'Avrupa'nın Üzerine Doğan İslam Güneşi'

\'Avrupa\'nın Üzerine Doğan İslam Güneşi\'

Dr. Sigrid Hunke, felsefe doktorudur. 1960'ta yayınlanan ve birçok dile çevrilen eserinin adı böyledir.
     Bu kitap okunmalıdır. (En son BEDİR YAYINEVİ  yayınlanmıştı.)
     Bilhassa, basın-yayın dünyamızda yazan ve konuşan kimilerinin okumasını diliyorum. Okunmalı ve Batı'yı karanlıktan ve karanlıkçılıktan kurtaran aydınlanmanın İSLAM GÜNEŞİ ile gerçekleştiği öğrenilmeli.
     Bu eserin ilginç girişini ilginize sunuyorum:
     “Muhterem hanımefendi! Sizi bu kahveye Cafe davet edebilir miyim? Yorgun musunuz?
     -Emattet?- Lütfen ceketinizi -Jacke- çıkarınız, arkanızdaki sofada -Sofa- Karmen -Karmin- rengindeki şilteye -Matratze- oturunuz. Alkolü -Alkohol- tercih etmezseniz, çizgili kasketli -Mütze- beyaz önlüklü -Kittel- şekerci -Konditor-, size bir fincan kahve -Tasse Kaffee- ile iki parça şeker -Zucker-, isterseniz bir sürahi -Karaffe- buz gibi soğutulmuş limonata -Limonade- sunsun mu? Hayır mı? Öyleyse kayısı -Aprikose- ve muz -Banane- ile çeşnilenmiş bir meyvalı pasta arzu eder misiniz?”

     “Dostum! Bugün yemekte mutlaka benim misafirimsiniz. Önce size portakal -Orange- takdim edebilir miyim? Ön yemek olarak, dondurulmuş enginar -Artishocke- hoşunuza gider mi? Üzerinde salçalı pirinçli karışık ıspanak -Spinat- bulunan besili horoz kızartmasını nasıl bulursunuz? Daha sonra size tarçınlı -Zimt- bir pirinç rakısı -Arak- tavsiye edebilirim. Son olarak da bir Yemen kahvesi -Moka-... Lütfen divanda -Diwan- rahat oturunuz.”
     Alman yurdunda olmanıza karşılık etrafınızı çeviren bütün eşyalarla size sunabileceğim ne varsa, bütün bunlar ilk defa bize yabancı dünyadan, evet Araplardan ödünç aldığımız şeyler oldukları halde, bugün uzun zamandan beri hayatımızın envanterine dahil bulunmaktadırlar.
     Günlük zihin hayatınıza canlılık veren kahve -Kaffe- ince öğüttüğünüz çekirdek kahve -Kaffebohne-, bugün hiçbir yemek listesini onsuz takdim edemediğimiz şeker -Zucker-, içinde koyu kahve içtiğiniz fincan -Tasse-dan başka limonata -Limonade-, önlük -Kittel-, ceket -Jacke-, kasket -Mütze- ve şilte -Matratze- gibi sahibi bulunduğunuz bütün şeyleri; biz, Araplardan öğrendik. Yalnız bunlar değil, Almanya'da ve bütün medeniyet dünyasındaki daha pek çok şeyler, hâlâ Arapça isimler taşımaktadırlar.
     Şekerci dükkânındaki -Konditorei- köşede çubuklara takılı vaziyette şekerlenen -Kandiert- erikleri -Zwetschge- bey armutları -Bergamott-, portakalları -Orange- ve şekerlemecisi ile nebat şekeri -Zuckerhand- veya -Kandis- bile...
     Bu vaziyette, bugün sıcak memleketlerde yetişip, oralardan bize ulaşan meyvelerin, -tabiatıyla yenilen içilen bazı şeylerin de- niçin esasında Şark'tan gelmiş olduklarından ve Şark'taki vatanlarının kâğıtlarına ambalajlandıklarından artık şüphe eder misiniz?
     Yorgun iken sofaya -Sofa-, divana -Diwan-, sedire -Ottomane- veya yatağa -Alkoven- uzandığınızı söylediğinizde her çocuk, bu kelimelerin yabancı menşeli olduklarını artık hemen anlayabilir.
     Diğerlerini, bilhassa satranç -Schahspiel- kelimesini kullanırken, istemeden Arapça bir tabire hizmet ettiğinizin farkında mısınız? Satrancı büyük Şarl (Charlemagne veya Carolus Magnus) devrinde Harun'ür Reşid'in gönderdiği elçiler vasıtasıyla öğrendiğimizi; sevimli "Şah"ın kral; hoşlanmadığımız mat -Matt-ın ise "ölüm" manasına geldiğini biliyor musunuz? Bugün bile Almancada "Schecking lachen" yahut "Schecking argern" -katılasıya gülmek, fena halde sinirlenmek- tabirlerinde değişikliğe uğramış şah kelimesini kullanıyoruz.
     Ve başkaları...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Mehmet Akif Arnavut mu?

17 Şubat 2011 Perşembe 13:04

Nasıl Bir Türkiye

14 Ocak 2011 Cuma 22:46

Mansur Ne Dedi?

01 Ocak 2011 Cumartesi 13:51

AB Bizi Almayacak

22 Aralık 2010 Çarşamba 11:40

Bilim ve Yanılgı

17 Aralık 2010 Cuma 15:51

Hattı Değil Sathı Savunmak

30 Kasım 2010 Salı 12:58

Sadece Soru yorum

26 Kasım 2010 Cuma 14:30

3997 Kitap Okuyan Adam

23 Kasım 2010 Salı 13:24

ATA'ya Rahmet

16 Kasım 2010 Salı 10:52

İran'la Dost Olmayalım mı?

08 Kasım 2010 Pazartesi 19:49