• BIST 10336.5
  • Altın 2401.823
  • Dolar 32.2594
  • Euro 34.6419
  • Muğla 9 °C
  • İzmir 14 °C
  • Aydın 12 °C
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 6 °C

MADIMAK KATLİAMI VE DİĞERLERİ

Halil CANDA

            MADIMAK KATLİAMI ,UĞUR MUMCU SUİKASTİ,TURGUT ÖZAL’IN ÖLÜÜMÜ, EŞREF BİTLİS’İN ÖLÜMÜ VE 1993 YILININ ŞİFRESİ

 

            Sivas olayları üzerinden yirmi yıl geçti.

            Madımak otelinde kaybettiğimiz insanlarımız bir daha çıkmamak üzere tüm ülkenin hafızasına kazındı.

            Bu ülkenin insanları normal şartlarda inancından ötürü , etnik kimliğinden ötürü  kimseyi linç etmezler.Geçmişte yaşadığımız tüm linç olaylarının altında gizli servislerin oyunları,derin güçlerin parmakları vardır.Bunu görebilmek için alim olmak gerekmiyor.

            Sivas olaylarından başlayalım.

            Sivas’taki olaylarda kaybettiğimiz insanların yeri doldurulamaz. Onları hiçbir şey geri getiremez.Belki bu ülke demokrasi yolunda,kardeşlik yolunda birbirini anlama yolunda biraz yol katederse belki ruhları şad olur.

            Madımak olayının en büyük mağduru ölen insanlarımız ve aileleridir.Ondan sonraki mağduru Sivas  halkıdır.Bu olayların bir mağduru da zamanın Refah Partili belediye başkanı Temel Karamollaoğulları’dır. Karamollaoğulları’nın en büyük şanssızlığı soy ismi olmuştur.Zaten o zamanlar Refah Partisine karşı ciddi bir karalama kampanyası varken,Madımak oteli yanıyorken televizyonda her Belediye Başkanı Temel Karamollaoğulları denildiğinde çoğu insan adamın ne olduğu soyadından belli diye düşündü.Oysaki otelden kurtulan tanıklar beyanlarında zamanın belediye başkanının insanları kurtarmak için canla başla çalıştığını söylemektedirler.Hatta rahmetli Aziz Nesin bile itfaiye görevlilerinin kendileri için canını tehlikeye atarcasına çalıştıklarını söylemişti

            Zamanın iktidarı DYP-SHP koalisyonuydu. Altı saat boyunca ne askerden ne de hükümetten Madımak oteline yardım gitmedi. İnsanlar  gözler önünde can verdi.

            Bu katliamın faillerinin hak ettiği cezayı almaması devletin bir ayıbıdır.Bu işin sorumlusu Ak Parti değildir.Bu iş biri merkez sağ öbürü merkez sol olan iki partinin koalisyon döneminde olmuştur.

 

            Uğur Mumcu da aynı hükümet döneminde 1993 yılında öldürüldü.

            Uğur Mumcu öldürüldükten sonra Türkiye’nin her yerinde yürüyüşler yapıldı. Türkiye İran olmayacak diye sloganla atıldı.Dindar gurupların Uğur Mumcuyu öldürdüğünden şüphelenildi.Herhalde kalabalıklar Türkiye İran olmayacak diye slogan atarken gerçek katiller içinden kıs kıs gülüyorlardı.Çok güzel bir hedef şaşırtmaydı.

 

            Şimdi 1993 yılındaki bir ölüm olayına daha gelelim mi?

            Turgut Özal .

           Öldü mü öldürüldü mü tartışması halen devam ediyor.

            Ne tesadüf  ki rahmetli Özal’ı da aynı yıl kaybettik.

 

            YA Eşref Bitlis paşa.Onun da 1993 yılında helikopterinin düşmesi sonucu ölmesi.BU olay üzerinde hiçbir ciddi soruşturmanın yapılmaması tesadüf mü?Türkiye tarihinin en önemli paşalarından biri.Genelkurmay başkanı olmasına kesin gözle bakılan ,vatanını seven bir Türk askeri.

 

 

 

           

           

 

            Peki sevgili dostlar bu olaylar. Bu dört elim olay.Türkiye’yi sarsan bu dört önemli olayın 1993 yılında olması bir tesadüf mü?

            Sadece tesadüfle açıklanabilir mi?

            1993 yılı bu önemli cinayetlerin yanında güneydoğudaki faili meçhul cinayetlerin sayısının da zirveye çıktığı bir dönemdi.

            Ak Parti 1993 yılını mercek altına almalıdır. DYP-SHP koalisyon döneminde bu kadar şüpheli ölüm olayında mutlaka birilerinin parmağı var.Bu olayların  faillerinin bulunmamasında da dönemin hükümetinin mutlaka parmağı var.1993 yılını aydınlatırsanız Türkiye’nin geleceğini aydınlatırsınız.

 

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141