Tercihlerimi Marmaris’ten yana kullandım

Tercihlerimi Marmaris’ten yana kullandım
"Burada 5 günlük gazeteden Gündem ve Manşet gazetelerinin sahipleri Karadenizli. Ama nedense ne manevi, ne de maddi desteklerini göremiyoruz".

SABRİ KESEN KİMDİR?
1976 Ordu Korgan doğumlu. İlk ve orta okulu Korgan'da, liseyi Fatsa'da okudu. İmam Hatip Lisesi mezunu. Küçükken öğretmen olmak istiyordu. 1996 yılında Marmaris'e bir arkadaşını ziyarete gelmesi hayatının akışını değiştirdi. Temel Irmak'la tanışması ise belki de hayatının dönüm noktası oldu… Bu tarihten sonra Marmaris'i yurt edindi, gazeteciliğe başladı. Askerlik dönüşü bile Ordu'ya değil Marmaris'e geldi. İlk olarak Bayrak gazetesinde çalıştı, İhlas Haber Ajansı'nın Marmaris muhabirliğini yaptı. Gündem gazetesinde çalıştı. 2007 yılında Manşet gazetesine ortak oldu, 11 ay sonra ortaklarından ayrıldı. Halen Manşet gazetesinin sahibi. Marmaris'te evlendi, Marmaris'te çocuğu oldu, hayatını Marmaris'te kazanıyor, mesleğini Marmaris'te öğrendi ve öğrenmeye devam ediyor, gazetesini Marmaris'te çıkarıyor, Marmaris'te iş sahibi oldu. Kendi deyimiyle yaşamındaki bütün tercihlerini Marmaris'te yaşamaktan yana kullandı. Sabri Kesen, Arzu Kesen'le evli ve Liya Kesen'in babası…

“KÜÇÜKKEN ÖĞRETMEN OLMAK İSTERDİM”
-Nasıl bir çocukluktu sizinki?

- Kalabalık bir ailede büyüdüm. Yoksul değildik ama kalabalıktık. Benimle birlikte 6 erkek, 1 kız kardeşiz. Ben yemeği çabuk yerim mesela. Çünkü o kalabalıkta yavaş yavaş yersen aç kalırsın. Ben daima yemeğin en güzel yerinden yerdim. Ailenin en yaramaz çocuğu bendim. Ailede yok ama ben tavşan dudak doğdum. Sanırım bu yüzden de biraz imtiyazlı büyüdüm. Mesela ilk bisiklet bana alınmıştır kardeşler içinde. Ablam küçükken çok akıllı olduğumu söylerdi.
Öğretmen olmak isterdim küçükken.
İmam Hatip lisesinde yatılı okuyordum ve yurtta kalıyordum, yurdun bahçesi fındıklıktı. Şenliklere gelen gençler yurdun fındık bahçesinde kızlı erkekli saz çalıp eğlenirlerdi. Mutahasıp bir çevreden gelmiştim. İlginç gelirdi bana, onları izler ve gözlerdim. İnsan farklı bir sosyal yapıdan gelince dünyaya farklı bir gözle, dar bir çerçeveden bakıyor. Zamanla dünya görüşüm değişti tabii. Lise yıllarımdaki dar görüş açımı genişlettim.
Annem “Oğlum insanın her şeyi bilmesi lazım” derdi. Annemin bu sözünü hiç unutmam, yoluma ışık tutmuştur. Gideceğim birkaç yol varsa hepsini denemek, hayatı bu şekilde çözmek ve öğrenmek istedim daima.

“MARMARİS'E TATİLE GELDİM, BURADA KALDIM”
- Marmaris'e yolunuz nasıl düştü?
-Liseyi bitirdiğimde, üniversiteye iki sınavla giriliyordu. Sınavlara İstanbul'da girecektim. Ağabeyimin arkadaşlarından biri İstanbul'da Hukuk Fakültesinde okuyordu. O zaman İstanbul'un tüm tarihi yerlerini gezdim, hatta Hukuk Fakültesinde öğle yemeği bile yedim. İlk sınavı atlattım ve ikinci sınav öncesi Marmaris'e geldim. Çok sevdim o zaman Marmaris'i. Tipik bir Karadeniz şehri gibi gelmişti bana. Etrafı dağlarla çevrili, yeşil ve mavi bir arada. 1996 yılıydı ve sanırım Kurban Bayramıydı. Art Marmaris otelde bir arkadaşım çalışıyordu. “Sana da iş bulalım burada” dedi. Sonra tabii sınava falan giremedim, Marmaris'e geliş o geliş.

