Yaşamımda en çok sinir olduğum, hakikaten çok öfkelendiğim şeylerden biri nedir biliyor musunuz "son nefes ziyaretleri"
Adam veya kadın ölüyor, son anlarını yaşıyor. Eski eş, veya eski sevgili yatağın başında salya sümük ağlıyor, ne üzülmek ne üzülmek.
İşte bunu gördüğümde elime bir beyzbol sopası alıp o karakterleri hastane de önüme katıp eşek sudan gelene kadar döğmek, bir taraftan da "lan '.mına koduklarım, lan orospu çocukları zavallı yaşarken gelmediniz bu sevginizi söylemediniz de şimdi mi aklınız başınıza geldi" diye bağırmak gelir.
Bilmem Leo Bucaglia'yı tanırmısınız. Leo İtalyan asıllı bir Amerikalı bir profesördü. Aşk üzerine sayısız kitaplar yazdı. Çok güzel söylevleri vardı. Kanada da yaşarken kendisiyle tanışmıştım.
Bir gün Leo'nun üniversitede ki ofisine bir adam gelir ve "Leo" der "eşim bütün yaşamı boyunca kırmızı bir elbisesi olsun istedi, almadım. Şimdi eşim öldü. Yüreğime dert oldu ona kırmızı bir elbise giydirip gömmek istiyorum. Ne dersin?" Diye sorar.
Leo yerinden fırlar ve "siktir git lan ofisimden. Kadın hayattayken o kırmızı elbiseyi almak aklına gelmedi de şimdi mi uyandın? Çık git elimden bir kaza çıkmadan defoool ass hole-göt herif" der ofisinden kovar.
Yani,
Bilmem anlatabildim mi?
Düşünün diyorum
Bu dünyada yapacaklarınızı hala vakit varken bu dünyada yapın diyorum.
Son pişmanlık fayda etmeyecek diyorum.
Bayram geçtikten sonra kınayı kıçınıza yakın diyorum.
Adam olun lan adam olun diyorum.
Pazar mazar demedim yeteri kadar dediğimi düşünüyorum.
Pazarınız güzel olsun.