Geçmiş Düzenlemesi

                Türk Devletleri üzerine birçok Türk düşünürünün (Hüseyin Nihal Atsız, Doktor Rıza Nur Bey, Mükrimin Halil Bey, Ahmet Zeki Velidi Bey) de yazdığı ve dile getirdiği düşünceyi sizlere aktarmak istiyorum. Bu düşünce Türk Geçmişi (tarihi)'nin düzenlenme (sistemlendirilme) şeklidir.

                Türk Geçmişi'ni düzenlemek önemli bir konudur. Öncelikle şunu bilmek gerekir ki tarih bir bilim değildir. Tıpkı felsefe gibi özneldir. Ulustan ulusa, kişiden kişiye yorumlanması değişir. Bu sebeple Türk Geçmiş düzenlemesinde yanlışlıklar vardır. Türk Geçmişi'ni, İngiliz, Alman, Fransız geçmişleri gibi düzenleme uğraşından doğan bu hata, düzeltilmelidir. Çünkü Türk Ulusu, İngiliz, Fransız, Alman ulusları gibi ortalama olarak aynı coğrafyada yaşamamış, bu uluslar gibi geçmiş alanına çıkması ve gelişimi dünyanın gözleri önünde olmamıştır. Türk Ulusu, geçmiş (tarih) başladığı zaman ortaya çıkmıştır. Bazı tarihçilere göre; Türk Geçmişi, bilindiği gibi 5.000 senelik değil, 4.000.000 seneliktir. İnsanlık geçmişini değiştirecek bu savın da kanıtları sunulmaktadır.

                Kimi zaman Çin'de, kimi zaman Mısır'da, kimi zaman Avrupa'nın ortasında gördüğümüz Türkler'in geçmişi, diğer ulusların yaşayışları göz önüne alınmış gibi düzenlendiğinden, Türkler; kırk yerde kırk devlet kuran bir ulus gibi görülmüştür. Bu geçmiş görüşü yanlıştır.

                Türk Ulusu'nun geçmiş düzenlemesini "ulus-devlet geçmiş" olarak yapmak gerekirken biz, "ulus geçmiş" bir yana, "devlet ve vatan geçmiş"i bile benimsemeyip, yalnız "SOY ve REJİM geçmiş"i kullandık. Her soyu (hanedan) bir devlet sayarak; "Biz şu kadar devlet kurduk!" dedik, hatta böbürlendik. Ama bu aslında şu da demektir; "HİÇBİRİNİ DE YAŞATAMADIK!" Bu da Türkler'i devlet yönetiminde başarısız bir ulus olarak gösterip, yağılarımızı (düşman) sevindirmekten başka işe yaramıyor. Ve yine bu da aynı düşüncenin "Türkiye Cumhuriyeti" için de oluşmasını sağlıyor.

                Gerçekte elimizde yalnız bir (sonrasında iki) Türk Devleti vardır. Çünkü gerçekte bu kadar devlet kurmuş değil, bu kadar soy ve rejim değiştirmiştik. Uzun ömürlü her ulusdaki gibi bizde de birçok yönetici (hükümdar) soyları geldi. Ve biz her yeni soyu yeni devlet saydık. Bu yanlıştır. Nasıl ki Fransa'da Kopet, Burbon, Orlean, Napolyon; Almanya'da Saksonya, Frankonya, Boviyera, Habsburg; İngiltere'de Anju, Todor, Stuard devletleri yoksa Türkeli'nde de (Türk Yurdu) Kun (Hun), Köktürk (Göktürk), Uygur, Selçuk, Osmanlı devletleri de yoktur. Yalnızca, Kun, Köktürk, Uygur, Selçuk, Osmanlı SOYLARI (hanedanları) vardır.

                Bazen iki ve ya daha fazla soy idaresinde iki ve ya daha fazla Türk siyasi zümrelerinin bulunması bu gerçeği değiştirmez. Nasıl ki Almanya'da düne kadar aynı zamanda egemen olan birçok soy, kimi zaman birbirleriyle çarpıştıkları, hatta bazıları Fransızlar ile birleşip diğerlerinin üzerine yürüdükleri halde, Alman Devleti bir devlet sayılıyorduysa, bizde de aynı şekildedir. Örneğin İngilizler de bizim gibi davransaydı; "İki Gül Savaşı"nda İngiltere'de iki devlet bulunmalıydı.

                Bizim geçmişimizin böyle aykırı yazılmasında, soyculuk (hanedancılık) zihniyeti çok etkilidir. Soyun kutsal sayılması, soyun düşmesi ile devletin de düştüğü düşüncesini yerleştirmiştir. Oysaki durum, şimdiki kabine değişiklikleri kadar yalındır. Örneğin: Köktürk soyunun düşmesi ve Dokuz Oğuz soyunun yönetime geçmesini yeni devlet kurulmuş gibi sayarız. Gerçekte ise aynı devlette soy değişmiştir. İnsanları, sınırları, toprağı, dili, gelenek-görenekleri bir olan iki devre arasında, farklı olan sadece soydur (hanedandır). Bu durumda buna nasıl ayrı devlet deriz? Dokuz Oğuz devresi, Köktürk devresinin devamıdır.

                Yakın geçmişimizde de durum aynıdır. Bizdeki geçmiş düşüncesine göre Osmanlı Devleti yıkılmış, onun yerine Türkiye Cumhuriyeti gelmiştir. Bu düşünce de yanlıştır. Çünkü gerçekte bir Osmanlı Devleti yoktu ki yıkılsın. Yıkılan Osmanlı soyuydu. Devlette sadece rejim değişmiştir.

                Türk Geçmişi deyince çoğu kişinin aklına Osmanlı soyu ve Cumhuriyet devri geliyor. Oysaki 5.000 (yeni savlarda 4.000.000) senelik bir geçmişimiz vardır.

                11. yüzyıla kadar yalnız Türkistan (Moğolistan ve İdil'in doğusu dahil), 11. yüzyıldan başlayarak da Türkistan ve Türkiye, Türkler'in anayurdudur. Yani 11. yüzyıldan sonra sadece 2 Türk Devleti ve birçok soy var olmuştur.

"Türk evladı ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır."

                Geçmiş düzenlemesi her millete, hatta kişiye göre değişebilir. Ama geçmiş değişmez. Mantıklı açıklamaları yapılan ve ulusal çıkarlarımıza uyan her düzenleme kabul edilebilirdir. Kabul edilemez olan; ulusumuzu devlet yönetiminde yeteneksiz olarak gösterme çabası, geçmişi unutturma isteği ve hala soyun (hanedanın) kutsal ve önemli sayılmasıdır.

Kaynak: Hüseyin Nihal Atsız - Önsöz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Arşivi

Hoşgeldiniz Özel İnsanlar

19 Ağustos 2010 Perşembe 15:41

Sümüklü Köyün Sümüksüzü

05 Ağustos 2010 Perşembe 14:51

Bir Gençlik Uyanıyor

05 Ağustos 2010 Perşembe 14:45

Yanlışlar ve Değişim

05 Temmuz 2010 Pazartesi 12:14