“GAZETECİLİĞE TEMEL AĞABEYLE ADIM ATTIM”
- Öğretmen olma hayalleri suya düştü böylece sanırım. Gazeteciliğe burada mı adım attınız?
-Aynı yılın Haziran ayında Temel (Temel Irmak)Ağabeyle tanıştım. Gazeteciliğe ilk adımımı da onunla attım, 11 yıl birlikte çalıştık. Temel ağabey o zaman iki tane gazetenin temsilcisiydi ve dağıtımlarını yapıyordu, o sırada bir gazete çıkarmaya karar verdi. Bana da Yazı İşleri Müdürlüğünü teklif etti. Gazeteye isim arıyordu, herkese “Gazetenin adını ne koyalım?” diye soruyor, notlar alıyordu. Tam o günlerde bir siyasi parti kongresinde Türk Bayrağını yere atmışlardı. Bundan çok etkilendi ve gazetenin adını Bayrak koydu. Gazeteyi çıkarmaya başladık. Bin tane basıyorduk, gazetenin her işine ikimiz koşturuyorduk. Gazete basılıyor, Temel ağabey harmanlıyor ve katlıyor ben de dağıtımını yapıyordum.
Gazeteyi ilk çıkardığımız zaman unutamadığım bir anımız var. Bayrak gazetesi Hamle gazetesinin matbaasında basılacaktı, 3 sayının parasını peşin istediler. O sırada büyük bir orman yangını çıkmıştı. Biz de “Marmaris yanıyor” diye haber yapıp gönderdik, haberi manşet yapacaktık. Bu arada bir taraftan parayı denkleştirmeye, bir taraftan da gazeteyi yetiştirmeye çalışıyorduk. Ama biz gazeteyi hazır hale getirene kadar, yaklaşık iki hafta süren yangın söndürüldü. Manşeti değiştirdik “Marmaris yandı, nihayet söndü” diye.

“49-50 KİLO ADAMDAN MAFYA MI OLUR?”
-İhlas Haber Ajansı muhabirliği de yaptığınız. Biraz da o çalışmanızdan söz edebilir misiniz?
-1998 sonlarında bana İhlas Haber Ajansı muhabiri olmam için teklif gelmişti İzmir'den. Fakat benimle ilgili olumsuz görüşler bildirenler olmuş, benim için mafya demişler. Bunun üzerine beni İzmir'e çağırdılar konuşmak ve tanımak için. Beni görünce çok şaşırmış ve“49-50 kilo adamdan mafya mı olur?” demişlerdi.
İHA muhabiri olarak çalışrken çevremi ve tecrübemi çok genişlettim. O dönemde mesleğimde daha çok şeyi öğrenerek gelişmem açısından İHA muhabiri olmanın artılarını yaşadım.
1999 yılında Marmaris amfi tiyatroda Ahmet Kaya konseri vardı. Ben de o yıllarda İhlas Haber Ajansı muhabiriyim. Ahmet Kaya'yı kuliste türbanlı genç bir bayan hayranı ziyaret etmiş. Konserin ortasında bunu söyledi ve “Türban hakkında ne düşünüyorsunuz, bu artık problem yapılmamalı. Ben böyle düşünüyorum” dedi. Ben de bu görüntüyü çekip gönderdim İHA'ya. Gülgün Feyman da haber spikeri o yıllarda Star televizyonunda, bu haber yayınlandı. Bunun üzerine Ahmet Kaya ve CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtkan televizyonda bu konuyu tartışmışlardı. Benim gönderdiğim haberin bu şekilde ses getirmesi çok hoşuma gitmişti.
Bu arada Temel Ağabeyle de çalışmaya devam ediyordum ve Bayrak gazetesini de çıkarıyorduk.
1999 yılında Marmaris'ten askere gittim, askerliğimi tamamladığımda koşarak Marmaris'e döndüm.

“YÜREĞİME BAKTIĞIMDA MARMARİS BİR ADIM ÖNDE”
-Sözün özü Marmaris'i yurt edindiniz demek ki…
-Memleketimden 15 yıldır uzaktayım. Yüreğime baktığımda doğduğum şehirle, doyduğum şehir arasında benim için bir fark olmadığını söylemek istiyorum, hatta Marmaris bir adım önde. Askerlik dönüşü bile Marmaris'e geliyorsam başka ne söylemem gerekir ki. Ozan Balcı, Şevket ve Hasan Denizelli de askerlik arkadaşlarımdı İzmir'de.
Marmaris'te evlendim, Marmaris'te çocuğum oldu, hayatımı Marmaris'te kazanıyorum, mesleğimi Marmaris'te öğreniyorum, gazetemi Marmaris'te çıkarıyorum, burada iş sahibi oldum.
Ankara'dan iş teklifleri geldi kabul etmedim. Eşim Almanya'da yaşıyordu tanıştığımızda, ailesi Almanya'da yaşayabilirsiniz dedi istemedim.
Bütün tercihlerimi Marmaris'te yaşamaktan yana kullandım.

