• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • Muğla 21 °C
  • İzmir 25 °C
  • Aydın 22 °C
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 18 °C

BU İLGİNİN SEBEBİ NEDİR?

Zeki SARIHAN

Hayatı Hakikiye Sahneleri-40

 

Hakkında neredeyse efsaneler dolaşan Kuzey Kore’ye 2000, 2001 ve 2008 yıllarında üç kez gittim. İlk iki ziyaretin sonunda gördüklerimi ve öğrendiklerimi yazıya döktüm. Çeşitli toplantılarda anlattıklarım ilgiyle dinlendi. 2002’de de bu ülke ile ilgili kitabım yayımlandı. Türkiye-Kore Dostluk Derneği’nin iki dönem da başkanlığını yaptım.

 

Bir dostum daha önce Küba’ya da gittiğimi kast ederek “Sen de ABD’nin düşman olduğu nerde bir ülke var, oraya gidiyorsun” demişti.

 

Kuzey Kore’ye gidip gelen ve o ülke hakkında kitap yazan birinin Türkiye’de takibe uğrayacağını düşünmezdim. Aklımdan geçmedi değil ama hâlâ da buna karar verebilmiş değilim.

 

Aşağıda anlatacaklarımı okuduktan sonra buna okuyucularla birlikte karar verelim.

 

BİR  ŞİŞE VİSKİ, BİR KARTON SİGARA

 

14 Temmuz 2003 günü, işyerime bir şişe viski ve bir karton sigara ile çekik gözlü, orta yaşlı bir erkek geldi. Çok az Türkçe biliyordu. “Sizinle tanışmak istiyorum” dedi. Onunla İngilizce bilen Devrim arkadaşın çevirmenliği ile konuştum. Hoş gelmiş, sefalar getirmişti. Kim olduğunu sordum. ünlü bir Güney Kore şirketinin temsilcisi olduğunu, bu şirketin Ankara ve çevresindeki işlerini yönettiğini söyledi.

 

Onun bana olan ilgisini şuna yordum: Güney Kore’de iki Kore’nin birleşmesi için güçlü bir akım olduğunu biliyordum. İki ülkeye bölünmüş bu milletin her bireyinin devletlerini birleştirmek istemesi çok doğaldı. Bizde de iş adamı olmuş 68 kuşağı devrimci gençleri yok muydu? Herhalde onlara benziyordu. Devrim’le beni Çin Lokantasında bir akşam yemeğine davet etti.

 

Dört gün sonra Çin Lokantasında mükellef bir sofrasının başına oturduk. Yediğimiz önümüzde, yemediğimiz arkamızda! Hareketli sofrayı çevirip durduk, önümüze gelen yemeklerden afiyetle tattık. Ben Kuzey Kore izlenimlerimi anlattım. Derneğimiz hakkında bilgi verdim. Yemeğin sonunda “Tekrar buluşalım” dedi.

 

Bu kez bizim evimizde buluşsak iyi olurdu. Lokantalar pahalı yerlerdi. Eşimin hazırladığı yemekleri yesek yeterdi. Ben aklımdan bunları geçirirken ikinci buluşma daveti de ondan geldi. Bu kez Hilton’da ailelerimizle birlikte buluşacaktık ve çevirmenliği de İngilizce bilen oğullarım yapacaktı. 24 Aralık 2003’te gene mükellef bir ziyafetle ağırlandık. Sohbet ettik.

 

“EŞİNE HEDİYE ALIRSIN”

 

Yaklaşık bir ay sonra 26 Ocak 2004 günü gene işyerime geldi. Beni ısrarla Sakarya Caddesinde balık yemeğe davet etti. Kabul etmedim. Evde işim vardı. Bu arada sorularından da rahatsız olmaya başlamıştım. Kuzey Kore’den ne gibi, haberler aldığımızı, yeni bir gidiş-geliş olup olmadığını sordu. “23 Nisan uluslar arası çocuk şenliğine bir grup öğrenci göndermeleri için davet gitti” cevabım üzerine bunları not etti!

 

Ayrılırken elindeki bir zarfı cebime koymaya çalıştı. “Bu nedir” dedim. “Eşine yılbaşı hediyesi alırsın” dedi. Baktım, zarfın içinde 100 dolar var! “Kesinlikle almam” dedim. “Bizde böyle bir âdet yoktur.” Israrına rağmen zarfı eline tutuşturdum.

 

Aradan yaklaşık sekiz ay geçti. 4 Ekim 2004 günü Güney Kore Elçiliğinden ülkenin milli bayramı nedeniyle Hilton’da yapılacak kutlamaya davet eden bir mektup geldi. Yanıma iki arkadaş daha alarak gittik. Bir de ne göreyim: Bizimki konukları kapıda karşılayanlar arasında değil mi? Bu kez bizimle ilgilenemedi fakat ayrılırken “Görüşeceğiz” dedi.

 

Kuşkularım iyice arttı.  Viski, sigara, Çin mutfağından ziyafetler! Meraklı sorular ve 100 dolar yılbaşı hediyesi…

 

“Töbe” dedim kendi kendime. Bu serüveni yakın çevreme anlattım. Bir daha da görüşmedik. Hâlâ şirket temsilcisi midir, elçilik görevlisi midir ve Türkiye’de midir bilmem.

 

Bildiğim şudur: Amerika’nın düşman ilan ettiği ülkelerle ilgilenmek bir takım riskler taşıyor. Onların kolu uzun.

 

Şimdi hikâyeyi öğrendiniz. Bu adam benimle niçin bu kadar yakından ilgilendi?

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141