1975 yılında Kahta'da kaymakamdım... Kahta'nın halkının, merkeze yerleşmiş 40-50 hanelik Ermeni kökenli yurttaşlarımızı saymazsak tamamı Kırmanç'tır. O yıllarda siyasi Kürtçülük yapanların bu Ermeni kökenli yurttaşlarımız arasından çıktığını da belirtip geçelim...
     Anlatmaktan sevinç duyduğum bir hadise işte bu Kahta'da "Kendi Uçağını Kendin Yap" kampanyasına büyük bir yardımın toplandığı gerçeğidir.
     Hacı Kömür'ü anlatmadan nasıl geçerim... Millet uçağına 75.000 lira bağışlamıştı. "Hacı sen hacısın, bu parayla cami yapardın..." diye takılan bir kişiye de "Ben cami de yaptım, ama kendi uçağımız olmazsa düşman gelir, ne cami bırakır ne cemaat bırakır..." diye karşılık vermişti...
     Kahta\'da o zamanki MHP'yi benimseyenlerden bir müdür ile ilgili hatıram da tam konuyla ilgili... MHP'li müdürün yüzü kızgınlıktan kıpkırmızı odama girdi... Masamın üzerine bir gazete koydu ve sordu: "Kaymakam Bey bu nedir? Ben yok muyum? Ez Kırmançi... Ben Kürt\'üm, ama ben Türk'üm... Hem de ülkücüyüm... Bu adam ne söylüyor?"
     Gazetede o zamanki bir MHP yetkilisinin açıklaması vardı; "Türkiye\'de Kürt yoktur, herkes Türk'tür" diyordu...
     Kendisine düşüncesinin doğru olduğunu, yetkilinin konuşmasını önemsememesini söyledim...
     Yine Kahta'dan bir hatıra: Bugün milletvekili olan Mir Dengir Fırat'ın yakın akrabalarının soyadı TURANLI'dır. Mersine gönderilenler FIRAT soyadını almıştır. İşte bu TURANLI'ların hemen tamamı Adalet Partili ve milliyetçi görüşte insanlardı... Bunlardan Ebuzer TURANLI lise öğrencisi babayiğit bir delikanlıydı. Okulun sınıflarını dolaşıp "Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin, her şey Türklük için" diye yazardı. Şimdilerde o da Mersin\'de...
     Kahta hatıraları nereden mi çıktı? Prof. Dr. Yusuf Halacoğlu'nun çıkardığı 6 ciltlik büyük eser dolayısıyla gazetelere yansıyan söylemlerden çıktı...
     Mir Dengir Fırat, Ankara Hukuk'ta okuduğum yıllarda, orada öğrenciydi... Sonradan Kahta'ya her gelişinde bana uğrar sohbet ederdik... Halacoğlu'nun kitabına göre Rişvan aşiretine mensup ve Rişvanların aslı Osmanlı belgelerine göre de TÜRK imiş...
     Haberi soranlara şöyle karşılık vermiş Fırat: "Umurumda değil, umurumda olsa DNA testi yaptırırdım. Zaten soy-sop insanların kendi tercihi değil ki, 400-500 sene önce ne olduğum beni ilgilendirmiyor. İnsan kendisini nasıl hissediyorsa odur."
     Halacoğlu'nun bu işlere bakışı da şöyle: "Kimsenin soyunu-sopunu araştırmıyorum. Kürt kavramının karşısında değilim. Osmanlı arşivlerine bakarak, belgeler ışığında bir çalışma yaptım."
     Peki ben ne diyorum?
     Diyorum ki Halacoğlu'nun hizmeti tarih bilimine katkı bakımından çok önemlidir.
     Fırat da haklıdır... Kişi kendisini nasıl hissediyorsa öyledir.
     Ve ben de biliyorum ki Türkiye Devleti'nin kuruluş anlaşması olan Lozan'a ve Cumhuriyetimizin temel yaklaşımlarına göre; azınlıklar hariç vatandaşlarımızın tamamı TÜRK'tür... Azınlıklardan birçok kişinin de anlaşmayı aştığını ve kendisini TÜRK hissettiğini biliyorum.
     TÜRK olmak kendisini TÜRK hissetmekle ilgilidir. Ama bu gerçek, yurttaşlarımızın kendilerini başka kimliklere de mensup hissetmelerine engel olmamalıdır.
     Kendisini Kırmanç, Zaza ve başka etnik mensubiyetlere ait hisseden yurttaşlarımızın ezici çoğunluklarının ortak TÜRK kimliğinde buluşmak bilincinde oldukları da başka bir sevindirici gerçekliktir.
     Bu gerçekliği sarsacak söylemlerden ve eylemlerden şiddetle kaçınmak gerekir, diye düşünüyorum...