Hoca Efendi'nin işleri

 Hoca Efendi\'yi 1978 yılında İzmir Bornova'da bir konuşmasını dinleyerek tanıdım. Cami çok kalabalıktı, namazı dışarıda kılabilmiştik. Etkili bir ses, akıcı bir konuşma biçimi ve içtenlik ve bilgi ile dolu bir ders... Cemaat içinde çok fazla üniversitede yardımcı Hocalar vardı. Onlar şimdilerde profesör...
     Sonra cemaatin bir dershanesinde yüz yüze tanıştık. Odanın en alt köşesine oturan ve alçak gönüllülükte kendisiyle yarışan Hoca Efendi\'yi tanıdık.
     Yıllar yılları kovaladı ve Hoca Efendi'nin çevresinde binlerce insanın toplandığını duyar olduk. İçinden çıktığı Nur cemaati içinde seçkinleşen ve önder durumuna geçen bir Hoca Efendi... Ve onun işaretiyle kurulan eğitim kurumları, dershaneler... Yetişen bir gençlik...
     1990'dan başlayan Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde birdenbire Hoca Efendi\'nin öğrencilerinin yeni kurulan Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere Avrasya coğrafyasına yayıldıklarına; okullar açtıklarına, Türkiyeli işadamlarının oralara akmasına yardımcı olduklarına ve zaman içinde büyük nüfuz kazandıklarına tanık olduk.
     Yapılan işler şaşırtıcı ve heyecan vericiydi. Kamu kurumlarının yapamadıklarını "bir Hoca Efendi"nin işaretiyle halkımız yapıyordu.
     Ama ne yapmak?
     Kemiyet artarken, keyfiyetten ödün vermeden... Yani sayı çoğalırken kaliteyi bozmadan... Niteliği nicelik ile dengeleyerek de diyebiliriz. Bilim olimpiyatlarında ve üniversite sınavlarında alınan başarılar ve birkaç dili öğretme becerisi ve Türkçeyi yaygınlaştırma çabaları...
     Elbette övdüm, destekledim ve başarılarıyla övündüm...
     "Çünkü" diyordum, "Bu başarı aynı zamanda milletimizindir. İnanan ve inandıran bir önder bulunursa halkımızın neler yapabileceği ispat edilmektedir." Ekliyordum: "Tarihte büyük işler yapan milletimizin büyük işler yapmak yeteneğini yitirmediğinin açık göstergesidir bu okullar..."
     O zaman öyle diyordum, okullar hakkında hep böyle düşündüm ve bugün de aynı düşüncedeyim...
     Sayıları 10'u geçmiş üniversite ve sayıları 1000'e yakın lise ve kültür merkeziyle dünyanın 115 ülkesine ulaşmış bir eğitim gücü oluşturmakla övünmek hakkımız değil mi?
     Bunun sonucunda ne mi olur?
     "Bütün nefisler ölümü tadacaktır."
     Ama yapılan bu büyük çalışmalar elbette boşa gitmeyecektir.
     Halaclı Mansur'un yüzlerce öğrencisiyle Türk Dünyası\'na yaptığı çalışmalar boşa mı gitti?
     Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri\'nin yetiştirdiği; Türk Dünyası ve çevre coğrafyaya gönderdiği binlerce öğrenci olmasa Osmanlı gerçeği oluşur muydu?
     Hoca Efendi\'nin ve öğrencilerinin olağanüstü çabalarıyla oluşan kadroların gelecekte Türk dünyası, İslam dünyası ve insanlık dünyası için "çok önemli ve çok hayırlı hizmetlere" zemin oluşturacağını düşünüyorum.
     Hangi "hayırlı hizmetlere" mi?
     İslam'ın doğru ve aydınlık yüzü doğru temsil edilerek insanlığa gösteriliyor. Bu az hizmet mi?
     Başka?
     Onu zaman gösterecek ve yaşayanlar görecek...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Mehmet Akif Arnavut mu?

17 Şubat 2011 Perşembe 13:04

Nasıl Bir Türkiye

14 Ocak 2011 Cuma 22:46

Mansur Ne Dedi?

01 Ocak 2011 Cumartesi 13:51

AB Bizi Almayacak

22 Aralık 2010 Çarşamba 11:40

Bilim ve Yanılgı

17 Aralık 2010 Cuma 15:51

Hattı Değil Sathı Savunmak

30 Kasım 2010 Salı 12:58

Sadece Soru yorum

26 Kasım 2010 Cuma 14:30

3997 Kitap Okuyan Adam

23 Kasım 2010 Salı 13:24

ATA'ya Rahmet

16 Kasım 2010 Salı 10:52

İran'la Dost Olmayalım mı?

08 Kasım 2010 Pazartesi 19:49