• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • Muğla 10 °C
  • İzmir 14 °C
  • Aydın 13 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 9 °C

Tarafsız bir göz…

Halil CANDA

 

Eminim bu yazıyı okuyacak bazı insanlar  beni iktidara yalakalık yapmakla suçlayacaklar.

               Sayın okuyucu, bu yazıyı okurken siyasi kimliğini bir tarafa bırak. Tarafsız bir gözle okumaya gayret et. Çünkü bu yazı aslında siyasi değil insani değerlerle ilgili bir yazı.

                                                                      xxx

               En sevdiğim siyasi görüş, en sevdiğim hayat tarzı, en sevdiğim söz hoşgörü.

               Bizim en çok ihtiyaç duyduğumuz şey anlayış. Birbirimizi daha fazla yaralamak yerine birbirimizi anlamaya çalışmak en unuttuğumuz ama en fazla muhtaç olduğumuz haslet.

                                                                             xxx

               Geçenlerde facebookta  ünlü bir yazarın sayfasında sayın Başbakanın resmi vardı. Bu resmi paylaşan da yine ünlü bir tiyatro sanatçısıydı. Altına da bir çok şey yazılmış. Deniz feneri, balyoz davası, gemicik meselesi ve saire. Birkaç maddeden oluşan bu iddiaların içinde bir tanesi var ki ilgimi çekti.

             Yazıda diyor ki ‘’Başbakan sara hastası olduğu için öfkesini kontrol edemiyor, tahammülsüzlüğünün sebebi bu’’ gibi bir cümle.

            Başbakanın sara hastası olup olmadığını bilmiyorum. Ama ne olursa olsun hastalık Allahtan gelen bir derttir. Başbakan sara hastası olsa da olmasa da bunu siyasi bir amaç uğruna telaffuz etmek ,bu hastalığı bir hakaret aracı ,küçümseme vesilesi olarak kullanmak sadece Başbakana değil bu hastalıktan muzdarip olan herkese yapılmış bir hakarettir. Böyle bir siyaset tarzı olmaz olsun.

                                                                      xx

          Bu yazıyı görünce dayanamadım ve yorum yazdım.

         ‘’böyle bir siyaset tarzı olamayacağını, kınadığımı belirttim’’

           Başka biri de yorum yapmış hemen

       ‘’ya önemli bir anlaşma imzalarken krizi tutarsa’’.

          Kızgınlığa kapılmadan karşımdakileri iyi niyetle mantığa davet etmek istedim. Tarihte Napolyon, Jul Sezar gibi büyük  devlet adamlarının da bu hastalıktan muzdarip olduğunu, hatta büyük yazar  Dostoyevski’nin de sara hastası olduğunu yazdım.

      Hemen cevap geldi. ‘’Dosteyevski ne yazmış?’’

       Dosteyevski ne yazmış diyebilen birisine ne denir bilemiyorum?

      Sonra gördüm ki tiyatro sanatçımız da yorum yapmış

      ‘’Halil bey diğer hususlardaki (balyoz, deniz feneri v.s.) görüşlerinizi de alsak ’’Bir tiyatro sanatçısı, hem de sanatını çok takdir ettiğim yılların sanatçısı ‘’Dosteyevski ne yazmış diyen adama  bir yorum yapmıyor ‘’da  bana laf yetiştirmeye çalışıyor.

       Nerden nereye.

      Tartışmaya devam etmenin faydası olmadığını anladım. Bana Ak Partili bir provokatör gibi davranıyorlardı.

     

      Oysaki amacım sadece Başbakan’ı eleştirmek için yazdıkları bir cümlenin sara hastası olan herkesi yaralayacağını  , bunun doğru bir siyaset tarzı olmadığını söylemekti. O cümle beni de yaralamıştı. Çünkü ben de çocukluk çağında bu hastalıktan muzdarip olmuştum.

                                                                        xxx                                                                                                                                                         

      Geçtiğimiz Cuma gecesi Adalet Bakanı  sayın Sadullah Ergin Marmaris’e geldi. Martı otelde bir kısım vatandaşla ve partililerle toplantı yaptı. Ben de dinlemeye gittim. Soru cevap kısmına geçildi. Çok sevdiğim ve takdir ettiğim , Marmaris’e birkaç belediye başkanın verdiği hizmetin toplamından daha büyük bir hizmet verdiğine inandığım  ve değeri Marmarisliler tarafından inşallah çok geç olmadan anlaşılacak bir ağabeyim olan sayın Umur Özlüer  bir soru sordu.

 ’’Başında bulunduğunuz kurumun verdiği kararlar özellikle de Fazıl Say’a verilen cezayı doğru buluyor musunuz gibi bir soruydu.’’

       Takdir edersiniz ki nerdeyse tamamına yakınını AK Partililerin oluşturduğu bir toplantı da Adalet Bakanına onu zorlayacak, onunla aynı görüşte olmadığını söyleyebilecek cesareti göstermek herkesin harcı değil.

      Adalet Bakanı kızmadan, öfke göstermeden gayet medeni bir soruya medeni bir cevap verdi. Salonda bulunan insanlardan sayın Umur Özlüer’e en ufak bir tepki, en ufak bir sataşma gelmedi. En ufak bir gerginlik yaşanmadı.

   Salonda bulunan insanların büyük çoğunluğu belki üniversite mezunu değildir. Ama her kesimden , her meslekten insan vardı.

   Ama içlerinde halkı beğenmeyen, aşağılayan, dağdaki çobanın oyuyla benim oyum bir mi olacak diyen insan yoktu.Ak Parti ilçe başkanı sayın Kadem Mete  ve  yönetimini tebrik ediyorum. Bir önemli bir bakan gelmesine rağmen resmiyetin hissedilmediği, samimi bir atmosfer yaşattıkları için.

 Ak Parti İl başkanından ilçe başkanına , yönetimde bulunanlardan, parti üyelerine kimse de bir iktidar şımarıklığı yoktu. Bilakis  tevazu vardı.

İşte size iki örnek. Sadece iyi niyetle facebookta yazdığım bir yoruma karşı gördüğüm provokatör muamelesi.  Bir yanda iktidarın Adalet Bakanın bulunduğu bir toplantı da  eleştiri mahiyetinde sorulan bir soruya karşı gösterilen tavır.

 Galiba Ak Parti en çok bundan kazanıyor. 

  

      

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141