“GAZETE SAHİBİ OLACAĞIMA MUHABİR OLSAYDIM”
-Şu anda Manşet gazetesinin sahibisiniz.
-Manşet gazetesini 2006 yılında Selda ve Levent Kişi, Adem Ülker'le birlikte kurmuşlardı. 2007 yılı Haziran ayında Gündem Gazetesinden ayrılıp, Manşet gazetesine ortak oldum. 11 ay bu böyle sürdü, sonra işlerin yolunda gitmediğini gördük ve oturup aramızda toplantı yaptık, şartları belirleyerek ayrıldık. Manşet Gazetesi bana kaldı.
Şimdi diyorum ki, keşke ceketimi alıp çıksaydım. Bir gazete sahibi olmaktansa bir muhabir olmayı tercih ederdim.

“HANGİ CAMİYE İMAM OLACAĞINIZI ŞAŞIRIYORSUNUZ”
-Neden peki?
-Çünkü gazete sahibi olunca hangi camiye imam olacağınızı şaşırıyorsunuz. Okuyucusu var, dağıtıcısı var, matbaacısı var, kağıtçısı var, siyasetçisi var. Düşünün her gün gazetenin tertemiz 8 sayfasını doldurmanız gerekiyor. Bunu doldururken bir çok sorumluluklarınız var; kendinize, çevrenize, işinize, ailenize. Her şeyden ödün veriyorsunuz. Marmaris'te ne kadar sorun varsa, hepsi sizin. Devletin, Belediyenin, halkın tüm sorunlarına ortaksınız. İşin garibi kimse sizin sorununuza ortak değil.
Gerçekten hem maddi, hem de manevi açıdan insandan çok şey götüren, çok yıpratıcı bir iş. Yayıncılığın ne kadar zor olduğunu içinde olmayan asla bilemez.
Ayakta kalabilmek için sosyal ve ikili ilişkilerin çok iyi olması gerekli. Ben bu işe tam 14 yılımı verdim. Tecrübe edinmek açısından çok iyi bir zaman dilimi olmasına karşın, halen daha mesleğimi geliştirmeye çalışıyorum. Bir yerel gazete sahibi olmak dünyanın en zor işlerinden biri.

“KARADENİZLİLERE SİTEMİM VAR”
-Bu koca Marmaris'te size destek olan kimse olmadı mı?
-Gazetecilikte elbette destek gördüğümüz, bize sahip çıkan insanlar oldu. Ben de şimdi arkadaşlarıma yardımcı olmaya çalışıyorum. Çünkü ben bazı dostların ve ağabeylerimizin desteğiyle bugünlere geldim.
Ama Karadenizlilere sitemim var. Karadenizliler Marmaris'te kalabalık bir nüfusa sahip olmasına karşın, gariptir ki kimse kimseye dönüp de “Halin nedir?” demez.
Burada 5 günlük gazeteden Gündem ve Manşet gazetelerinin sahipleri Karadenizli. Ama nedense ne manevi, ne de maddi desteklerini göremiyoruz.

“BÖLGE SORUNLARINI EN İYİ YEREL BASIN YANSITIR”
-Yerel basın neden güçlenemiyor sizce?
-Daha önce de değindiğim gibi Marmaris'in sorunlarını en iyi irdeleyen, gündemde tutan ve yetkililere ileten yerel basın. Ama maalesef ne çevreden, ne de devletten destek alamıyor, bu yüzden de güçlenemiyor. Marmaris'te 5 günlük gazetenin hepsine bakın birbirinin aynı, fark yaratan yok.
Ülkemizde, cebindeki paraya güvenerek aynı bölgede 3 yerel gazete birden çıkaran insanlar var. Basının gücünü kullanmak için bunu yapıyorlar ve üzerine bir de resmi ilan alıyorlar. Gazetecilikten para kazanıp mesleklerine, çalışanlarına yatırım yapmıyorlar. Devlet bunun üzerine basın kanunda bir takım değişiklikler yaptı. Yerel günlük gazetelerdeki sigortalı çalışan sayısı 5'e çıkarıldı, resmi ilan alma süresi 18 aya uzatıldı. Daha birçok konuda belirli kıstaslar getirildi. Böylece yerel gazetelerin işi daha da zorlaştı. Yani kurdun yanında kuzu da yandı. Artık Marmaris 6. gazeteyi kaldıramaz işte.

