Mahkeme bir davada sanığa beraat verebilir. Deliller yetersizdir, kasıt yoktur ve saire gibi sebeplerle suçu o sanığın işlediğinden emin olmayabilir. Bu durum adalet duygusunu yaralamaz.
Adalet duygusunu asıl yaralayan sanığın suçlu bulunmasına rağmen ,beraat etmemesine rağmen ciddi bir yaptırımla karşılaşmamasıdır.
Bakarsınız bazan insanlar sadece ağaç diktikleri için ceza alıp hapis yatabilirler. Ama ülkemiz dolandırıcılıktan ceza aldığı halde cezası ertelenen, adam öldürdüğü halde çok kısa bir süre hapis yatan, rüşvetten suçlu bulunmasına rağmen ciddi bir ceza ile karşılaşmayan insanlarla dolu.
Ardı ardına çıkan yargı paketleri ile zaten karışık olan kafamız daha bir karıştı. Bugün bırakın bir avukatı ,savcıyı ,bir ceza hakimi bile ceza verdiği sanığın cezasının ne kadarını yatacağını, ne kadarını dışarda geçireceğini kolay kolay söyleyemez. Bu ülkede adaletin durumu abartısız budur.
Bu ülkede her şey hafife alınıyor. Yargı da herşey gibi toplumun bir aynası. Siz ne kadar ilkeli bir toplum olursanız yargınız da o kadar ilkeli bir yargılama yapar. Siz işinize geldiğinde ilkeli ,prensipli,kırmızı çizgileri olan bir insansanız ,işinize gelmediğinde bu prensipleri yok sayabiliyor, kırmızı çizgilerinizi çiğneyebiliyorsanız mahkemeleriniz de işine geldiği gibi davranır.
Toplumda her şey çürüyorken Adliyelerin bu çürümeden nasibini almaması mümkün mü? Siz neyseniz sizi temsil eden kurumlar da o. Bu milletvekilleri sizin içinizden çıkıyor. Beğenmediğiniz bürokratlar ,hakimler savcılar ,avukatlar ,polisler de sizin içinizden çıkıyor.
İlkesiz davrandığımız için terör bu ülkede amacına ulaşıyor. Sık sık ‘’terörle bir yere varılmaz’’ diyordu devleti temsil edenler oysa görüyoruz ki terör amacına ulaşıyor.
Yani memlekette her iş yapanın yanına kar kalıyor.
Adaletin sustuğu yerde silahlar konuşur,kaba kuvvet konuşur .
Adaleti sağlayamayan sistem yok olmaya mahkumdur. Eğer devlet adaleti sağlayamıyorsa o da yok olur.
