• BIST 10276.88
  • Altın 2388.514
  • Dolar 32.3353
  • Euro 34.833
  • Muğla 23 °C
  • İzmir 25 °C
  • Aydın 27 °C
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 16 °C

ADALETİ MAHKEMELERDEN ÖNCE VİCDANLARDA ARAMAK

Halil CANDA

 

 

                                               ADALETİ MAHKEMELERDEN ÖNCE VİCDANLARDA ARAMAK

          Milletçe eleştirdiğimiz her şey aslında bizim aynadaki bir suretimizdir.

          Beğenmediğimiz meclis, beğenmediğimiz milletvekilleri aslında bizim niteliğimizin bir benzeri.

           Sadece meclis mi?

          Yargı sistemini acımasızca eleştiriyoruz. Aslında o da bizim bir eserimiz değil mi?

          Bizim anlayışımızın bir parçası değil mi?

          Hakimler ,savcılar durup dururken mi dava üretiyorlar?

         Şikayet ettiğimiz tüm davaların, tüm meselelerin  başrolünde kim var? Atıyorum şu an bu ülkede yüz milyon dava var. Mutlaka bunun iki tarafı olacaktır. Yani elli milyon davanın davacısı haklı elli milyon davanın davacısı haksız. Yani haklı taraf sayısı kadar da haksız, kötü niyetli taraf var demektir. Meseleler illaki mahkemelerde mi çözülür? Mahkemeye gitmeden de haksız olduğunu bilen yok mudur dersiniz?

         Bir millet adaleti önce kendi vicdanında aramalıdır. Mahkemelerden önce kendi vicdanında.

         Toplumların da vicdanları vardır. O vicdanlar sızlarsa, konuşması gerekirken susarsa  dünyanın en iyi kanunlarını da yapsanız , en zeki yargıçlarını  da yetiştirseniz ne işe yarar.

         Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye bir atasözü varsa ,

          Susma sustukça sıra  sana gelecek diye haykıranlara  insanlar tepeden bakıyorsa adaleti mahkemeler nasıl sağlayacak?

         Meclis bugün  yeni bir anayasa yapmaya çalışıyorken, İngiltere‘nin yazılı bir  anayasasının bile olmadığını, Common Law adını verdikleri örf ve adet hukukuyla temel hak ve hürriyetlerin yüzyıllardır belirlenmiş olduğunu, kimsenin bunu kötüye kullanmadığını  milletvekili olan Anayasa hukukçularımız hiç akıllarına getiriyor mu dersiniz?

         Çünkü bugün bile bizim anaysa yaparken en büyük derdimiz başkanlık sistemi. Başbakana yakın olanlar başkanlık sistemini anayasaya yazmaya çalışıyorlar. Başbakana karşı olanlar bu sistemi anayasa sokmamak için mücadele veriyorlar. Oysaki bir anayasa hazırlanırken  en büyük derdimiz yargı bağımsızlığını, temel hak ve hürriyetleri nasıl daha sağlam bir güvence altına alacağımız  meselesi olmalıydı.

        Siyasi şövenizmden uzak durmayı başarabilsek keşke. Doğrunun yanında olabilmekte, en büyük kazancın  kula kulluk etmemek olduğunda birleşebilsek.

        Şahsi menfaatini kenara itip toplumsal menfaati düşünmek. Adaleti mahkemelerde değil de önce vicdanlarda aramak yok bizim genlerimizde.

        Asi yeniçeriler, Osmanlı’nın bahtsız sultanı Genç Osman’ı uyuz bir beygirin üzerine  andan üryan bindirip, Yedikule zindanlarında  idam etmeye götürürken sokaklarda alkış tutan, laf atan da aynı halk değil miydi? Rüzgar değişip de o asilerin güçsüz düştükleri zaman ‘’padişahımıza nasıl kıydınız ‘’diyenler başka bir ülkenin halkı mıydı?

      Kenan Evren, cumhurbaşkanı olunca  her sokağa her caddeye adını veren, iklim değişince de hırsla o caddelerdeki isimleri kaldıran aynı halk değil miydi?

 

Hükümet şöyle bir referanduma gitse sizce sonuç ne olurdu?

Bir torba yasa içinde birçok şey olsa ,

  Abdullah Öcalan serbest kalacak ama tüm vatandaşların vergi borçlarına da af gelecek, tüm cezalar kaldırılacak.

İçinizde hiçbir şüphe olmadan bu millet böyle bir teklifi kabul etmez diyebilir misiniz?

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141