Muğla Üniversitesi
Zeytin sineği [Bactrocera oleae (Gmelin) (Diptera: Tephriditis)] hemen hemen bütün zeytin alanlarında bulunan ve zeytinin ana zararlısı olan bir böcektir. Çiftleşen zeytin sineği dişileri meyve içerisine yumurtalarını bırakır ve gelişim aşamaları süresince çekirdek etrafında galeriler açarak beslenen larva zeytin meyvesinde verimin azalmasına ve kalitesinin bozulmasına böylece meyvelerin çürüyerek dökülmesine, zeytinyağı miktarının azalmasına ve yağda asitliğin yükselmesine neden olur. Avrupa'nın Akdeniz havzasında yaklaşık 10 milyon hektarlık alanda her yıl 1,6 milyon ton zeytin yağı ve 750.000 ton sofralık zeytin üretimi yapılmakta ve bu organizmanın neden olduğu ortalama yıllık üretim kaybının %15, yaklaşık 800milyonUSD/yıl, civarında olduğu tahmin edilmektedir. Dünya zeytin ve zeytinyağı üretiminde ilk 5 sıra içerisinde bulunan ülkemizde bu organizmadan kaynaklanan zararın ise, mücadele durumuna bağlı olarak, yaklaşık %15 ila %70 arasında değiştiği tahmin edilmektedir.
Bu önemli tarım zararlısı hakkında genetik çalışmalar, populasyoniçi ve populasyonlararası genetik farklılıklar ve genetik potansiyel direnç seviyeleri hakkında ayrıntılı araştırmalar oldukça azdır, ülkemizde ise hiç yoktur. Daha önce dünyanın değişik bölgelerinden ve Ortadoğu'dan çok sınırlı sayıda toplanan zeytin sineği örneklerinde mikrosatellit ve mitokondriyal DNA markörleri kullanılarak yapılan araştırmalar bu organizmanın Ortadoğu'dan başlamak üzere Avrupa'nın Akdeniz havzasına doğru doğu-batı istikametinde yayılış gösterdiğini işaret etmektedir. Bununla birlikte, yapılan çalışmalar bu organizmada ürünü organofosfat insektisit direncinde önemli bir rol oynayan asetilkolinesteraz, Ace, genindeki direnç sağlayan mutasyonların da olası orijin ve yayılım noktasının ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesi olabileceğini işaret etmiştir.
Araştırmamızın ilk bölümünde, ülkemizin en önemli zeytin yetiştiricilik alanlarından olan Güneydoğu Anadolu, Akdeniz ve Marmara Bölgeleri'nden toplanan zeytin sineklerinin, genetik açıdan moleküler yöntemler kullanılarak populasyonlarının genetik yapısı ve birbirinden uzaklıkları belirlenecektir. Böylelikle daha önceki çalışmalarımızda Ege Bölgesi'nden elde ettiğimiz sonuçlar ile birleştirildiğinde ülkemiz zeytin sineği populasyonlarının genetik yapısının tanımlanması yapılmış ve bu alanda var olan büyük bir teorik boşluk doldurulmuş olacaktır. Bununla birlikte belirtilen lokasyonlardan toplanan örneklerde Ace genindeki organofosfat direnç mutasyonlarının sıklığı, kısmi baz dizi analizi ve poliakrilamid jel elektroforezi yöntemleri kullanılarak belirlenmesi ile bu popülasyonların genetik potansiyel direnç seviyeleri de belirlenmiş ve böylelikle daha etkili ve bilinçli ilaçlama stratejilerinin geliştirilmesi ile hem ekonomik kazanç sağlanmış hem de doğada dirençli bireylerin gelişimi ve yayılımı da önlenmiş olacaktır.
Bu çalışmayla ülkemizde ve dünyada büyük ürün kayıplarına yol açan bu organizmanın evrimi ve Avrupa kıtasındaki yayılışı hakkında daha detaylı bilgi sahibi olunacak ve bu organizma ile daha verimli, çevreye dost ve yan etkisi minimum düzeyde, türe spesifik mücadele stratejilerinin de geliştirilmesi sağlanmış olacaktır.
Kısacası amacımız, Zeytin sineğiyle mücadelede nasıl bir yöntem izlenmeli? sorusunun cevabını bulmak, zeytin sineğinin DNA'sındaki direncini çözerek ona göre önlem almak ve bu sineğin tarım alanlarımızda yol açtığı zararı en aza indirmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.