Halil CANDA
Bize bir emin kişi lazım
Verdiği hükmümün adil olduğundan tereddüt dahi etmeyeceğimiz.
Öyle keskin kılıçlar olmuşuz ki birbirimize karşı. Akıl, mantık ben duygusunun önüne geçemiyor hiçbir zaman.
Fenerbahçeliler ''biz körü körüne yöneticilerimize bağlıyız'' diyor, şike olayının ihtimalini bile akıllarından geçirmiyorlar.
Trabzonlular ''federasyon Fenerbahçe'yi kolluyor ''diyorlar.
Sonuçta yargı da, federasyon da ne karar alırsa alsın kimseyi memnun edemeyecek.
Ergenekon davaları devam ediyor. Kimileri bu davanın bir safsatadan ibaret olduğunu düşünüyor, kimileri Ergenekon sanıklarının gerçekten suçlu olduğu kanaatinde.
Yani yargı eninde sonunda bir karar verecek ama verdiği karar kimine haklı gelecek kimine haksız. Sonuçta tartışılacak.
Bir belediye başkanı hakkında bir soruşturma olacak. O belediye başkanının partisinden olanlar ''bu bir siyasi hesaplaşma ''diyecek, O belediye başkanının partisinden olmayanlar ''kesin yolsuzluk yapmıştır'' diyecek. Kimse doğruları ve yanlışları eşit bir terazi de değerlendirmeyecek.
Hükümet iyi bir şey yapsa muhalefet ''bu iyidir biz de destekliyoruz'' demeyecek. Hükümet kötü bir iş yapsa iktidar partisinden olanlar '' burada yanlış yapılmıştır''demeyecek.
Doğrular hep bizim doğrularımız olarak kalacak. Ortak doğrularımız olmayacak hiçbir zaman.
Bunun suçlusu kim?
Kendi düşüncesinden başka düşünceye tahammül gösteremeyen yöneticiler. O yöneticilerin doymak bilmeyen yakın çevresi. Kendi işine gelmeyen insanların işiyle, aşıyla, hayatıyla gözünü bile kırpmadan oynayabilecek siyasiler.
Giderek derinleşen bir nefret toplumu.
İnsanların suçu yok bunda.
Çünkü verdiği kararın adil olduğundan emin olduğumuz bir mekanizma yok.
En büyük çatışmalar da bu güvensiz ortamdan doğuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.