Marmaris gecelerinin genç patronu

Marmaris gecelerinin genç patronu
OSMAN ERDOĞAN, 1972 Trabzon Merkez doğumlu. İlk, orta ve lise(Trabzon Ticaret Lisesi)'yi Trabzon'da tamamladı. Liseyi bitirdiğinde İstanbul'daki akrabalarının, oradan da Marmaris'teki ağabeyinin yanına geldi.

OSMAN ERDOĞAN KİMDİR?
1972 Trabzon Merkez doğumlu. İlk, orta ve lise(Trabzon Ticaret Lisesi)'yi Trabzon'da tamamladı. Liseyi bitirdiğinde İstanbul'daki akrabalarının, oradan da Marmaris'teki ağabeyinin yanına geldi. Kalmaya niyeti yokken, Marmaris vazgeçilmezi oldu. Önce ağabeyiyle Karadeniz Ticareti kurup inşaat malzemeleri sattı, sonra her şeyini ağabeyine bırakıp gece hayatı işine soyundu. Arkadaşlarının yanına takılırken, bir gün kendini bir barın kapısında bodyguard olarak buldu. Çeşitli barlarda bodyguardlık ve müdürlük yaptı. Çevresi ona “Laz Osman” lakabını yakıştırdı. Beş yıl İngiltere'de kaldı, dil eğitimi aldı. İstanbul Anadolu yakasının ünlü gece kulüplerinden birinde müdürlük yaptıktan sonra, tekrar Marmaris'e döndü. 2006-2007 sezonunda Club Ra'da çalıştı, ardından Farfara Bar'ı devraldı. Farfara'yı kısa zamanda beğenilen ve tercih edilen bir mekan haline getirdi. İşletmesini daha geniş bir alana, eski Club Ra'nın yerine taşıdı. FarfaRA iyi hizmeti, güzel mekanı ve canlı müziğiyle, Marmaris'in gece hayatına yön veren mekanlardan biri haline geldi. O, bir zamanların “Laz Osman”ı… Şimdi ise işinin tüm zorluklarına rağmen titiz, çalışkan ve özverili yapısından ödün vermeyen Marmaris gecelerinin genç patronu Osman Erdoğan…



MARMARİS VAZGEÇİLMEZİM OLDU
-Kuzey Çocuğu Osman Erdoğan nasıl bir çocukluk ve gençlik yaşadı?
-Babam Trabzon'un tanınmış müteahhitlerinden biriydi. Güzel bir çocukluk geçirdim. O yüzden yokluğu Marmaris'te gördüm diyebilirim.
Akrabalarımızın bir bölümü İstanbul'da olduğundan Liseyi bitirince İstanbul'a gittim. İstanbul benim için tamamen bir maceraydı. Tüm dünya sevebilir İstanbul'u, ama ben nefret ettim. İstanbul'da yaşayabilmek için insanın bir bavul parası olması gerekli. Vampir gibi gece sokağa çıkıp, gündüz uyuyacaksın. Çok insan sevebilir, ama bana göre, yaşanacak bir şehir değil.

-Ya kuzeyden güneye yolculuğunuz nasıl başladı, ne zaman geldiniz Marmaris'e?
-Benden bir büyük ağabeyim Marmaris'teydi. 1986 yılında, kısa bir tatil için yanına geldim. Fazla kalmaya niyetim yoktu. Ama derler ya “Marmaris'in suyunu içen buradan gidemez” diye. Ben de gidemedim ve kısa zamanda iş hayatına atıldım. Ağabeyimle birlikte Karadeniz Ticareti kurduk, toptan ve perakende inşaat malzemeleri satıyorduk.
Marmaris'e alıştıkça sevmeye başladım. Hiç kalmayı düşünmediğim halde, vazgeçilmezim oldu Marmaris.