“TEMEL IRMAK ÇAĞDAŞ MARMARİS TEKELİNİ KIRMIŞTIR”
-Gündem Gazetesinin sahibi Temel Irmak sizin gazeteciliğe adım atmanızda büyük rol oynamış. Bu konuda neler söylemek istiyorsunuz?
-Temel ağabey burada yerel gazetecilikte Çağdaş Marmaris tekelini kırmış ve yerel gazetelerin önünü açmıştır. Temel ağabeyin cesaretini görenler, “O yapıyorsa biz de yaparız” diye bu işe kollarını sıvadılar. O zamana kadar insanlar yerel basında emek veriyor ve sigortasız çalışıyordu. Günlük gazetelerin yayın hayatına başlamasıyla bu devir de kapanmıştır. Bugün yerel basından en az 30 kişi ekmek yiyorsa, bunda Temel ağabeyin imzası vardır. Marmaris'te ilk günlük gazete Gündem Gazetesidir.
Gündem gazetesi aynı zamanda Resmi İlan alma hakkını kazanmış olan ilk günlük gazetedir. Resmi ilandan söz etmişken ben resmi ilanların yaygın basından çekilerek, desteklemek adına yerel basına verilmesinden yanayım.
Burada 5 günlük gazete var. Marmaris bunu kaldıramaz diyenler yanılıyor. Bakın Fethiye'de 9, Muğla'da 5 yerel var. Marmaris neden kaldıramasın 5 günlük gazeteyi.

“GAZETECİLER DERNEĞİNİ CİDDİYE ALMIYORUM”
-Marmaris Gazeteciler Derneğine üye misiniz? Bir gazeteci olarak derneğiniz hakkında neler söyleyeceksiniz?

-Marmaris Gazeteciler Derneğine ilk kurulduğu yıllarda üyeydim. Daha sonra baktım ki Derneğe çaycılar da üye olabiliyor, bunun üzerine demokratik hakkımı kullanarak istifa ettim. İstifamı da kamuoyuna gazeteye tam sayfa ilan vererek duyurdum. Şu anda derneğin hiçbir etkinliğine ve toplantısına katılmıyorum.
Marmaris'te sayılı sarı basın kartı olan kişilerin arasındayım. Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün verdiği sarı basın kartı sahibiyim. 14 senedir bilfiil yerel ve ulusal basında emek veriyor, çalışıyorum. Dernekteki arkadaşlara bakarsanız bu gazetecilik değil. Maalesef Gazeteciler Derneğinde örgütlenme son derece kötü durumda. Kurulduktan sonraki ilk iki yılın haricinde, ne bir faydasını ne de adına yakışır bir faaliyetini gördüm.
Şu anda gazetelerde çalışanlar, koşuşturanlar, yazanlar derneğe üye değil. Ama şu anda derneğin başındakiler gazetecilik adına nemalanmak için, derneği işin ehillerine ve sahiplerine teslim etmiyorlar. Şu anda zaten Dernek Yönetimi İhtiyar Heyeti gibi.
Gazeteciler Derneği hakkındaki son sözüm “Ciddiye almıyorum” olacaktır.

“ORDULULAR DERNEĞİ SOSYAL DERNEKÇİLİĞE ÖRNEKTİR”
-Aynı şeyi konuşan, aynı yolda yürüyen insanların bir çatı altında toplanması çok önemli oysa. Siz bir Ordulu olarak Ordular Derneği hakkında neler söyleyeceksiniz?

-Sosyal Dernekçiliğe örnekse Marmaris Ordulular Derneğini gösterebilirim. Benim de üyesi olduğum bir dernek. Nasıl bir birlik, beraberlik var anlatamam. İçimizden birinin neye ihtiyacı olursa maddi manevi yanında oluyoruz. Hastalık olsun, ölüm olsun, düğün dernek olsun, yola gidilecek olsun hemen para toplanır, ne kadar paraya ihtiyaç var iki katı toplanır, ihtiyacı olan kişiye verilir.
Marmaris'te yüzün üzerinde dernek var. Hiçbirinde Ordulular Derneğindeki gibi bir kenetlenme olduğunu zannetmiyorum.

“EŞİM VE KIZIM HAYATTAKİ İKİ EMANETİM”
-Zamanınızın büyük bir bölümünü gazetecilik alıyor. Dolayısıyla bir meslektaş olarak hep meslekten konuştuk. Ama bir eşiniz ve dünya tatlısı bir kızınız var?
-Hayatta iki emanetim var: Eşim Arzu ve Kızım Liya. Dünyanın en güzel duygularından biri baba olmak.
Eşim Arzu'yla internette tanıştık. O Almanya'da yaşıyordu. Arzu o zaman benim için “Ne kadar gıcık adam” diyormuş. İnternette tanıştık ama sanal ortamda aşık olmadık birbirimize. Arzu Türkiye'ye tatile geldiğinde görüştük, iki yıl süreyle gelip gitti Türkiye'ye. Birbirimizi tanıdık, sevdik ve evlendik. Mutlu bir aile babasıyım şimdi.







HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum