İnsan ilişkilerinin görünmeyen dili, nezaket ve hoşgörüyle yazılır. Bir tebessüm, bir teşekkür ya da dinlemeyi bilmek; karşımızdaki insana “Sen varsın ve değerlisin” diyebilmenin en yalın halidir. Nezaket bir süs değil, bir karakterdir. Hoşgörü ise nezaketin sabırla büyümüş halidir. Farklı düşünene, başka inanana ya da yanılana yer açmak; gerçek olgunluğun işaretidir.
Ancak kibir, tüm bu değerlerin sessiz düşmanıdır. Nezaketi zayıflık, hoşgörüyü teslimiyet sanan kibirli bakış; yalnızca kendini duyar, kendini över. Kibir, insanı yüksekten bakmaya zorlar; oysa gerçek büyüklük yeri geldiğinde eğilebilmektir.
Şu soruyu kendinize sormalısınız: “Nezaketle yaklaşabildiğimizde, hoşgörüyle dinleyebildiğimizde, gerçekten daha mı az oluyoruz? Yoksa daha çok mu insanlaşıyoruz?”
Şunu belirtmek isterim ki: “Kibirli insanlar zavallı insanlardır. Çünkü sen de bir insansın; nezaketi, hoşgörüyü benimsemelisin!”