KENDİMİ BİR BARIN KAPISINDA BODYGUARD OLARAK BULDUM
-İnşaat malzemeleri satarken, gece hayatı nasıl mesleğiniz oldu?
- Ağabeyimle yıllarca ortak iş yaptıktan sonra, hobi olarak turizm işine soyundum.
Akşamları arkadaşlarımın yanına takılırken, bir gün kendimi bir barın kapısında bodyguard olarak buldum. Böylece Barlar Sokağı ve Uzunyalı'da bodyguardlık yapmaya başladım.
İş hayatım yön değiştirmeye başlamıştı. Karadeniz Ticaretten ayrılarak, her şeyimi ağabeyime bıraktım.
İşte insanların yanlış bildiği, çalışanları hor gördüğü gece hayatına böyle girdim. Uzun yıllar bodyguardlık, bir müddet sonra da çeşitli barlarda müdürlük yaptım.
Ardından İngiltere'ye gittim ve 5 yıl gibi uzun bir süre kalarak, dil eğitimi aldım. Arada Türkiye'ye gidip geldim tabii.

GAZETECİLER DÖVÜLÜNCE MÜDÜRLÜKTEN İSTİFA ETTİM
-Uzun yıllar İngiltere'de kaldıktan sonra ne zaman kesin dönüş yaptınız?


-1998 yılında Türkiye'ye döndükten sonra ilk olarak İçmeler'de Pleasure Disco'da müdürlük yapmaya başladım. 3-4 yıl sonra yaşadığım sorunlardan ve belki de kendimden bir kaçış olarak İstanbul'a gittim. Orada Anadolu Yakasında Bağdat Caddesi Çiftehavuzlar'da Yes Club Türkçe Barda müdürlük görevini üstlendim. Kemal Derviş'in oğlu Erol Derviş DJ'lik yapıyordu barda. Erol Derviş Yasemin Kozanoğlu ile çıkıyor, paraparazzilerin elinden kurtulamıyorlardı. O yıllarda medyada sık sık aşklarından söz edilen popüler bir çiftti Derviş ve Kozanoğlu.
Bir akşam arka kapıdan bara girmesi gerekirken ön kapıyı kullanan Yasemin, orayı mesken tutan paparazzilerin sorularından kurtulamıyordu. Biz de müdahale ettik tabii. Bir kameraman ve magazin muhabiri kız yere düştü. Bu olay magazin basınında epeyce yankılandı, ardından ardından zorunlu olarak bardaki görevimden istifa ettim. Bu istifa İstanbul'daki yaşamımın da sonu oldu ve İstanbul maceramı böylece noktalamış oldum. Ve sonunda yine Marmaris'e döndüm.

AYRILDIĞIM YERİN ŞU ANDA SAHİBİYİM
-Artık bu dönüş sizi, gece hayatının patronu olmaya yaklaştırmıştı sanırım…


-2-3 yıl çeşitli barlarda çalıştıktan sonra, 2006-2007 sezonunda Club Ra'da çalışmaya başladım. Bir müddet sonra kendi içimizde yaşadığımız sorunlar neticesinde Ra'yı bırakarak, Farfara Bar'ı devraldım. Sizin deyiminizle, gece hayatının patronu olmuştum artık. İnsanlar Farfara gecelerini sevdi, bar doldu taştı, çok güzel işler yaptık 1 yıl içinde.
Biliyor musunuz, kadere inanmak lazım. Farfara'nın yeni yeri, eski Club RA…1-2 yıl önce yaşanan sorunlardan dolayı ayrıldığım yerin, şu anda sahibiyim.

-Başarılı bir işletmecisiniz. Başarınızı neye borçlusunuz?
-Ben bu işe sıfırdan girdim. Öncelikle; insanları tanımam, insanların ne istediğini bilmem ve iş disiplinim en büyük avantajlarım oldu.
Kendi işletmem altında tanığım tanımadığım bütün insanları önce müşteri olarak gördüm, para olarak değil.
Prensip olarak iyi hizmet ve müşteri memnuniyeti benim için birinci sırada yer aldı daima, para kazanmak ondan sonra.
Yıllardır gece hayatının içindeyim, işletmelerimde her zaman arkadaşlarımın bile iskemlesini çeker, masasını temizler ve servisini yaparım. İşimi seviyorum, başarımı buna borçluyum. Yaptığın işi sevmezsen asla başarılı olamazsın.

İNSANLAR FARFARA'YI SEVİYOR


-İşlettiğiniz barlarda müşterilerinize Türkçe Pop Müzik sunuyorsunuz. Bu tercihinizin nedeni nedir?
-Bu konseptte uzun zamandır çalışıyorum. Canlı müzik alanında, insanların ne istediklerini biliyorum. Sahnenin dolu olması ve sanatçının eğlendirdiği insanlarla birebir iletişim içinde bulunması farklı bir ortam yaratıyor. İnsanlar da bunu tercih ediyor. Seçimimiz bu yüzden Canlı Türkçe Pop.

-FarfaRA nasıl bir işletme?


-İşletmemiz tamamen ailelere yönelik. Ailelerin rahatça, uzun süre eğlenebileceği, kendini rahat hissedebileceği bir gece kulübü. Önüne gelen giremez FarfaRA'ya.
İşletmemiz hakkında bu zamana kadar aldığım tepkiler tamamen pozitif. İnsanlar FarfaRA'yı seviyor. Demek ki burada istediklerini buluyorlar, hizmetimizden memnunlar.

Osman Erdoğan, Yazarımız Oya D. Ustabaş...


EĞLENMEYE GELEN İNSANLARLA UĞRAŞMAK ZOR
-Gece hayatına yön veren bir işadamı olarak karşılaştığınız zorluklar nelerdir?
-Gece hayatı, dışarıdan bakıldığında insanlara eğlenceli geliyor tabii. Ama içine girdiğinizde eğlendirmenin zorluklarıyla karşılaşıyorsunuz. Düşünsenize eğlenmeye gelen insanlarla uğraşıyoruz. Gecede 500 kişi, bazen 1000 kişi ile ilgilenip, bire bir konuşuyorsunuz. Kaldı ki eğlenmeye gelen insan hizmette kusur istemez. En doğrusunu yapsan ve hata olduğunda telafi etsen bile kapris yapabilir müşteri. İdare edecek, hoş tutacaksın. Zor, gerçekten çok zor insanlarla uğraşmak.
Şöyle düşünün; nasıl ki bir cam ustası camı işlerken, eserini kusursuz ortaya çıkarmak için en ufak ayrıntıya bile dikkat eder, biz de öyle dikkatli ve titiz çalışıyoruz işimizde.
İnsanları öyle iyi tanımanız gerekiyor ki, masa düzenini kurarken bile bunu göz önünde bulunduruyoruz. Kim kiminle konuşmuyor, kimin kiminle görüşü farklı bunları bilmeniz ve bu insanları yan yana getirmemeniz gerekli. Sağ görüşlüyle sol görüşlüyü, doğulu ile batılıyı ayrı yerlerde oturturuz.
Çok emek isteyen bir iş, ama biz bunu başardığımıza inanıyoruz ve başarımızın devamı için de yeni fikirlerle kendimizi yenilemeye çalışıyoruz.

-İşinizi iyi biliyor ve çok titiz davranıyorsunuz mekanınızda…
-Evet çok titizim. Her şeyin kusursuz olması ve müşterilerimizin memnuniyeti için elimden geleni yapıyorum. Bakın şu anda kameradan salonun düzenlenmesini izliyorum. Masaların birbirine simetrik olmadığını görüyorum ve çıldırıyorum şu anda.


