Değerli okurlar yurtdışında bir günü hiç unutamam.
Birgün Brükselde sabah evden çıktım arabamı park ettiğim yere giderken sesler duydum.
Baktım insanlar kavga ediyor. Avrupada çok nadir bir olaydır çok şaşırdım ve oraya gittim.
Beni görünce, herhalde şahit olmayayım diye, birbirlerinden uzaklaştılar ancak adamın birinin
gözü kanıyordu. Yardım etmek istediğimi, isterlerse arabam ile hastaneye götürebileceğimi
söyledim.
Biri sokak köpeğine tekme atmış, diğeride pencereden görüp aşağı inip aynı tekmeyi adama
atmış. Vuran adam amatör boksörmüş ve köpeğe vuranın gözünü kanatmış.
Karakola gidip birbirlerinden şikayetçi olacaklar.
Dayak yiyen yani köpeğe tekme atan benim arabaya bindi ve karakola gittik.
Karakolda nöbetçi polis durumu duyunca;
“Bizim ülkede başıboş sokak hayvanı sorunu yok esas başıboş mülteci sorunu var” dedi
ve tekme atanı kolundan tuttuğu gibi duvara doğru savurdu. Genç adam Afganistanlı imiş ve
sabah sokak köpeği karşısına çıkınca tekme atmış. Pencereden bakan Belçikalı da hemen
aşağı inip aynı tekmeyi ve yumruğu Afganistanlıya atıyor.
Dayak yiyenin Afganistanlı olduğunu karakolda Polisten öğrendim.
Komiser gayet sert bir şekilde “sen köpeğe tekme atarsan, sanada başkası tekme atar” dedi.
Yaklaşık 70 yıl önce İngiliz Lisesinde İskoçyalı hocam Mr. Ferguson’un söylediği sözler aklıma geldi.
“Sokak hayvanlarına çok saygılı olun, onlar Allahın yolladığı bizim sorumluluğumuzdaki misafirlerdir,
refahınız onlara iyi bakmaktan geçer”.
Geçmiş 70 yıla bakıyorum, belki bir benzetme ama, sokak hayvanlarına bakan ve onlara saygılı
olan ülkeler gerçekten refah içindeler.
Tersini yapanların büyük çoğunluğu ise enflasyon ve fakirlik ile yıllardır azap çekiyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.