmüne inanıyoruz. Yasalara aykırı iş yapmamak üzere yaptırdığın mescitte inandığın gibi ibadet etmek hakkına saygılı ve bu hakkının savunucusuyuz…” 
            Cevabımız birincisi olursa ne olur? İşte bugün olduğu gibi olur… Bugünkü durumu içine sindiremeyenler mescitlerden kopar… İslam'ın tek temsilcisi bugünkü mescitler olursa da İslam'dan kopanlar olur… Olmuyor mu?

            Cevabımız ikincisi olursa ne olur? Birinci tür mescitlerde huzuru bulamayanlar ikinci tür mescitlere yönelirler. Çeşitlendirme kuralı gereğince daha çok yurttaşımız dine yakınlaşır.

                        PEKİ YASALAR     

Evet yasalar var ve bu yasaların en keskini 28 Şubat sürecinde çıktı. Türkiye'deki bütün mescitlerin kim yapmış olursa olsun Diyanet İşleri Başkanlığına devri ile ilgili yasa çıktı…

Çelişkiye bakınız… 28 Şubat dönemi, İslam dinine karşı savaş açılan bir süreçtir. Ve bu sırada böyle bir yasa çıkarılmıştır. Hem de buna karşı direnen milletvekilleri partiden atılmakla tehdit edilerek…

            Neden acaba?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Arşivi

Mehmet Akif Arnavut mu?

17 Şubat 2011 Perşembe 13:04

Nasıl Bir Türkiye

14 Ocak 2011 Cuma 22:46

Mansur Ne Dedi?

01 Ocak 2011 Cumartesi 13:51

AB Bizi Almayacak

22 Aralık 2010 Çarşamba 11:40

Bilim ve Yanılgı

17 Aralık 2010 Cuma 15:51

Hattı Değil Sathı Savunmak

30 Kasım 2010 Salı 12:58

3997 Kitap Okuyan Adam

23 Kasım 2010 Salı 13:24

ATA'ya Rahmet

16 Kasım 2010 Salı 10:52

İran'la Dost Olmayalım mı?

08 Kasım 2010 Pazartesi 19:49

Uyur İdik Uyardılar

01 Kasım 2010 Pazartesi 12:38