BERABERLİĞİMDE KISKANÇLIK VE GÜVENSİZLİK SORUNU YAŞIYORUM


-Gecelerin patronu olmak özel hayatınızı nasıl etkiliyor?
-Orasını hiç sormayın. Gece çalıştığımız için, gündüzü pek göremiyoruz. Tabii bu durum en çok kız arkadaşımı etkiliyor. O gündüz çalışıyor. Dolayısıyla paylaşımlarımız sınırlı oluyor ve bir yerde patlıyor. Kendisine hak veriyorum.
Bazı toplum bireylerinde, gece hayatındaki insanlara karşı negatif bir bakış açısı var. Gece hayatının içindeki adam daha kolay aldatır zannediyor insanlar. Eşiniz varsa eşiniz, sevgiliniz varsa sevgiliniz kıskanıyor. Bu işin içindeki birçok insan gibi, ben de işimin konseptinden dolayı birlikte olduğum kişiyle kıskançlık ve güvensizlik sorunu yaşıyorum. Oysa benim işim ve ekmek paramı kazanma şeklim bu. Ben her zaman derim “İnsan aldatmak istedikten sonra her zaman ve her yerde bunu gerçekleştirebilir”. Güven olmadan bir ilişkinin ayakta durması zor. İşimin özel hayatıma yansıyan en büyük zorluklarından biri bu.
Ama dediğim gibi sonuçta bu benim işim, emeğim ve ekmeğim. Bu işi yapmak zorundayım.

-FarfaRA'da kaç kişi istihdam ediyor?
Bu güzel mekanda, şu an 24 kişi evine ekmek götürüyor. Bu kadar zorluğun yanında evime gittiğim zaman, bu insanlara verdiğim ekmeğin huzuru tüm yorgunluğumu unutturuyor. Bence işletmeciliğin en güzel yanlarından biri de bu. Paylaşmak çok güzel bir duygu. Zaten paylaşmasını bilmeyen hiçbir işte başarıyı yakalayamaz.

ARTIK ŞİİR YAZAMIYORUM
-İnsanları eğlendirmek için kusursuz bir hizmet sunma uğraşı içerisindeyken kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?
-Maalesef… Kesinlikle kendime zaman ayıramıyorum. Kahvaltı bile edemiyorum. Kitap okumayı, edebiyatı, yazmayı, hele ki şiiri çok seviyorum. Kendim de şiir yazıyorum. Düz yazı olsun, şiir olsun yazdıklarımla içimden geçenleri çok iyi ifade ederim. Sabaha karşı 5'te yarı uyur, yarı uyanıkken kafamda şiiri tasarlar, sonra kalkıp kağıda dökerdim. Resim yaparım ve seyahat etmeye bayılırım, ikili diyaloglarım da iyidir. Fakat bunların hiçbirine zaman ayıramıyorum artık.
Bu işletmede dostlarımın ve Marmaris'in desteği ile çok güzel bir trend yakaladım. Maddi manevi getirisini alıyorum. Ama bu güzel işletme maddi kazanç getirirken, manevi çok şeyler götürebiliyor insandan.
İsteyen buraya gelip, bir gecesini işveren olarak versin, çalışsın. Ancak o zaman benim neler hissettiğim, neler yaşadığım çok iyi anlaşılacaktır.

ARTIK LAZ OSMAN DEĞİL, OSMAN ERDOĞAN'IM


-Çevrenizde Laz Osman olarak da biliniyorsunuz… Neden Laz Osman dediler size?
-Evet lakabım Laz Osman. Karadenizli olduğum kadar, bıçkın olduğum için Laz Osman denmişti bana. Ama günahıyla, sevabıyla Laz Osman artık bitti. Şimdi Laz Osman yok, Osman Erdoğan var. İnsan esnaf olduktan sonra hatalarından ders çıkarıyor. Esnaflık ayrı bir olay.

-Karadenizli hemşerilerinize ve Karadenizliler Derneğine nasıl seslenmek istersiniz?
-Şu an çok sevdiğim bir dostum, Gündem Gazetesinin sahibi Temel Irmak, Karadenizliler Derneği Başkanı. Onu çok yalnız bıraktığımızı düşünüyorum. Karadenizliler olarak yalnızca konuşuyoruz ve konuştuklarımızı da lafta bırakıyoruz. İcraata gelince kimse bir şey yapmıyor. Bizler elimizi uzatmazsak, başkan tek başına ne yapabilir. Derneği ciddiye almalı ve Temel Irmak'a destek vermeliyiz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum