
Temel IRMAK /Gönül Dostu
Sevinç ve Hüzün Bir Arada
5 Haziran sabahı Marmaris’ten yola çıktım. Yol uzun… Ama yüreğim kıpır kıpır.
Ne de olsa istikamet: memleket…
Sadece bir şehir değil, bir geçmiş bekliyordu beni.
O yolculukta bana eşlik eden ne valizdi, ne bavul…
Yüreğimde özlem, aklımda hatıralar vardı.
Çarşamba’ya doğru giderken kalbimde hem sevinç vardı hem de hüzün.
İnsan bazen gülerken ağlar ya… Bazen gözleri dolarken kalbi şükreder.
Benim yolculuğum da öyleydi işte… Sevinçle hüzün kol kola yürüyordu bu kez.
Mutlulukla Başlayan Bir Yolculuk
İlk durağım, kız kardeşim Enime ile eniştemiz Yüksel Sağlam'ın kızı, canım yeğenim Sevgi’nin düğünüydü.
Yıllar su gibi akıp gitmiş… Daha dün çocuktu gözümüzde, bugün yuva kuruyor.
Sevgi’ye ve eşi Muhammet’e bir ömür boyu mutluluklar dilerim.
Nikâh masasında gözlerindeki umut, kalplerimize serin bir sevinç taşıdı.
Ardından Ayvacık’ta düzenlenen 11. Bahar Şenlikleri’ne katıldım.
Kalabalık, coşku, tam bir bayram havası…
Sahne alan usta sanatçı Hakkı Bulut’la kısa bir sohbet etme fırsatım da oldu.
O tanıdık ses, o ezgiler… Beni yıllar öncesine, gençliğimin sokaklarına götürdü.
O gece sadece sahnede değil, yüreğimizde de bir ezgi yankılandı.
Hüzün de Vardı Elbet…
Ama hayat ne sadece şenlik, ne de sadece düğün…
Güzel haberlerin ardından hüzün de kapımı çaldı.Uzun süredir hastanede tedavi gören dayım İlmiza’nın vefat haberini aldık.
Bir yanım düğünle sevinirken, diğer yanım cenazede dua ediyordu.
Toprağa verdiğimiz sadece bir beden değil; yılların birikimiydi…
Hatıralarımızdı…
Bütün geçmişlerimize, özellikle dayıma Allah’tan rahmet diliyorum.
Köklerime Yolculuk
Yolculuğum boyunca her anı anlamlıydı…
Dedemin kardeşinin torunu Ali Irmak’la hasret giderdik.
Ayvacık Ziraat Odası 10. ve 11. Bahar Şenlik Ağası sevgili dostum Kadir Akkuş’la buluştuk.
Amcaoğullarım Yüksel, Şükrü, Ahmet ve Gürsel; damadımız İsmail…
Dayıoğullarım Nurettin, Davut, Metin, Mustafa, Ömer, Çetin, Osman, Hüseyin, Orhan ve Hasan…
Ve gönüllerin muhtarı, okul arkadaşım Yaşar Akdağ.
Hepsiyle kucaklaştım, çay içtim, dertleştim.
Amcaoğlum Yüksel’in eşi Emine, çocukları Eray, Sibel ve Ceren; yine Mehmetcan…
Sizler harika insanlarsınız. Gurbette yaşamanın en acı yanı, ömrümüzü sizlerle geçirememekmiş… Meğer ne kadar zormuş.
Sadece sohbet etmedik; ruhlarımızı da dinlendirdik.
Çarşamba insanı bir başka…
Yüzlerinde yılların izi, sözlerinde samimiyetin özü vardı.
Türküyle Gelen Gece
Geçtiğimiz cumartesi günü, Üçköprü Mahallesi’nin kıymetli muhtarı Recep Yıldız’a anlamlı bir ziyarette bulunduk.
Yanımda birinci azası, değerli dayıoğlum Çetin Irmak ve abim Çakır da vardı.
Muhtarımızın hoş sohbeti, bizi çocukluk günlerine götürdü. Kendisine teşekkür ediyorum.
