Sevgi Ağlar

 

 

 

SEVGİLİ AĞLAR-KAPİTALİZM GÜLER

 

İnsan karmaşık duygular yumağı.  İçinde hissettiği her duyguyu “sevgi”;  sahip olmak istediği her şeyi  ”aşk” sanabiliyor.  Anneye, evlada, vatana, sevdiği adama/kadına,  eşe-dosta  karşı hissedilen duygular birbirinden farklı.  Hepsinin ortak paydası, göbek adlarının  “sevgi” olması.  Çünkü kaybetmekten korktuğumuz her şeyin göbek adına baktığımızda ” sevgi” yazdığını görürüz.  Hoşlanmak, arzulamak, ilgi ve sevgi açlığı duymak,  onun yanında kendini güvencede hissetmek,  hatta acımak da karşımızdakine duyduğumuz hislerdir. Ama bunlar beklentili sevgilerdir; yani gereksinim duyduğumuz şeylerdir.  Hissettiğimiz farklı-farklı duyguların sevgiden mi? İhtiyaçtan mı? Sahip olma itici gücünden mi? Olduğunun ayırdına varabilmek  için, insanın kendisi ile yüzleşme cesaretinin olması gerekir.  Beklentisiz sevgide özgürlük tanıma, hoşgörü ve nedensiz (“O” olduğu için)  sevmek olduğu için, nesne ortadan kalksa bile sevgi devam ederken (ölen bir annenin beyinde ve yürekte yaşaması gibi) sevgisiz,  sahip olma itici gücü ile yaşanan aşklarda, nesne dursa bile aşkın ölme ihtimali yüksektir.  Çimentosu sevgiyle karılmamış birlikteliklerde yaşanan aşkların ömrü de kısadır dersek pek yanlış olmaz sanırım.  Zaten günümüzde sıradanlaşan terk etmeler, terk edilmeler, ayrılıklar, ihanetler, başlamadan biten aşklar da bu görüşü doğruluyor.

Aşk bir erkeğin veya kadının karakterinde sahip olduğu en köklü değerdir ve kendisine duyduğu saygının ifadesidir.  Kişinin, kişiliği ile özdeşleşmiş değerleri ve ahlaki karakteri yoksa,  başkasının sahip olduğu benzer değerleri  takdir etmesi mümkün değildir. Buradaki “değer”, kutsanmış ya da yüceltilmiş değerlerden değildir.  İnsanın sahip olduğu artı veya eksi değerlerini bilmesi, yani kendini tanımasından bahsediyorum. Sevgili olmak  çok bilgili ve kültürlü olmak değildir;  güzel ya da çirkin, güçlü veya zayıf olmak da değildir.    Sevgili olmak, aynadaki sevgilide, kendinde olanları görmektir.  Aynı olmaktır.  Hayata aynı bakmaktır.  Günlük yaşantımızda ne çok insana içine neleri koyduğumuzu bilmeden  “Seni Seviyorum” deriz.  Sıcacıktır bu iki kelime; insanları birbirine yaklaştırır. Ama,  birisine “Seni Seviyorum”  diyebilmek için insanın önce  “ben” diyebilmesi gerekir. Buradaki “ben” şişkin ego falan değildir. Narsizm de değildir. Kendini bilmektir. Aynadaki makyajsız yüzünde  özünü görmektir.  Özü ile karşısındaki kişinin özünü yaklaştıran şeyin aynı iç güzellikleri /  çirkinlikleri, güçlü ve zayıf yanlar, basitlikler olduğunun farkına varmaktır. Aynı değerleri taşıyan ve paylaşan insanlar  birbirine aşık olursa, özgün aşklarını yaşayabilirler.

Günlerdir radyolarda, basında, televizyon kanallarında sevgililerin birbirine verecekleri hediye reklamları yapılıyor. “Gel sevgili, tüm ürünlerde %30-40 indirim yaptım; gel hediyeni benden al” diyorlar.  Bugün al, Haziran'da ödemeye başla; hem de 12 taksitte, yeter ki al!  Her gün cep telefonlarına gelen mesajların en az 10-15 tanesi bankalardan, mağazalardan, kuyumculardan, çiçekçilerden, seyahat şirketlerinden geliyor.   Yılbaşında kırmızı donlarla donanan vitrinler, bakıyorum kırmızı kalpli yastıklar ve ayıcıklarla dolmuş!  Sevgilileri almış bir telaş!.. Sevgili dediğin bir değil ki; liste kabarık..  Tamam, hepsine “mavi boncuk” dağıtacak da, bu ekonomik krizde nasıl gelinecek bu işin üstesinden? “A” ya, mesaj çekerin, “B” ye, çiçek gönderirim, “C” ye ayıcık, “D” ye kalpli yastık.. vb. isimlerin yanına çentik atıyor. Bazılarını  düşündüren de “tek taşımı kendim aldım” diyen sevgililer.. Biri ile  romantik bir akşam geçirmek kaça patlar onun hesabında.  Banka-banka dolaşıp “sevgililer günü kredisi var mı?” diye soranların sayısı az değil.

Şu belirli günler, haftalar da olmasa, dükkanlar hepten kepenk indirecekler. Adı “sevgililer günü”; amaç  ise tüketicilere daha bir alışveriş çılgınlığı yaşatmak. İşin en kötü yanı da, “Sevgi” gibi kutsal bir duyguyu, madde terazisinin diğer kefesine koyup tartmaya kalkmak!  Başarısında göklere uçup, üzüldüğünde dipsiz kuyularda bulmuyorsan kendini sevgiden söz etmeye nasıl hakkın olabilir? Onun acısı, senin yaranı da kanatmıyorsa nasıl anlayabilirsiniz birbirinizi?  Birlikte gülerken, dudaklarınızı kulaklarınıza uzatan mesafeyi ölçecek uzunluk  ölçüsünü bulan var mı dünyada?  Ya da birlikte  akıtılan göz yaşlarını tartmaya, dünyadaki hangi terazinin gücü yeter?

Hiç kuşku yok, bu seneki sevgililer gününde de gülen kapitalizm, ağlayan sevginin değerini madde terazisi ile tartan sevgililer olacaktır.  Sevgililer gününde bir gün sevilmek, ancak kelebek ömrü yaşayanlara yeter.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Kadınların Kararı Yazgıları Olacaktır

30 Ağustos 2010 Pazartesi 11:59

Kanun Kaçaklarının Sığınma Evi

09 Ağustos 2010 Pazartesi 11:59

Teşekkürler Hayat

05 Temmuz 2010 Pazartesi 11:59

PİRİNÇTEKİ BEYAZ TAŞLAR

16 Haziran 2010 Çarşamba 18:55

BEN BİLMEM, BAYKAL BİLİR

28 Mayıs 2010 Cuma 11:51

VATANA BORÇLARINI ÖDEDİLER

24 Mayıs 2010 Pazartesi 16:42

Zamanı Tersine Yaşamak

11 Mayıs 2010 Salı 20:13

HUKUK ZAFERİNİZ KUTLU OLSUN

11 Nisan 2010 Pazar 16:33

Yaşlılara Saygı! Haftası

18 Mart 2010 Perşembe 13:08

Kadınlar günü (1)

14 Mart 2010 Pazar 21:03