Haberlerde izlemiştim. Bir teyzeyle röportaj yapıyorlar .Teyze diyor ki;Bundan önce oyum hep Ak Partiye vermiştim ama artık vermicem, oğlumun çalıştığı fabrikayı özelleştirdiler, oğlum işsiz kalacak’’.
Amacım teyzeyi yargılamak değil, ülkedeki tüm kötülüklerin faturasını ona kesmek değil. Amacım siyaset yapmak da değil. O sadece acımasız düzenin kalıplaştırdığı insanlardan biri. Aslında Ak Partiden genel itibarıyla memnun ta ki oğlunun çalıştığı fabrika özelleştirilinceye kadar. Oğlunun işini kaybetme ihtimali doğduğunda o da iktidara başkaldırıyor.
Bizim en ciddi sorunumuz da bu değil mi?
‘’Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ diye söyleyen kimin atası?
Toplumu çürüten, kötülüğü görmezden gelen, haksızlık karşısında dilsiz şeytan yapan bu mantık değil mi?
İllaki bir kötülüğün kötülük olduğunu haykırmak için kendi başımıza gelmesi mi gerekir?
Bir haksızlığa karşı durmak için illaki haksızlığa uğrayan mı olmak gerekir?
‘’Bana dokunmayan yılan bin yaşasın ‘’ diyen halt etmiş. Bu topraklara en büyük kötülüğün tohumlarını ekmiş.
Herhangi birine yapılan haksızlık karşısında herkesin dile gelmesi gerekir. Bugün başkasına yapılan yanlışın muhatabının yarın siz olmayacağınızı garanti edebilir misiniz?
Milletimizin büyük çoğunluğu yukarıda bahsi geçen teyze gibi. Onun oğlunun çalıştığı fabrika özelleşene kadar kim bilir kaç fabrika özelleşti? Bugüne kadar başka insanların işsiz kalmasına ses çıkarmayınca şimdi kendi oğlunun işsiz kalmasına çıkardığı ses cılız kalmıyor mu?
Adaletsizlik, mağdur olduğunda yanında kimseyi bulamamak, eşitsizlik bir buğday tanesi kadar bile olsa büyüyor büyüyor ve bir ülkeyi çatırdatıyor.
Eskiler boşuna dememiş ‘’komşusu açken tok yatan bizden değil’’ diye. Haksızlık ,adaletsizlik geçicidir,aslolan eşitliktir,haktır,hakkaniyettir. Evrende gezegenler, yıldızlar,gök taşları ,uydular ve daha neler neler hepsinin bir yörüngesi vardır ve tamamı da adaletle döner.
