Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!

O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Türk milleti, son ferdinin kanının son damlası akmadan yurdunu düşmana teslim etmeyeceğini, bütün dünya milletlerine Kurtuluş Savaşı ile göstermişti.  Tarihten ders almayan emperyalistler ve onların ülke içindeki gaflet ve dalaletten öte, hıyanet içinde bulunan kanı bitlenmiş yardakçıları, tarihin tekerrür etmeyeceğini mi sanırlar? Her karış toprağı binlerce şehit kanı ile sulanmış bu topraklar, Türk milletinin vatanıdır.  Türk milleti, kadını-erkeği, yaşlısı-genciyle, bağrından çıkan Türk ordusuyla yine omuz omuza savaşarak bu topraklara göz dikenlerin gözlerini toprakla doldurma kudretine de, İmralı'da havlayan köpeğin sesini kesme kudretine de sahiptir.

Dünya milletleri şapkalarını, iktidara sahip iktidarsızlar da takkelerini önlerine koyup bir kez daha düşünmelidirler.  “Yurtta sulh, cihanda sulh” yanlısı olan Türk milleti için ulusal varlığını, Ay Yıldızlı Bayrağını, Milli Marşı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kendisine emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti kutsaldır.  Bunlara dil uzatanların dilini, el uzatanların elini kesmek için ikinci bir İstiklal Savaşı başlatmasını da bilir, savaştan zaferle çıkmasını da.

Hele bir  “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” demeye görsün!

Hele bir,

“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım” demeye görsün!…