• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • Muğla 10 °C
  • İzmir 14 °C
  • Aydın 13 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 9 °C

İLLE DE BİR FELAKET Mİ GEREKİYOR

Halil CANDA

                Dört kitapta da geçen   felaketler vardır. Yaradan yeri geldi mi kavimleri bile helak eder. Sonra insanlık emekleyen bir çocuk gibi yeniden başlar hayat yolculuğuna. Tıpkı Nuh tufanında olduğu gibi . Tüm dünya helak olunca Nuh peygamber ve çocukları yeni  bir nesile vesile olurlar.

              Bunların örneği çoktur. Sodom ve Gomara şehri  gibi, İtalya’da Napoli yakınlarındaki Pompei yanardağının patlaması ve küllerinin herkesi taşa çevirmesi gibi. Sonra o şehirler, o medeniyetler yeniden kurulur. İnsanlar  daha mütevazi olurlar, az yetinirler , taşkınlıktan uzak olurlar.

                Yani toplumların kendine gelmesi için illaki bir tokat  yemeleri  gerekir. Acı ama felaketler insanları terbiye eder.

                Bizler  şanslı bir nesiliz. En azından ciddi bir kuraklık, kıtlık, büyük savaşlar ,büyük salgınlar görmedik. Çocukken  elektriklerin sık sık gidip gelmesine alışık olduğumuzdan evlerimizde gaz lambaları olurdu en azından birkaç adet mum bulundururduk. Şimdi mumlar sadece romantik anlar paylaşmak için ya da doğum günü pastalarının üzerinde üflenmek için varlar. Şimdi yarım saat elektriklerimiz kesilse deliye dönüyoruz.

                Bir zamanlar sık sık sular kesilirdi. Hatta köylerin çoğunda su şebekesi bile  yoktu. Şimdi arabalarımızı bile şarıl şarıl akan billur sularda yıkıyoruz. Hepimizin evinde son model cep telefonları. İnsanlar  yolda yürürken hatta araba kullanırken bile internete giriyorlar.

                Moral değerlerin zayıfladığı hatta sıfırlandığı zamanlardayız. 1980 yılından beri dürüstlük ,onurlu olmak,haram yememek  enayilik sayılıyor. Üçkağıtçılık,kolay yoldan zengin olmak, köşeyi dönmek,dolandırıcılık gibi utanılması gereken şeylerse birer meziyet  sayılıyor. İnsanlar politikacıları savunurken ‘’çalıyor ama çalışıyor ‘’ diyebiliyor. Ya da yandaşı oldukları politikacıları savunmak için ‘’o paralarla kabeye örtü yapılacaktı’’ gibi hayasızca yakıştırmaları da rahatlıkla yapabiliyorlar.

                İnsanımız haklıdan yana değil, güçlüden yana. Kendi  tarafındakiler en ahlaksız suçları bile işleseler  mideleri kalkmadan savunabiliyorlar.

                Artık Türkiye’de ‘’o kadar da değil, onu da yapamazlar’’ diyebileceğiniz bir şey var mı? Başbakanımız dese ki ‘’ben bugüne kadar yanılmışım doğru inanç Budizmdir’’ dese  saçını kazıtıp, turuncu Budist kıyafetleri giyecek insanların sayısı az değil.

                Siyaseti bırakalım ,en son hangi derbi maçı içinize sinerek izlediniz. Sporcusu şımarık, başkanları şımarık ,taraftarı sırf olay çıkarmak için gelmiş takımların seviyesizliğini spor diye sunuyorlar bize.

                Duyarlı olabileceğimiz hiçbir konu kalmadı bizim. Eskiden şehir haberleri geldi mi ,ciddi trafik kazaları oldu mu ,en azından bir orman yangını oldu mu dertlenen insanlarımız şimdi ülkenin yarısını depremde kaybetsek  bile duygusal bir tepki veremiyorlar.

                Bunu söylemek acı ama bizim de titreyip kendimize gelmemiz için galiba bir felaket yaşamamız gerekiyor. Bir kıyametin kopup bize, Allahın yaratığı aciz kullar olduğumuzu hatırlatması gerekiyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141