Veda

Orada ATA'nın kütüphanesinde, okuduğu besbelli binlerce kitap durup duruyordu. Elbette biliyorduk çok okuduğunu… Ama Recep Cengiz denilen değer, Anıtkabir komutanı olup, bu kitaplarla ilgili “ATATÜRK'ÜN OKUDUĞU KİTAPLAR” adlı 24 cilt tutan eseri yayınlamasaydı; 3997 kitap sayısını bilmeyecektik. Anıtkabir Derneği “1” numaralı yayını olarak yayınlanan bu 24 cilt bir hazine… Tamamını okuduğunuzda 3997 kitabı okumuş gibi oluyorsunuz. ATA'ya olan hayranlığınız artıyor.

            Bu konuyu çok işledim. TRT de 85 hafta KANAL B de 52 hafta ATA'yı anlatan konuşmalar yaptım. Kimisinde uzmanlarla, çoğunda yalnız… Hemen hepsinde de bu konu üzerinde durdum: Kitap okuyan ATATÜRK… Birçok şehirde “ATATÜRK” ve “KİTAP OKUYAN ATATÜRK” konulu konuşmalar yaptım. Yanımda bu kitaptan örnekler götürdüm birçok kurum ve kişiye de bağışladım.

            Uzun bir Kazakistan gezisinden sonra döndüğümde geçen Pazar önce DERSİMİZ ATATÜRK ve sonra da VEDA adlı filmleri izledim.

            DERSİMİZ ATATÜRK de ders, kitap okuyan ATA ile başlıyordu. Ne iyi… Keşke bu konu üzerinde biraz daha dursalardı. Film nasıl mı? İyi… İyi… Adı üstünde ders filmi… Okullarda ders aracı olarak kullanılmalı… Ama sinemalarda? Geçelim…

            VEDA'ya gelince…

            O gerçek bir film!

            Bu kadar bildiğimiz bir konuda sinema filmi yapıp; bu kadar sürükleyici ve etkileyici bir film yapabilmek büyük başarı… Zülfü Livaneli'nin her filmini gördüm. Hepsi de çok iyiydi. Veda ise bambaşka… Livaneli gerçek bir sanatçı.

            1980 öncesinin karışık ve gergin günlerinde karşıt düşüncede olduğunu bildiğimiz halde severek dinlediğimiz sanatçılar vardı. Ruhi Su, Mahsuni gibi… Onlardan biri de Livaneli'ydi…

            “Karlı kayın ormanında” diye başlayan Nazım'ın şiirinden bestelediği o parçasını o kadar dinlemiştim ki… Çok sonraları… Onları göndermek istediğimiz Moskova'ya ilk gidişim olan 1990'dan başlayarak, havaalanından otele kadar onu mırıldandım:

            Memleket mi yıldızlar mı gençliğim mi daha uzak

            Kayınların arasında bir pencere sarı sıcak

            “Leylim ley”: birçok kişi türkü sanırdı. Ne gam… Türki olmasına Türki'dir.

            Veda ATA'nın çok yakın arkadaşı ve yaveri Salih Bozok'un ağzından anlatılan ATATÜRK…

            Daha anlatılacak çok şey var…

            Ve Zülfü Livaneli şimdi borçlandı…

            Ata'yı başka yönleriyle de başka bakış açılarıyla da anlatan filmler yapmalı.

            Söz gelimi ATA'yı bir de özel kalem müdürlüğünü ve genel sekreterliğini yapan Hasan Rıza Soyak'tan dinlesek… Sonra bir de “Atatürk'ün Yanı Başında” ki Çankaya Köşkü Kütüphanecisi Nuri Ulusu'dan… Sonra bir de Atatürk'ten Hiç Yayınlanmamış Anılar'ın yazarı Yurdakul Yurdakul'dan… Ya da bunları toplayarak bir film yapmak… Ne dersiniz Zülfü Livaneli ?

            Ben “VEDA'YI görün” derim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Mehmet Akif Arnavut mu?

17 Şubat 2011 Perşembe 13:04

Nasıl Bir Türkiye

14 Ocak 2011 Cuma 22:46

Mansur Ne Dedi?

01 Ocak 2011 Cumartesi 13:51

AB Bizi Almayacak

22 Aralık 2010 Çarşamba 11:40

Bilim ve Yanılgı

17 Aralık 2010 Cuma 15:51

Hattı Değil Sathı Savunmak

30 Kasım 2010 Salı 12:58

Sadece Soru yorum

26 Kasım 2010 Cuma 14:30

3997 Kitap Okuyan Adam

23 Kasım 2010 Salı 13:24

ATA'ya Rahmet

16 Kasım 2010 Salı 10:52

İran'la Dost Olmayalım mı?

08 Kasım 2010 Pazartesi 19:49