marmarisname

            Bir avukat olarak meslektaşlarımla yıllardır yakındığımız bir sorun şu an gündemimizi belirliyor.

 

            Yerli yersiz tutuklamalar, tutuklama sürelerinin uzaması, kağnı hızıyla yürüyen adalet ve insanların mağduriyeti.

 

            Tutuklama bir tedbirdir. Ama sık kullanılmaması temenni edilen bir tedbir.

 

             Mahkemeler çoğu zaman yoğun suç şüphesi ,kaçma ihtimali,delillerin karartılabileceği gibi gerekçelerle insanların özgürlüğünü kısıtlayabilirler.Aslında Ceza muhakemeleri kanunu sorgulamayı yapan yargıca sınırsız bir  takdir yetkisi vermemiştir ama ülkemizde hakimler olması gerekenden çok daha fazla tutuklama kararı vermekteler.

 

             Buna gerekçe olarak da çoğu zaman dosyada gizlilik kararı bulunduğu ve bilmediğimiz sadece dosyayı hazırlayan kolluk kuvvetinin savcının ve sorgu hakiminin bildiği deliller,telefon görüşme kayıtları ve saire olduğu iddia edilir.Aslında bu da başka hukuk ayıbıdır.

 

            Özgürlüğü kısıtlanan insanın ne ile suçlandığını ,aleyhinde ne gibi deliller olduğunu bilmesi  en doğal hakkıdır.Ama çoğu zaman dosyadaki gizlilik kararı gerekçe gösterilerek  şüpheli şahsa ve avukatına bilgi verilmez.

 

             Böyle bir durumda avukatın durumu aynen karanlık bir odada  boks maçı yapmak gibidir.

 

             Hangi delillerle suçlandığını bilemeyen bir insan o delillere karşı kendi lehine olacak delilleri nasıl sunabilir.

 

             Zaten psikolojik olarak çökmüş durumdaki şüpheli ifade verirken de tam bir çaresizlik içinde kalır.

 

              Maalesef Türkiye'de tutuklama konusunda ve daha birçok konuda Mahkemeler takdir  yetkilerini hassas bir şekilde kullanmak yerine olması gerekenden fazla kullanmaktalar.

 

             Dominik Straus Kahn'ın tacizden  19.05.2011 tarihinde tutuklandı. Tutukluluk kefaletle ev hapsine çevrildi.07.07.2011 tarihinde Mahkemeye çıkartıldı lehine deliller bulunduğu için ev hapsi de teminatsız olarak kaldırıldı.

 

           Dominik Straus Kahn'ın başına bu olay  Türkiye'de gelseydi. Muhtemelen hakim karşısına çıkması ekim ayını bulurdu.Daha sonra duruşma bilmem nereye yazılan yazının cevabının gelmediği için 4 ay sonraya ertelenirdi.Tabi tutukluluk hali de devam ederdi.

 

            Adalet ekmek gibi, su gibi  muhtaç olduğumuz bir kurum.Türkiye'de yargıda reform artık bir zorunluluk.

 

            Yargı vicdanları tatmin etmeyince başlar insanların kendi haklarını kendi aramaları.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil CANDA Arşivi

En büyük makam hiçlik makamıdır

01 Şubat 2019 Cuma 14:00

İYİ İNSAN OLMAK NEDEN BU KADAR ZOR

02 Eylül 2016 Cuma 12:35

TÜRKİYE HEPİMİZİN EVİ

25 Ağustos 2016 Perşembe 13:42

YAZMAK BAŞLI BAŞINA BİR SERÜVENDİR

19 Ağustos 2016 Cuma 12:48

YAMAN ÇELİŞKİLER ÜLKESİ

16 Ağustos 2016 Salı 13:17

ATATÜRK’Ü YENİDEN KEŞFETMEK

26 Temmuz 2016 Salı 13:09

YÜRÜMEKTEN DAHA FAZLASINI YAPMAK

07 Eylül 2015 Pazartesi 12:19

MASUM ÇOCUK

03 Eylül 2015 Perşembe 13:38