Marmaris suskun ne esnaf ne de turizmciler beklentilerinin bulamadılar.

Kime sorsan sanki Marmaris bitmiş gibi konuşuyorlar.

Sezonun ortalama yüzde elli, atmış doluluk oranında geçirseler bile personel ve gider kalemlerinin yüklü olması nedeniyle masraflarını bile çıkaramadıklarını ifade ediyorlar. 

Her ne kadar eylül ayı turistlerin kalabalık olması gözlemlense bile bu kafilelerin geçmiş yıl itibarıyla yaptıkları erken rezervasyonları olduklarını söylüyorlar.

Gerçek şu ki tarımda olduğu gibi beklenen rekolte, turizmde de kendisini göstermiştir.

Bundan böyle ne veya neler yapılabilir. Pahalılığın önüne geçilmesi zor hatta imkânsız görünüyor.

Birim maliyetler ne yazık ki olduğu yerde fiyatlanıyor. Kim nasıl yapıyor veya nasıl böyle durduk yerde fiyatların arttığı meçhul?

Piyasalar böyle olunca da tabiri caiz ise kör tuttuğunu öpüyor. 

Kör deyince aklıma bir fıkra geldi, aslında biz hepimiz körüz anlaşılan ne önümüzü ne de geleceği görebiliyoruz. Bence düşünce tarzımızı değiştirmeliyiz.

Gerçeği bir bakıma da bir başka türde süslemek hayal ettirmektir.

Brooklyn köprüsünde, bir bahar günü, kör bir adam dilencilik yapıyormuş. Dizlerinin dibine bir tabela koymuş. Üzerinde "DOĞUŞTAN KÖR" yazılı imiş. Herkes dilencinin önünden geçip gidiyormuş. Bir REKLAMCI bunu görmüş. Tabelayı almış arkasına bir şeyler yazmış, olduğu yere tekrar bırakmış.

Ne olduysa olmuş... Gelip geçen ve bu tabeladaki yeni yazıyı okuyan herkes, başlamış dilencinin önündeki şapkaya, habire para atmaya...

Bir cümle yetmiş, onca kişiyi etkilemeye ve dilencinin şapkasının kısa sürede ağzına kadar parayla dolup taşmasına...

"GÜZEL BİR BAHAR GÜNÜ... AMA BEN BAHARI GÖRMÜYORUM..."

Marmaris şahane ama bir anlayışta bir eksiklik var sanki.