Fazıl Say’ı keşke müziğiyle tanısaydık. Sanatıyla.
Biz onu önce halkın siyasi tercih yüzünden ülkeyi terk edecek laflar etmesiyle tanıdık.
Baktı ki bu tavır belli bir kitle tarafından sanattan daha fazla tutuyor ,siyasal iktidara eleştirileri dozunu arttırarak devam ettirdi.
Baktı ki facebookta ,twitter da bir fenomen olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Dozu daha da arttırdı. Ama bu sefer söylemleri hakaretler de içermeye başladı. Onun bu fevri söylemlerinden bir zaman sonra halk tarafından beğenilen sanatçılar da nasibini aldı.
Bir ara Orhan Gencebay’a taktı. Orhan Gencebay belki onun yaşından çok albüm çıkarmıştır. Sonra rahmetli Müslüm Baba’yla uğraşmaya başladı. Müslüm Gürses öyle bir fenomen olmuştu ki hem aşağıladıkları halkın sevgilisiydi hem de eğitim düzeyi yüksek rock müzik dinleyen gençlerin de hayranlığını kazanmıştı. Teoman’ın şarkılarını ,Kenan Doğulu’nun şarkılarını onlardan bile güzel yorumluyordu.
Bu kadar gereksiz saldırıda bulununca belki belli bir kitlenin sevgisini kazandı ama büyük bir kitlenin de antipatisini topladı.
En sonda yazdığı bir tweet nedeniyle halkın dini değerlerini aşağılamaktan ötürü suçlu bulundu. Bir kesim bunu öyle bir diline doladı ki sanırsın adamı kolundan tutup hapse tıktılar. Oysaki hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakıldı. Yani beş yıl boyunca kasıtlı bir suça karışmazsa bu dava tüm sonuçlarıyla ortadan tamamen kalkacak.
Ben Fazıl Say’a karşı sempati duymayan biriyim. Sanatçı önce içinden çıktığı halka ,halkın değerlerine saygı duyacak. Halkın sevdiği insanları aşağılamakla kendi yüceltemeyeceğini anlayacak.
Sözüm onu demokrasi bayrağı yapmaya çalışanlara. Bu ülkede demokrasi bayrağı yapılacak o kadar kahraman var ki. Bir Yaşar Kemal dururken ,bir Necip Fazıl anılmazken ,bir Nazım Hikmet varken Fazıl Say’a bu payeyi verenler ne kadar samimi olabilir?
Fazıl Say ‘a hapis cezası verilmesine bunun da ertelenmesine rağmen tepki duyanlar ,şu an bu ülkenin başbakanı olan insanın bir zamanlar okuduğu bir şiir yüzünden ceza aldığını ,cezasının ne paraya çevrildiğini ne de ertelendiğini ,doğruca Kayseri Pınarbaşı’nda cezaevine gönderildiğini unuttular mı?