Yonca Poyrazoğlu, Herkesin Kalbine Duygusal Şarkısıyla Seslenmeye Geliyor… ! “Çocukça Sevda.“

2 yıl önce yayımlanan eseri “Baba Bende Öleceğim“ ile halen daha 6 Şubat depreminin izlerini bizlere şarkısıyla hatırlatan Başarılı sanatçı ; ardından yayımladığı “At Gidenler Gidenler“ Hata “ “ Şizofren “ ve son olarak “ Altın Oran “ isimli single çalışmasıyla müziğinden ve sanatından son derece söz ettirmeyi başarıyor…

Yeni projesi “ Çocukça Sevda “ ile insanların kalbinde ki o masum, o küçük çocuğa sesleniyor kendisi…

Sanatçı; Kıssadan hisse ile, masum olan her sevdanın insan kalbine dokunacağını anlatıyor.

Ayrıca; Güzel melodili bu şarkısında geçmiş yıllarda yayımladığı “ Ruhumdaki Çocuk “ şarkısını da bizlere anımsatıyor.

Sevdanın her türlüsü derindir, kalpten gelir…

Sanatçıya müzik hayatında kalpten başarılar diliyor;

Röportajımıza geçiyoruz:

S1- Kalpten gelen her duygu size göre gerçek midir?
Kalpten hissedilen her duyguya “ Sevgi “ denir mi?
“ Sevgi “ nin size göre tanımı nedir?

“Kalpten gelen her duyguya inanırım, çünkü sahte olan zaten kalbe uğramaz. Ama her his sevgi değildir; bazen öfke de kalpten gelir. Benim için sevgi, koşulsuz bir sahipleniştir. Karşılık beklemeden hissetmektir.”

“ ASIL SEVDA, ÇOCUKÇA KALABİLMEKTE GİZLİ… “

S2- Her insanın içinde bir çocuk olduğunu düşünenlerden misiniz?
Bu soruya ek olarak; yeni projenizi bağlantılı olarak tarif eder misiniz?

“Evet, herkesin içinde bir çocuk var. Benim şarkım ‘Çocukça Sevda’ da tam buna sesleniyor. Masumiyetimizi, içimizdeki saf çocuğu kaybetmeyelim istiyorum. Çünkü asıl sevda, çocukça kalabilmekte gizli.”

“ Yemek yapmak kesinlikle sevgi işidir. İnsanın ruhu nasıl ise tenceresi de öyle kaynar. “

S3- Yemek yapmak sevgi işi midir?
Her insan sizce iyi yemekler yapabilir mi?
Bu konuda ki deneyimlerinizi dinlemek güzel olurdu doğrusu…

“Yemek yapmak kesinlikle sevgi işidir. İnsanın ruhu nasıl ise tenceresi de öyle kaynar. Ben çok usta sayılmam ama sevdiğim insanlara yemek yapınca ayrı bir lezzet katılıyor. Yani işin sırrı el değil, gönül.”

“ Müzikte hep içimdeki çocuğu dinledim. “

S4- Sizinle “ Baba Bende Öleceğim. “ şarkınızla ilgili röportaj yaptığımda bana ilerleyen dönemlerde tekrar “ Ruhumdaki çocuk “ benzeri bir proje gelebilir, demiştiniz.
Ve geldi de…
Bu projenin devamı niteliğinde 3. Tekli konusunda adım atma düşünceniz var mı?

Ben müzikte hep içimdeki çocuğu dinledim. Bu şarkı da onun devamı aslında. 3. tekli gelir mi? Kalbim “ evet! “ diyor.
Çünkü o çocuk susmuyor, hep bir şeyler fısıldıyor bana.

S5- Bi’ insanın gerçekten büyüdüğünü, olgunlaştığını gösteren ana kriterler size göre nedir?

“ Bence insan, kaybettiklerinden sonra hâlâ şükredebiliyorsa büyümüştür. Olgunluk yaşla gelmez; yaşadığın acıya rağmen gülümseyebiliyorsan, işte o zaman olgunlaşmışsındır. “‘

“ Sanatçıya yaşarken sahip çık!’ Çünkü alkışın sesi mezara ulaşmaz.”

S6- Geçtiğimiz günlerde ülkemizin değerli sanatçısı GÜLLÜ’yü kaybettik.
Sizce gerçekten sanatçıların değeri yaşadıkları zaman biliniyor mu?
Bu konuda insanlığa bir ders verecek olsaydınız, tahtaya yazacağınız ilk başlık ne olurdu?

Ne yazık ki çoğu zaman değer, sanatçı aramızdan ayrıldığında anlaşılıyor. Tahtaya tek bir cümle yazardım: “ Sanatçıya yaşarken sahip çık!’ Çünkü alkışın sesi mezara ulaşmaz. “

“ Kalbimden geçen çok şarkı var, hepsi sırasını bekliyor… “

Ve son soru…
S7- Gelecekteki projelerinizle ilgili sevenlerinizi neler bekliyor?
Bu röportaj aracılığı ile sevenlerinize mesajınız nedir?

“Kalbimden geçen çok şarkı var, hepsi sırasını bekliyor. Sevenlerime mesajım şu: Ben yazmaya, söylemeye devam edeceğim. Siz de dinlemeye, hissetmeye devam edin. Çünkü bu yolculuğu birlikte yürümek çok kıymetli.”

“Ben Hilal Baktaş, felsefe ve yapay zekâyı bir araya getiren projeler üretiyorum. Kurucusu olduğum UP HB Academy platformunda; eğitimlerin yanı sıra yapay zekâ ile müzik klipleri, reklam filmleri ve sosyal medya için yaratıcı videolar tasarlıyoruz. Bu projelerde yanımda olan, görsel sanatlara olan duyarlılığı ve özgün tasarım anlayışıyla fark yaratan art direktörümüz Perin Mohammadi ile birlikte çalışıyoruz. “‘Çocukça Sevda’ bizim için yapay zekâ ile sanatın buluştuğu özel bir proje oldu. Klibin hikâyesi; bir kulüpte başlayan, hayal kırıklığı ve şiirin iz bırakan gücü etrafında şekillenen bir anlatıyı sahne sahne izleyiciye aktarıyor.

Bir kadın ve erkeğin sohbet ettiği ardından tartışma ve ayrılık sahnesiyle dramatik bir dönüş yaşıyor. Tüm bu anlara tanıklık eden Cengiz karakteri ise defterine notlar düşüyor ve sonunda kadının önüne şiir sayfaları bırakarak farklı bir kapanış yaratıyor. Bu, aslında aşkın çocukça masumiyetini ve aynı zamanda kırılganlığını simgeleyen güçlü bir final oluyor.

Klibin üretim sürecinde Midjourney, Kling, Leonardo AI, Veo 3, CapCut, Higgsfield ve Hedra AI gibi birçok yapay zekâ aracı kullanıldı. Her sahne önce görsel olarak tasarlandı, ardından hareketlendirilerek bir bütün haline getirildi. Bu sayede hem sinematik bir atmosfer yakaladık hem de yapay zekânın müzik endüstrisinde yaratıcı olanaklarını gösterebildik.”

Röportaj - İhsan Tekin.