Terör devleti İsrail, adeta Mohaç Meydan Muharebesi’nin bir benzerini yaşamak istiyor. Hatırlayalım: Bu büyük zafer sadece iki saat sürmüş, Osmanlı’nın mutlak zaferiyle sonuçlanmıştı. Biz, bu milletin evlatları olarak, gerektiğinde aynı iradeyi ve gücü ortaya koyacak kararlılıktayız. Ne Ortadoğu’nun şişirilmiş bir devletiyiz, ne de geçmişinden utanacak bir milletiz. Aksine, tarihin bizzat kendisiyiz!

“Finalde bekliyoruz, Osmanlı’nın gücünde değiller” diyenlere cevabımız nettir: Biz, en az Osmanlı’nın kudretine, aklına, iradesine ve cesaretine sahibiz. Kamera karşısında tehdit savuranlardan korkacak bir millet olmadık; biz sadece Allah’tan korkar, hakkı savunmaktan çekinmeyiz.

Ey İsrail, bil ki Türk milleti söz konusu vatanı ve bayrağı olduğunda can vermekten de, almaktan da, gerektiğinde mücadele etmekten de asla geri durmaz. Unutma, biz tarih boyunca sadece çağ açıp kapatmadık; adaletin taşıyıcısı olduk. Bugün aynı cesaretle duruyoruz. Bizimle oynamaya kalkan her güç, geçmişte olduğu gibi, tarihin karanlığına gömülür.

Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın da dediği gibi: “Bizi rahatsız eden, bize saldıran hangi ülke olursa olsun, onlara karşı bizim cevabımız bir gece ansızın gelebiliriz.” Bu sözü söyleyebilmek büyük cesaret ister. Ve evet, söyleyebiliyorsak; gereğini de yapabiliriz.

Terörist İsrail unutma, biz iki bin yılı aşan bir medeniyetin evlatlarıyız. Bizi başka ülkelerle kıyaslayarak anlayamazsınız. Gerektiğinde sesimiz sarsıcı olur ve tepkimiz yeri göğü inletir. Kendinizi ne kadar saklamaya çalışsanız da, güvendiğiniz taşlar da ağaçlar da sizi koruyamaz. Osmanlı’nın Veliahtı, finalde bekliyor; adaletin zamanı yaklaşıyor. 

Bu millet, katledilen bebeklerin, çocukların, kadınların ve yaşlıların hesabını unutmaz. Gün gelir, adalet yerini bulur; zulüm ile abat olanlar, elbet bir gün mahvolur.