• BIST 8876.22
  • Altın 2928.215
  • Dolar 34.2375
  • Euro 37.4474
  • Muğla 19 °C
  • İzmir 23 °C
  • Aydın 21 °C
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 18 °C

SU TESTİSİ SU YOLUNDA…

Zeki SARIHAN

Kurtuluş Savaşı pek çok derslerle doludur. Bu derslerden biri, olumsuz bazı tiplerin bu savaşta kullanılmasının yarattığı sorunlardır.

Aş taşınca kepçenin pahası sorulmazmış. Savaşı yönetenler, savaşı başarıya ulaşmada meşru ve düzgün insanlar yetmeyince ipten kazıktan kopmuş, cani ve katilleri de düşmana karşı kullanma ihtiyacı duymuşlardır.

Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nda bu tiplerin en çok tanınanları, Topal Osman, Çerkez Ethem, Demirci Mehmet Efe, Trabzon İskele Kâhyası Yahya, Nurettin Paşa’dır.

İskele Kâhyasını dışarda tutarsak bunların Kurtuluş Savaşı’nda yararları da olmuş, fakat Yahya da içinde olmak üzere hepsi toplumda çok kötü anılar da bırakmış ve kendileri de iflah olmamıştır.

Topal Osman Birinci Dünya Savaşında Karadeniz Bölgesinde Rum ve Ermenilere kasaplık yapmış, Mütareke’de bu suçtan tutuklananlar listesine alınınca, (Atatürk’ün İstanbul’a yaptığı rica üzerine olduğu söyleniyor) Padişah tarafından affedilmiştir. Bu kez Mütareke sonrasında gene bölgedeki Rum eşkıya ile mücadele gerekçesiyle Samsun-Trabzon hattındaki ağalığına izin verilmiştir. Koçgiri Kürtlerinin bastırılmasında rol oynayan Osman Ağa, Giresun Alayının başında Sakarya Savaşına katılmıştır. Bölge Türk halkının da şikâyetlerine sebep olan Osman Ağa, zaman zaman Mustafa Kemal Paşa’yı da sıkıntıya sokmuş, onun muhafızlığını yaparken muhalif bir milletvekilini öldürdüğü için Meclis’in ayaklanması sonucu yakalanarak Meclis’in önünde asılmıştır.

Çerkez Ethem, Teşkilatı Mahsusa’nın emrinde çalıştıktan sonra mütarekede eşkıyalığa başlamış, fidye için İzmir Valisinin oğlunu kaçırmıştır. Onun Yunan işgaline karşı savaşacağı düşünülerek Millî kuvvetlere kazanılmış, kurduğu Kuvayı Seyyarenin komutanı olarak yaptığı çete savaşlarıyla ve isyanların bastırılmasında önemli hizmetleri de olmuştur. Fakat ordu emrine girmeyi reddetmiş, düzenli ordu tarafından yola getirilmek istenince düşman tarafına geçmeyi tercih etmiştir!

Demirci Mehmet Efe’nin macerası da bazı bakımlardan Ethem’inkine benzer. O yalnızca orduya teslim olmuştur.

İskele Kâhyası Yahya, Trabzon’da “İskele Hükümeti” adı verilen kanunsuz bir gücün başındadır. Trabzon’a giren çıkan mal ondan sorulmaktadır. Yahya, Türkiye’ye gelmekte olan Türkiye Komünist Partisi Heyetinin Karadeniz’de öldürülüp denize atılmasında kullanılmıştır. İttihatçılara karşı mücadeleye geçilince onun da ortadan kaldırılması gerekli olmuş ve “faili meçhul” bir cinayetle ortadan kaldırılmıştır. Su testisinin su yolunda kırılacağı hükmü tam da ona yakışmaktadır.

Mesleği askerlik olan Nurettin Paşa’nın ise daha uzun ve çapraşık bir hayatı vardır. Sakallı Nurettin adıyla da anılan bu general, çeşitli cephelerde görev almış, Birinci Dünya Savaşı’nda Irak Cephesinde komutanlık yaparken Kut’u Amere’de İngiliz kuvvetlerinin esir alınmasında baş rolü oynamıştı.. Mütareke başlangıcında İzmir’de Kolordu kumandanı ve vali iken bölgenin Türklerde kalmasını amaçlayan bir kongrenin düzenlenmesine de önayak olmuştur. Rumlara karşı katliam uygulayacağı şüphesiyle şikâyet edilerek İstanbul Hükümeti tarafından görevden alınmıştır. Nurettin Paşa Kurtuluş Savaşına katılmak için 1920’de Anadolu’ya geçmiş, bazı şartlar ileri sürmüş, bunlar kabul görmeyince Kastamonu’da damadının yanında yaşamaya başlamıştır. İleri sürdüğü şartlardan başlıcaları asla cumhuriyete gidilmemesi, Padişah ve Halifeliğin korunması idi.

1920 yılı ortalarında Yunanlıların Karadeniz’e bir çıkarma yaparak buradaki Rumları kullanıp orduyu arkadan da vurma kuşkusuna karşı Karadeniz bölgesinde bir askerî kuvvet kurma ihtiyacı doğduğunda Nurettin Paşa göreve çağrılmış ve kendisine Amasya merkezli 10 bin mevcutlu Merkez Ordusu Kumandanlığı verilmiştir. Nurettin Paşa, Koçgiri isyanının bastırılmasında ve Pontos örgütlenmelerine karşı şiddetli bir savaş yürütmüştür. Rum erkeklerinin kıyılardan iç bölgelere sürülmesine kadın ve çocukları da katmıştır. Tehcir sırasında bunları zaman zaman toplu olarak katlettirmiştir. Böylece Topal Osman’la birlikte Karadeniz’de Rum soykırımı iddialarına zemin hazırlamıştır. Çünkü ona göre kendi ifadesiyle “her Rum bir yılandır!” Onun yalnız Kürtlere ve Rumlara (hatta Pontosçu olamayan Rumların sürülmesine karşı çıkan) Samsun ileri gelenlerine) karşı kullandığı şiddet, başına buyruk hareketleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinde şikâyetlere sebep olmuş, Meclis kararıyla görevinden alınıp yargılanmasına karar verilmiştir. Fakat Mustafa Kemal Paşa, onu görevden almakla birlikte yargılatmamış, büyük Taarruzdan önce Birinci Ordu Komutanlığına atamıştır.

Nurettin Paşa, İzmit’in alınmasından sonra kendisini ziyarete gelen İzmir Metropolitini linç ettirmek gibi bir aşırılıkla ünlenmiş, Bazı tarihçilere göre Ermeni ve Rumlar geri dinmesin diye İzmir’de onların yaşadığı mahallelerin yakılmasında parmağı vardır. Birinci Ordu İzmit’e taşınınca da gazeteci Ali Kemal İstanbul’dan alınıp Ankara’ya götürülürken İzmit’te linç ettirmiştir. 1924’te Halk Partisi’nin adayını yenerek Bursa’dan milletvekili olmuştur. Mustafa Kemal Paşa ona verdiği görevlerden pişman olmuşçasına Nutuk’ta uzun uzun onun aleyhinde bulunur. Nurettin Paşa 1932’de ölmüştür.

Bu ve benzeri, ırkçılar, belli dönemlerde Kurtuluş Savaşı’na katılmakla birlikte onun haklılığına ve meşruiyetine gölge düşüren tiplerdir. Bu gölgeyi sağlayan kuşkusuz onların vatan müdafaası adına uyguladıkları ırkçılık, gereksiz, şiddet, keyfilik ve başına buyruk hareketlerdir. Millî Mücadele önderliği, onların bu hareketlerini bir yere kadar görmezlikten gelmiş fakat bir noktadan sonra çözümü onları tasfiye etmekte bulmuştur.

Emperyalizme karşı olmaya ırkçılık penceresinden bakanların, insan haklarından habersiz olanların, bütün milletleri kucaklamayı bilmeyenlerin günümüzdeki varlıkları açısından ders alınacak bir durum.[11] (12 Aralık 2023)

zekisarihan.com

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141