Geçen gün Alman Devlet televizyonunda gösteriliyordu İstanbulda apartman
kapıcısı asgari ücret 8506,—TL alıyor aynı apartmanda oturan emekli ise 5500,—TL. Ve bu emekli ayrıca kapıcının maaşının kendine düşen hissesini her ay ödüyor…
***
Durum Türk halkının Cumhuriyet tarihinde en kısa süre içinde en büyük pahalılığı
yaşadığını gösteriyor.
Marmaris’te bu sabah bir simit almak istedim (8) sekiz TL olduğunu söyledi.
Yakında 10 lira olur artık. Zamlar devam ediyor ve anlaşılan devam edecek…
Fiyatları patlamamış ne kaldı ki?
15 dakikalık araba muayenesi 1000 küsur TL.
Devletin yaptığı zam %123, sigortalar uçmuş dövize göre zam yapıyorlar.
Cep telefonu vergileri yani aklınıza ne gelirse büyük zamlar var.
Eczaneye gidiyorsunuz herşey dövize göre satılıyor.
Daha geçen gün televizyondan duydum mezarlara bile zam gelmiş…
“Para basıldı”… Para basılınca çoğaldı ve kıymetini kaybetti.
Döviz kıymetlendi…
Buna enflasyon diyoruz…Latinceden geliyor Inflatio = Şişirme/çoğaltma.
Türk Lirası çoğaldığı için kıymeti düşüyor ve dolayısı ile herşeye zam geliyor.
Berber, bakkal, sıvacı, ayakkabıcı, kira, aidat aklınıza gelen herşey zamlanıyor…
Serbest piyasa ekonomisinde para basıldıktan sonra pahalılığı durdurmak
hükumetlerin elinde değildir…
En büyük sıkıntı içinde olanlar tüm halk ve başta emekliler.
Alacakları ayda 5500,—TL ile (yaklaşık 270,—Euro) geçinmek zorundalar.
14 Milyon emekli ve hepsinin oy verebilecek olmaları da önemli bir gerçek.
En büyük sıkıntıyı emekliler çektiler ve çekecekler burası kesin görünüyor.
Tahminimce onların oyları Türkiyede iktidarın seçilmesinde büyük rol oynayacak.
Herşey bir tarafa, acaba merhum Süleyman Demirelin söylediği;
“boş tencerenin yıkamayacağı hükumet yoktur” sözü doğrumu dersiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.