Donmak mı? Dönmek mi?

Bektaşi ile Mevlevi karşılaşmışlar. Bektaşi sormuş: "Ne yapıyorsunuz erenler?" Mevlevi boynunu bükmüş: "Ne yapalım ALLAH deyip dönüyoruz. Siz ne haldesiniz?" Bektaşi: "Biz ALLAH diyoruz ve bir daha dönmüyoruz" demiş.
     Ben de diyorum ki:
"ALLAH deyip dönmek de güzeldir, bir daha dönmemek de... Yeter ki ALLAH denilsin."
     Hanefilik mezhebinin kurucusu olarak kabul edilen Ebu Hanife'nin bilim zihniyetini tanımlayan bir sözü vardır: "Ben bugün bu konuda bu görüşteyim. Yarın yeni bilgilere ulaşırsam görüşümü değiştirebilirim. Öbür gün de yepyeni bilgiler ortaya çıkarsa başka bir görüşe ulaşabilirim."
     1961 yılında hukuk fakültesinde hocamız rahmetli Şakir Berki idi. Evvelki yılın ders notlarını edinmiş gayretli bir arkadaşımız, hocanın çelişkisini yakalamış olmanın heyecanı içinde sordu: "Ama hocam siz geçen yılki dersinizde bu konuda farklı bir görüş savunuyordunuz!" "Evet arkadaş" dedi hoca:
"Geçen yıl o görüşteydim. Bu yıl görüşüm değişti. Bilim işleri böyledir."
     Fuat Köprülü Hoca "Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar" adlı eserinde Hoca Ahmet Yesevi ile ilgili de bazı görüşlerinde yanıldığını sonraki makalelerinde anlatmıştır.
     Bu yüzden sayın Demirel'in "Dün dündür bugün bugündür" sözünün hep yanlış anlaşıldığını düşünürüm. Dünün şartlarına göre doğru olan, bugünün yanlışı olabilir...
     Ancak!
     İnsanların inançlarından, görüşlerinden, tutumlarından, bağlılık ilişkilerinden dönmesi veya dönmemesinin sebebi, saiki, gerekçesi nedir? Ona bakmak gerekir.
     Eğer dönmek gerçekten bakış açısının değişmesinden kaynaklanıyorsa saygı duyulacak bir durumdur. Ama dönmek sadece çıkar ve hesap sebebiyle oluyorsa işte onun adı dönmek değil, ilkesizlik olur.
     Bu yüzden "İşlerin değerlendirilmesi niyetlere göredir" denilmiştir.
     İşin bir başka yanı kimin döndüğü, kimin donduğu, kimin dönmediği de ilk bakışla anlaşılmayabilir.
     Bağlı olduğu kurumun veya kümenin temel görüşleri değiştiği halde oraya bağlı olmayı sürdüren bir kişinin durumu nedir? Dıştan bakıldığında dönmemiş gibi görünür, ama başının içindeki her şey altüst olmuştur. Eğer bağlandığı yerin değişimleriyle kendisi de değişmişse aslında dönmüştür, ama döndüğünün ayrımında değildir.
     Olaylara bilimlik derinlikler ve bilimlik akılla bakmasını bilmeyenler güneşin dünyanın etrafında döndüğünü sanırlar. Bilimlik akılla biliriz ki dönen dünyadır ve biz de dünyayla birlikte döneriz. Bize göre donmuş duran güneştir. Güneşin de yörüngesinde akıp gittiği de bilimin bir başka bilgisidir.
     Hayat boyunca inandığı doğrulardan ve görüşlerinden sapmadan gelişen insanın o doğrulardan ve görüşlerden sapanlardan ayrılması dönmek midir?
     Sapanlarla birlikte sapmayı daha kârlı bulanların durumu?
     Çıkarlara göre sürekli görüş değiştirenlerin hali nedir?
     Diyorum ki dönmek de, donmak da olabilir. Yeter ki niyet güzel ve doğru olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Mehmet Akif Arnavut mu?

17 Şubat 2011 Perşembe 13:04

Nasıl Bir Türkiye

14 Ocak 2011 Cuma 22:46

Mansur Ne Dedi?

01 Ocak 2011 Cumartesi 13:51

AB Bizi Almayacak

22 Aralık 2010 Çarşamba 11:40

Bilim ve Yanılgı

17 Aralık 2010 Cuma 15:51

Hattı Değil Sathı Savunmak

30 Kasım 2010 Salı 12:58

Sadece Soru yorum

26 Kasım 2010 Cuma 14:30

3997 Kitap Okuyan Adam

23 Kasım 2010 Salı 13:24

ATA'ya Rahmet

16 Kasım 2010 Salı 10:52

İran'la Dost Olmayalım mı?

08 Kasım 2010 Pazartesi 19:49