Tarikat, cemaat, camia, mezhep ve şeriat

Tarikat, cemaat, camia, mezhep ve şeriat

     Basın-yayınımızda yazıp konuşanların sık sık yaptıkları yanlışlardan biri de dini kavramlarla ilgili... "Kuran'da bir hadis var..."  gibi uç yanlışlardan değil; "Nurculuk tarikatı..." diye başlayanlardan söz ediyorum.
     "Nurculuk" diye bir akım vardır elbette... Kurucusu Bediüzzaman Said Nursi'dir. "Zaman tarikat zamanı değil, iman kurtarma zamanıdır" cümlesi de onundur. "Zaman" derken bu sözü söylediği zamanı anlayalım ve geçelim... Geçelim ama nurculuğun tarikat değil, Saidi Nursi'nin yazdığı "Nur Risaleleri" denilen kitapları toplayıp okuyanların oluşturduğu bir "cemaat" olduğunu da bilelim. Başlangıcı Nurculuk olan ve Işık Evleri denilen yerlerde geliştirilen ve şimdilerde "Gülencilik" diye adlandırılan "hareketin" ise artık cemaat boyutlarını ve niteliklerini aştığını ve "camia" kavramının kapsamı içine girdiğini de ekleyelim.
     Peki tarikat ne?
     "Tarikat" İslam tasavvuf yollarına verilen addır. Yesevilik, Bektaşilik, Kadirilik, Rufailik, Mevlevilik, Nakşibendilik, Halvetilik, Cerrahilik, Bayramilik, Melamilik tarikat kavramı içindeki akımlardır.
     Melamilik ayrıca "halkın dindar diye nitelendirmesinden korkmak" anlamında bütün tarikatların içinde var olan bir anlayıştır.
    
"Ben melamet hırkasını kendim giydim eynime
     Ar ve namus şişesini taşa çaldım kime ne."

     Nesiminin bu sözlerini bu anlamda anlamalı...
     Ya mezhep?
     "Mezhep" İslam fıkhında çözümler ortaya koyan bilginlerin görüşlerinde birleşenlerin yoludur. İslam âleminde bugün bellibaşlı mezhepler şunlardır:
     Sünniler: Hanefilik, Şafilik, Malikilik, Hanbelilik.
     Şiiler: Caferilik, Zeydilik.
     Aradaki ayrımlar mı?
     Söz gelimi: Malikiler ve Caferiler namazda ayakta dururken ellerini yanlarına salıverirler, diğerleri önlerinde bağlarlar.
     Ya da; kan akınca Şafilikte abdest bozulmaz da, Hanefilikte bozulur.
     Hangisi doğru... Hepsi doğru elbette... Öyle de olur, böyle de...
     Şeriata gelince: İşte fıkıhçıların anlattığı İslam'ın şekil şartlarının toplamının adı "şeriat"tır. Bu anlamda bir mümin Müslüman'ın şeriata karşı olması mümkün değildir. Ahmet Yesevi'nin, Hacı Bektaş Veli'nin söylediği dört kapıdan ilki şeriattır, ikincisi tarikat, üçüncüsü marifet, dördüncüsü hakikat...
     Şeriat sözü bir de "İslam Hukuk Düzeni"nin adı olarak kullanılıyor. Bu anlamda laikliğe bağlı olanlar bu hukuk düzeninin uygulanmasını istememek anlamında "şeriat"a karşı olduklarını söylüyorlar.
     İslam Hukuk Düzeni'nin temelinde Kuran-ı Kerim ve Hadisi Şerifler olmakla birlikte yorumlar, içtihatlar, eklemelerle dini niteliğinin yanına tarihi niteliği de katılmış bir yapısı vardı. Bu bakımdan bu anlamda şeriata karşı olan birçok mümin-Müslüman da vardır. Ve olabilir.
     Ancak, İslam Hukuk Düzeni\'ni toptan karalamaya kalkışmak ve birkaç hükmünü alıp o hükümleri dengeleyen başka hükümleri göz önüne almadan değerlendirmeler yapmak doğru değildir.
     Elbette her konu tartışılabilir ve tartışılmalıdır. Ama önce kelimelere verilen anlamlarda anlaşarak... Sonra da karalamalara kalkışmadan, bilimlik yaklaşımlı görüşler ortaya koyarak. İşte o zaman "gerçeğin ışığı" parıldar. Aksi halde toz duman ortalığı kaplar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Mehmet Akif Arnavut mu?

17 Şubat 2011 Perşembe 13:04

Nasıl Bir Türkiye

14 Ocak 2011 Cuma 22:46

Mansur Ne Dedi?

01 Ocak 2011 Cumartesi 13:51

AB Bizi Almayacak

22 Aralık 2010 Çarşamba 11:40

Bilim ve Yanılgı

17 Aralık 2010 Cuma 15:51

Hattı Değil Sathı Savunmak

30 Kasım 2010 Salı 12:58

Sadece Soru yorum

26 Kasım 2010 Cuma 14:30

3997 Kitap Okuyan Adam

23 Kasım 2010 Salı 13:24

ATA'ya Rahmet

16 Kasım 2010 Salı 10:52

İran'la Dost Olmayalım mı?

08 Kasım 2010 Pazartesi 19:49