O gecenin en özel anı ise dost meclisinde, türküyle yoğrulan saatlerde yaşandı.
Necmi kardeşimle “Fobi Evi”nde bir araya geldik. Sonra Necmi eline bağlamasını aldı ve sazı konuşturdu.
Biz de boş durmadık elbette.
Gürsel’in sesinden “Çarşamba Beyleri” ve “Cerahpaşa” yankılandı.
Necmi’nin parmakları tellere değil, adeta yüreklere dokundu.
Cengiz’in Ferdi Tayfur’un “Yandı Beni” türküsünü seslendirmesiyle ortamın rengi bir anda değişti.
Bu türkü benim için hep ayrı bir yere sahiptir.
Zamanında Ferdi Tayfur’la yaptığımız bir sohbette bu parçanın hikâyesini konuşmuştuk.
Cengiz’in yıllardır bu şarkıyı dilinden düşürmediğini kendisine anlatmıştım.
Bu hatıramı dostlarla paylaşmak, geceye bambaşka bir derinlik kattı.
Ve gecenin unutulmaz anlarından biri: Turgut’un söylediği Ferdi Tayfur şarkıları, geceye damgasını vurdu.
Söylediği her parça salonda ayrı bir titreşim yarattı.
Bir yandan gözler doldu, bir yandan dudaklar kıpırdadı.
O an sadece şarkılar değil; anılar, duygular, yıllar dile geldi.
Türkülerle birbirimize sarıldık sanki…
Ben de naçizane “Saçlarına Yıldız Düşmüş”ü söylemeye çalıştım.
Sesim ne kadar yetti bilemem ama kalbimle söyledim…
Abim Çakır ve dayıoğlum Çetin de sazımıza ve duygumuza gönülden eşlik etti.
O gece sadece şarkılar değil, yılların kardeşliği, hasreti ve dostluğu dile geldi.
Batum Yolculuğu
Ziyaretin son günlerinde, amcaoğlum Yüksel “Haydi Batum’a gidiyoruz,” dedi.
Hiç düşünmeden yola çıktık.
Sarp Kapısı’ndan geçtik. Bizi karşılayan Batum artık eski Batum değildi.
Köy evlerinin içinden geçip, yükselen modern binalar arasına ulaştık.
10 yıl sonra Batum’u tanımak mümkün değil. Gelişim hızla devam ediyor.
Benim için de iyi geldi bu gezi.
Özellikle Yüksel’in damadı İsmail Köse’ye ayrıca teşekkür etmek isterim.
Araç konusunda yardımcı oldu, yolculuğumuz boyunca her detayı düşündü.
İkramı bol, gönlü zengin, yüreği büyük bir insan. Allah razı olsun.
Dostlarla Dolu Bir Memleket Hasreti
Dönüşte, Çarşamba Gürcü Kültür Derneği Başkanı, değerli dostum Veteriner Hekim Ömer Semiz’i iş yerinde ziyaret ettim.
Sıcak sohbetimizde dernek faaliyetlerinden, bölgenin sosyal yapısına kadar verimli bir konuşma gerçekleştirdik.
Misafirperverliği için kendisine teşekkür ederim.
Bir düğünle başladık…
Bir cenazeyle sarsıldık…
Bir türküyle sarıldık…
Vakit yetmedi, ziyaret edemediğim dostlarım oldu. Affola… Başka gelişimde telafi ederim.
Ama bu yolculukta en çok dost biriktirdim.
Gönül Zenginliği
Hayat bize bazen mal, mülk vermez…
Ama gönül zenginliği verir.
Ben bu hayatta belki mal, mülk biriktirmedim ama
Gönül biriktirdim.
Dost biriktirdim.
Ve iyi ki de öyle olmuş…
Her dönüşümde bu topraklar bana
Kim olduğumu, nereden geldiğimi
ve kimlerle yol yürüdüğümü bir kez daha hatırlatıyor.
Veda zamanı geldi çattı…
En zoru da merhum anama veda etmekti.
Mekânın cennet olsun anam, babam, dayılarım, amcalarım, kuzenlerim…
Saygı ve muhabbetle…
Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.