Gazetecilik, dışarıdan bakınca sadece soru sormak, haber yazmak, yayınlamak gibi görünür. Oysa biz, her habere biraz ruhumuzu, biraz gece uykularımızı, biraz da kalbimizi katarız. Hele özel haber yapıyorsak… Kolay mı? Araştırıyorsun, didikliyorsun, arşivleri karıştırıyorsun, insanlarla konuşuyorsun, detay topluyorsun, sonra oturup bütün bunları halkın anlayacağı, güveneceği ve bir şeyler hissedeceği bir dile döküyorsun.
İşte tam da burada başlıyor kırgınlık.
Çünkü bu kadar emeğin ardından haber yayına giriyor. Görüyorlar. Haberin muhatabı görüyor. Hatta bazen kendi sosyal medya hesabında paylaşıyor, altına bir şey bile yazmadan. Ne bir "elinize sağlık", ne bir "sağ olun". Sanki o satırlar kendi kendine yazılmış gibi. Sanki o haber, haber değil de bir görev kağıdıymış gibi.
Kuru bir teşekkür bekliyoruz bazen. Onu da çok görüyorlar.
Sonra insan dönüp kendine soruyor: Acaba bir yerde hata mı yaptım? Haberi bir daha okuyorum. Noktasına, virgülüne kadar. Yok, hata yok. Haber doğru. Hatta bazıları sustuğu için biliyorum ki fazlasıyla doğru. Çünkü doğru yazdığında alkış değil, sessizlik gelir çoğu zaman. Kimi zaman da rahatsızlık.
Ama bu sessizlik, kalemi yoran bir sessizliktir. İnsan sustukça biz yoruluruz.
Heves denen şey, kolay kolay sönen bir şey değildir ama günden güne incelir. Her karşılıksız emekte biraz daha soluklaşır. Gazetecilik sevgiyle yapılır; sevgi görmediğinde kırılır ama yine de devam eder. Çünkü biz bu mesleğe gönlümüzü verdik. Kimseye yaranmak için değil, halka bir şey anlatmak için çıktık bu yola. Ama yine de insanız. Teşekkür beklemek, görülmek, değer verilmek lüks değil, insani bir ihtiyaç.
Bir yerde yanlışlık var ama nerede, onu bulamıyorum. Belki de sorun bizde değil, teşekkür etmeyi unutmuş bir dünyada haber yapmaya çalışmamızda. Belki de herkes sadece kendi reklamının peşinde. Kim bilir...
Yine de biliyorum; biz doğru yazmaya devam edeceğiz. Çünkü biz kendimize yazarız önce, sonra halka. Kalemimizden çıkan her kelime, vicdanımızdan geçmiştir.
Ama bilinsin...
Hevesimiz ölüyor.
Ve biz bunu her gün hissetmeye devam ediyoruz.
Bilenler böyle gelsin.
Gerçekten bilenler...
Allah'a Emanet Olunuz.
Ankara 4. Haziran 2025