Sağlıksız değişimler bunlar!
Cumhuriyetimizin kuruluşundan beri altmış hükümet değişti... Hükümetler değiştikçe politikalar da değişti... Ama şartlara göre bazen politikalarından vazgeçip, halka uyan hükümetleri de gördü bu devlet... Devlete yılda en az 50 milyon lira vergi veren kişinin halktan sayıldığı ülkede, karnını aş evlerinde doyurabilenin de halktan olduğu gerçeği çoğu zaman unutuldu kimi politikalarda... Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında herkese hakkı olan hizmeti verilmesi gerektiği gerçeği yok sayıldı çoğu zaman.... Bu olanakları sağlamayan hükümetlerin halkçılıkla örtüşmediği ise acı bir gerçek olarak tarihte yerini aldı...
Ekonomi, tarım, eğitim gibi alanlarda uygulanan politikaların hükümetlerde farklılık göstermesi zaten olağandışı değildir.. Daha iyiye gitme yolunda hükümetlerin denemeye değer politikaları son yıllarda olmasa da çoğu zaman yüz güldürmüştür...
Değişimin her politikada yüz güldürmeyeceği bir sektördür sağlık.. Günümüze kadar değişen 60 hükümetin tümünün farklı ve apayrı sağlık politikaları olsa idi, büyük problemler kapımızdan hiç bir zaman eksik olmazdı.. Tıpkı bugün olduğu gibi...
Bir gün yatağımızdan kalktık.. Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye Eczacılar Odası'nın birbirine girdiğini öğrendik... Provizyon sistemi ve ilaç katkı payları gibi sorunlar yüzünden SGK ile karşı karşıya kalan eczacılar, yeni ilaç kararnamesini kabul etmediklerini açıkladılar... Üretici ile hükümet tam orta noktada buluştuğu sırada, eczacılar bir günlük kapatma eylemi yapınca, Başbakan'ın kafası attı ve tüm sözleşmeleri iptal etti...
Pire yüzünden yorgan değil, adeta ev yakıldı! 24 Bin eczanenin protokolü fesh edildi!
Hastaların ilaçlarını yeni bir anlaşmaya kadar parayla almasına karar verdi hükümet...
Ama çok geçmeden hükümetin sağlıkta tasarruf politikası bu kez danıştay tarafından iptal edildi... Bu, hükümetin hiç hoşuna gitmedi. Hatta Sosyal Sigorta ve Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, danıştayın kararına itiraz edeceklerini açıkladı, sinirli bir ses tonu ile... Yani Bakan'a göre; hastalar ilaçlarını paralarıyla almalılar!
İlaç alımlarına devam eden hastalar bu kez başka bir şok ile karşı karşıya kaldı...
Sağlıkta tasarruf etmeye çalışan hükümet ve ilaç firmaları arasında yaşanan krizde bu kez eczane rafları boş kaldı.... İlaç firmaları fiyatların düşmesi nedeniyle piyasaya ilaç vermemeye başladı...
Şimdi Türkiye'de; kanser, hipertansiyon gibi önemli hastalıkların ilaçları üretilmiyor! Ölümcül sonuçlar her an kapıda!
Bu politika Türkiye'de sağlıklı olanın başını çok ağrıtacağa, hastaları da yavaş yavaş ölüme götüreceğe benziyor...
Bir kalp hastası adam, ilacını bulmak için altıncı eczaneden geri döndürülüyor; MS hastası bir kadın, bir eczaneye "Burada ilaç var mıdır" diye soruyor ise; sağlıkta tehlike çanları çoktan çalmaya başladı demektir...
Devlet millete hizmet etmek için kurulmuş ise, devleti milletin seçtiği hükümet yönetir...
Hükümetler ise belirlediği politikalarda "ÖNCE İNSAN" demezse eğer; değişen politikaları gibi kendileri de değişmeye ve yok olmaya mahkum kalır....
Sağlık hizmetini hakkı olan herkese vermek gerektiğini savunan Atatürkçü sağlık politikası ise yok sayıldığı müddetçe, sağlıkta çözüme gitme ihtimali yoktur.. Bunu görmeyen bir hükümetin, halkçı olması da beklenemez...
Atatürk; "Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı, herzaman üzerinde durulacak ruhsal sorunumuzdur" derken insana verdiği değeri göstermişti...
Bazı değişimler vardır, iyi... Bazısı da tehlikelidir... Sağlıkta uygulanacak en önemli politika ise, ancak ve ancak Atatürkçü sağlık politikalarının izinden giderek mümkün olacaktır... Çok geçmeden....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.