Arapçadan dilimize geçen camiin anlamı; *“toplayan ve bir araya getiren”* demektir.
Birçok yerde bunun anlamı maalesef kavranmamıştır. Aslında bir arada namaz kılmak, müminlerin barış, kardeşlik, bilgi edinme ve paylaşma kültürlerinin gelişmesi ve güçlenmesi amacı taşır.
Birbirine çok yakın camiler yapmanın dinde, ekonomide yeri olmadığı gibi, cemaatı bölmekten başka marifeti de yoktur. İSLAMDA İSRAF HARAMDIR.
Şimdi rakamlara geçelim. Nerede kaybediyoruz bir bakalım..
ALMANYA- 70.000 (yetmiş bin) sağlık kuruluşu ve 8.000 (sekiz bin) kilise,
FRANSA- 60.000 (altmış bin) sağlık kuruluşu ve 9.000 (dokuz bin) kilise,
TÜRKİYE- 7.000 (yedi bin) sağlık kuruluşu ve 85.000 (seksen beş bin) cami.
Dünyadaki müslüman sayısının yüzde altısı Türkiye'de iken, cami sayısının yüzde altmışbeşi bu ülkede..*
Diyanetin bütçesi 12 milyar tl.
Sağlık bakanlığının 2.7 milyar tl.
Doktor sayısı 107 bin
İmam sayısı 275 bin
Hastahane sayısı 1.250
Cami sayısı 85.000
Doktor açığı 105 Bin
İmam fazlası 115 Bin
Her yıl mezun olan doktor sayısı 9 bin
Her yıl mezun olan imam sayısı 60 bin
Değerlendirmeyi sağduyunuza bırakıyorum.
Kültür düzeyimizin fotoğrafını çekersek, hem bulunduğumuz noktanın ne olduğu, hem de IQ (zeka) durumumuz ortaya çıkar. Aşağıda vereceğim bilgiler size her şeyi anlatacaktır.
Bir Japon yılda ortalama 25, Şili’li 18, İsviçre’li 11 kitap okuyor.
Bizde ise bir kişi 10 yılda bir tanecik kitap okuyor. Türkiye’de ihtiyaç listesinde kitap 235’inci sıradadır.
8 milyonluk Azerbaycan’da bir kitap 100 bin basarken, bizde 3 bin basmaktadır.
Türkiye’de kütüphane sayısı 1412 ama kahvehane sayısı 570 bindir.
Bizde 49.600 kişiye bir kütüphane düşerken 122 kişiye bir kahvehane düşmektedir.
Bir Norveçli kitap için yılda 147 dolar harcarken, biz 33 sent harcıyoruz. Türkiye’de bir günde televizyona 5 saat
ayıran insanımız kitaba yılda 6 saat ayırmaktadır.
Daha fazla yazıp moralinizi bozmak istemiyorum. Hiç kimse hiçbir şeyden yakınmasın. Kültürü reddeden insanlar, kültürü reddedenleri seçerler ve ardından yıllarca yakınırlar.
Yalnız bu işlerin iki tehlikesi de vardır. Birincisi, kitap okuma alışkanlığı edindiğimizde şimdiye dek ne kadar boş olduğunuzu anlar ve üzülürsünüz, ikincisi de hemen her sahada sizi kullananların ne çapta kişiler olduğunu anlar komplekse girersiniz. Bu riskler var.
Cehalet kader değildir. Okuyun.
Ya da, siz gene de keyfinizi bozmayın.
“10 liraya kitap almayın, 50 liraya fal baktırın!.."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.