Dünya çay üretiminde, zeytinyağı üretiminde üst sıralarda yer alan Türkiye, şimdi çok büyük sorunlarla boğuşmaktadır. Özellikle ülkeye sokulan kaçak çay nedeniyle, devletin çok büyük vergi kaybına uğramasının yanında, sektör içinde çok büyük sorunlar ortaya çıkmış ve de işyerleri kapanmış, işçi çıkarılması yoluna gidilmiştir. Türkiye'de, “kaçakçılık” önemli bir boyuta ulaşmış ve de devleti içten içe kemirmektedir. Akaryakıt kaçakçılığı ise almış başını gitmiştir. Peki! bu kaçakçılık nasıl olmaktadır? Yurtdışından tankerlerle getirilen akaryakıt, uluslar arası sularda küçük teknelere aktarılmakta ve de bu şekilde ülke içine sokulmaktadır. Bakınız! Kaçakçılığın boyutuna, kullanılmış motor yağları filtreden geçirilerek “ 10 numaralı yağ” olarak satılmakta ve de motorine katılarak, akaryakıt olarak kullanılmaktadır. EPDK, kaçakçılığı önlemek için “Ulusal Marker” adıyla bir özel bir madde ithal ediyor ve de dağıtım şirketleri bu maddeyi akaryakıtlarına katmak zorunda; ancak buna rağmen dağıtım şirketleri bu uygulamayı gerçekleştirmemektedirler. Bunun karşılığında, EPDK tarafından milyar dolarlık cezalar kesilmekte; ancak bu cezaların kesilmesine karşın cezalar tahsil edilememekte ve de bu usulsüzlük durmadan devam etmektedir. AKP'nin, Kişi Başına düşen gelirin arttığı söylemi, toplumda hiçbir kesimden, itibar görmedi. Bir yandan milli gelirin hesaplama yöntemi değiştirildi, döviz kuru düşürüldü ve de son olarak nüfus da düşürülerek, milli gelir rakamları kâğıt üzerinde sanal olarak şişirildi. Ekonomik kriz derinden hissedildi bütün sektörlerde. İlk darbeyi tekstil yedi. Bakıyorsunuz bütün mağazalarda, yaz-kış-sonbahar demeden her mevsim, “12 ay indirim dönemi” başladı. İnsanlar artık bir ürünü tercih ederken, “ işte bu ürün diğerine göre daha kaliteli ya da bu ürünün özelliği diğerine göre daha iyi” anlayışı tamamen sona erdi. Bir ürünü tercih edenlerin tek kıstası, “ürün fiyatı” oldu. Televizyonlarda bas bas bağırılarak, “kira öder gibi ev sahibi olma fırsatı” diye sunulan, konut reklâmları artık sona erdi. Daha doğrusu sona ermek zorunda kaldı. Çünkü İnşaatta ki arz, talebin önüne geçti. Firmalar artık eskisi gibi konut satamıyorlar. Hükümetin, yere göre sığdıramadığı IMF: “ABD'nin, 1929 yılında yaşanan ekonomik krizden bu yana, yaşanan en büyük kriz olduğunu” ve de Türkiye'nin bu krizden etkileneceğini belirtmiştir. Kriz nedeniyle, ABD ve İngiltere'de çok önemli tedbirler alınırken, bugüne kadar IMF'nin dediğinden çıkmayan AKP, bu kriz karşısında alınacak tedbirlere duyarsız kalmıştır.